Zorluğun Derecesi

57 3 0
                                    

Gözlerimin kararması geçtiğinde "burda alkol tüketmemelisin" dedi Atlas. "Burak'a güvenmemen gerektiğini söylemiştim" dediğinde ona ters bir bakış attım. Sanki Atlas'a şu yaptıklarından sonra güvenebilirdim de...

"Alkolün etkisi mi sence bu?" Diye çıkışıp tuttuğu kolumu ondan kurtardım. Tam dışarıya çıkmıştım ki merdivenlere doğru yöneldiğimde bana doğru bakan Burak'ı gördüm. Arkamdan gelirse Atlas'ı da görürdü.

"Nerde kaldın ya sıra mı vardı?" Diye sordu yanına oturduğumda.

"Kapılar açıldı mı?" Diye sordum.

"Henüz değil" diyince "ah Burak ah. Ne işimiz var burda? Fırat böyle bir şeye nasıl izin verebilir?" Diye çıkıştım.

"İyi ki izin vermiş. Atlas'ın ne çevirdiğini öğrenmem lazım. Burda olmasının başka sebebi var" diyince "Uğur'a öyle söylemiyordun ama" dedim.

"O karışırsa işler çirkinleşir." Dedi kaşlarını kaldırıp havaya.

"Param nerde kaldı?" arkamızdan gelen sesle ikimiz de döndük.
Hızlıca koltuğun ön tarafına geçip kaymam için beni dürttü. Ben kaymayınca Burak kaydı.

"Ne parası?" Diye sordu Burak. Tabii ki de söylememiştim.

Kalkmak istemiştim. Atlas ile yan yana olmak istememiştim ama sert bir şekilde koluyla önümü kesti. Kalkmak istediğimi anlamıştı belli ki.
"Hüzzam bahsetmedi mi?" Dedi Atlas şaşkınlıkla.

"Tabii ki hayır" dedim.

"Bana neyden bahsettiğinizi hemen söyleyebilir misiniz?" Dedi Burak koltuk ucuna kayıp.

"Fırat hesabıma on milyon göndersin. Ben de kartı sabah eline ulaştırayım. Zaman daralıyor. Bir an önce sahibine ulaş" dedi Atlas.

"Kartı mı vereceksin?" Dedi ters bir bakışla Burak. "Ben o kartı saklayabilmek için ne kadar uğraştım biliyor musun sen?" Dedi.

"Çok güzel saklamışsın ya. Çoluk çocuk eline vererek mi uğraştın Burak?" Demesiyle Atlas'ın içimde bir kırgınlık öfkesi daha oluştu. Öyle çok doluyordum ki O'na karşı artık patlayacaktım.

"En güvenli yerdeydi. Asla düşünemezdi" dedi Burak. "Bulamadı da işte. Şimdi kalkmış bana Fırat'a kartı vereceğini söylüyorsun. Madem bunu diyecektin neden bizi bu kadar uğraştırdın? Neden kızı hücreye attınız?" Dedi.

"Bana şu anda on milyon lazım. Ve bu para karttan bile önemli" dedi Atlas. "Beş dakikamız var. Açık arttırma bitti" dedi kol saatine bakıp.

"Ne karıştırıyorsun sen?" dedi Burak.

"Sana söyleyeceğimi sanmıyorsun herhalde?" Diyip güldü Atlas.

"Kız kim?" Diye sordu Burak.

"Sanıyormuşsun." Diyip geriye yaslanınca gülmeye başladım istemsizce. Tekrar kalkmak istemiştim ki yine sert bir şekilde kolunu çarptırdı karnıma. Karnıma giren acıyla "bebek olsa düşmüştü" dedim ona doğru bakıp.

"Ama bakire olduğunu biliyoruz değil mi?" Dedi kulağıma mırıldanıp. Burak, Atlas'ı dürttü bunun üzerine. Duymadığına emindim ama kulağıma bir şey söylediği için dürtmüş olmalıydı.
Bu bakire kelimesi de bugün beni epey sinir etmeye başlamıştı. Kafeste zincirlere bağlı yüzleri maskeli kızlara baktım. Dört numaradaki kızda biraz oyalandım. Kalkmalıydım. Atlas'ın oyununu bozarsam benim canımı daha çok yakardı ama ben de onun canını yakmak istiyordum. Bu gece çok öfkelenmiştim. Burak'a "parayı göndermen için son 3 dakikanız. Yoksa buradan çıkamazsınız" dedi Atlas.

* YALNIZ KUŞ *        Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin