Düşüş

88 8 0
                                    

Uykumun en tatlı yerindeyken ismimin sayıklanmasıyla uyandım.
"Hüzzam hanım kurstan arıyorlar. Devamsızlığınız bitmiş. Gitmezseniz kaydınız silincekmiş" dedi Burak yatağın kenarına otururken.

"Of Burak ya şaka yapmak için mi uyandırdın" dedim zorla ve gözlerimi geri kapatıp.

"Yok ciddiyim. Kaydın silinmeyecek olabilir ama devamsızlığın bir hayli arttı" dedi.

"Özel kurs bu. Okul değil. Atlas bildirdi geçenlerde devamsızlık sayımı" dedim. Geçende dediğimde kavgalı olduğumuzda bahsetmişti.

"Kaçmaya çalıştığının farkındayım" diyince hızlıca yattığım yerden doğruldum.

"Burak başıma bela mısın?" Diye çıkıştım.

"Hadi kalk" dedi üzerimdeki çarşafı çekip. Ben lavaboya geçince o da odadan çıktı.

Saçlarımı büyük bir özenle yaptıktan sonra hızlıca aşağıya indim. Fırat'ın yanına geçip oturdum.
"Alihan beyin dükkanına uğramak istiyorum. Orda mıdır?" Diye sordum.

"Arayıp sorayım" diyip ayağa kalkıp telefonda konuşmaya başladı.
"Tamam seni bekliyor" dedi bana dönüp Fırat.

"Ordan kursa geçerim.Dükkanın yerini Burak'a söyler misin?" Dediğimde "tamam atarım ona adresi ben" dedi telefonunu havaya kaldırıp.

Burak beni arabanın içinde bekliyordu. Bindiğim zaman nereye gideceğini biliyordu bile. Arabayı kullanmaya başladığında çok heyecanlıydım. Bilekliğimin hikayesini öğrenecek olmam bir yana eski şeylere bakmayı seviyordum.

Dükkanın önüne geldiğimizde arabadan inip kapıyı açıp içeri girdim. Her yerde eski eşyalar gelişi güzel sıralanmıştı. İkinci kapıdan da geçince daha geniş alana geldim. Duvarlarda guguklu saatler, boy aynaları, parıltılı dolaplar ve çeşit çeşit eşya vardı.

Alihan bey karşımda öylece bana bakıp dikiliyordu. Ona doğru yaklaşıp "başka şeylere dalarsam burdan saatlerce çıkamam" diyip güldüm.

"Hoşgeldin Hüzzam. Bu kadar erken geleceğini tahmin etmiyordum" dedi gülümseyip. Uzattığı elini sıkarken "Meraklı birisi olduğum için acele ettim." Dedim.

"Umarım istediğiniz hediyeyi bulabiliriz. Ne tarz bir şey arıyordunuz?" Diye sordu. Tabii ona hediye demiştim. Atlas için bir hediye alacaktım.

"Müzik ile ilgili olsun öncelikle" dedim.

"Müzik çok genel oldu. Daha da özelleştirebilir misin?" Diye sordu. Atlas hocanın müzik dünyasını özelleştiremezdim. O sadece piyanoya sadece bir parçaya yada herhangi bir notaya takılı değildi. O müziğin geneline aşıktı. Müzikle yaşıyordu resmen.

"Hayır, içinde müzik olan her şey olabilir. " dediğimde ilerlemeye başladı.

"Pikap ve plaklar başta gelir ardından müzik kutusu önerebilirim." Dediğinde "daha özel ve küçük bir şey bakıyorum aslında" dediğimde raftan elime bir kutu tutuşturdu.
"Küçük ve farklı " dedi.Kutuyu açtığımda mızıkayla karşılaştım. Kesinlikle farklı bir hediye olacaktı.

"Bunu sevdim" dedim gülümseyerek. Birisi gelince içeriye Alihan bey "bir saniye"diyip yanımdan ayrıldı. Çocukla bir şeyler konuşup yanıma geldi tekrar. O çocuk ve yanındaki, kapı kenarındaki sandıkları arabanın kasasına yüklemeye başlamıştı.

"Bana bir de bilekliğimin hikayesini anlatıcaktınız" dedim.
Yavaş yavaş eşyalar arasında ilerlerken "eskiden evlenmek üzere olan iki gencin arasına savaş girmiş. Çocuk savaştan döndüğünde kız onun için kolyesinden birer birer renkli boncukları çıkartıp vermiş." Dediğinde "Yani bu bileklik aslında kolyeydi." Dedim. Başını sallayıp sözlerine devam etti.
"Bir savaş daha bitmiş, her asker dönmüş ama o çocuk  dönmemiş. Kızdan geriye kalan dört boncukla yapıldığı iddiaa edilen bir bilekliği üzerinde taşıyorsun şuan" dedi.

* YALNIZ KUŞ *        Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora