gerilim hattı

83 4 0
                                    

Konuşmaya başladığı anda Burak'a "hayır" diye çıkıştım. Atlas ile ne konuştuğumuzu soracaktı çünkü. Arabayı çalıştırınca da "eve dönelim" dedim.

Karşısına çıkıp bu meseleye son vermesini isteyecektim. Ya gerçekten ölüm çıkacaktı ya da diri diri çıkıp gidecektim o evden. Ama gidecektim. Tekrar telefonum çalmaya başladı. Yine Atlas'tı.

"Çabuk sür" dedim. Bu işe bir an önce son vermezsem Atlas yüzünden olacaktı.

"Aklından ne geçiyor?" Diye sordu.

"Kendimi de ailemi de kurtarmak" dedim.

"Neden eve dönmek istiyorsun?" Diye sordu.

"Fırat ile konuşacağım." Dedim.

"Karşısına gerçekten çıkabilecek misin?" Diye sordu.

"Çıkacağım Burak. Hızlı sür" dedim. Telefona gelen mesaja baktım. "Buluşup konuşalım. Beni yanlış anladın" yazmıştı.

"Belli ki iyi geçmemiş görüşmeniz" dedi.

"Hayır" dedim bahçeye girdiğimizde. "Eğer ararsa açmamaya devam et.Lütfen" dedim arabanın kapısını açarken.

"Ne konuşacaksın?" Diye sordu yanıma gelip hızlıca.

"Beni bırakmasını isteyeceğim Burak. Ne diyebilirim ki başka?" Dedim.

"İşe yaramayacak. Sana bu kapıdan sadece ölün çıkar dedi. Bunu diyen adam seni salar mı?" dedi korku dolu bir bakışla.

"Elimden gelenin en fazlası bu kadar. Sen çıkartabilecek misin beni?" Diye sordum.

"Sırası değil" dedi.

"Ama sabredemem artık Burak. Bak, bak" diyip vurulduğum yeri ve Boris'in kulübesini gösterdim. "Bak" dedim ve adamların öldüğü yerleri gösterip. "Buram buram ölüm kokuyor Burak burası. Ya ben kafayı yiyeceğim artık. Rüyama giriyor o adamlar. Kartı bul getir dedi bana. Aileme de aynısını yaparsa? Atlas bana kartı vermiyor" dedim.

"Bak çok zor biliyorum. Sana yardım da etmek istiyorum ama en doğru zamanı bekliyorum. Ve bu gerçekten zaman alıyor. Güvenini sağladım biliyorsun sen de. O yüzden bana bırak. Atlas'ta da değil kart" dedi.

"Hakkını ödeyemem zaten. Helal et artık.Atlas da kartı vermeyecek belli ki. Bu işi Fırat ile halletmem gerek" dedim.

"Hüzzam. Kart zaten Fırat'ın eline geçmemeli. Bu felaketin kapı aralığı olur. O yüzden boşuna çabalama bu konuda." dedi ilerlerken kolumdan tutup.

"Burak bak Atlas vermek istemezse kartı ondan asla alamayız zaten. Karta ulaşamadığımdan dolayı ailem için konuşacağım. " dedim kolunu çekip. "Tekrar mı vuracak beni? Öldürmek istese ikinci kez ateş etmez miydi? "

"Hayır, sadece gidip Atlas ile oyalan, ne yapacağımıza karar verene kadar kartı arıyormuş gibi görünmeni istedim. Peki. Tamam. Sinir etmeden konuş. Dikkatli ve sakince. Söz ver bana" diyince "söz" dedim.

Titreyen ayaklarımla eve doğru yürüdüm. Her adımımda ölüme yaklaşıyormuş gibi hissediyordum. Nefes alamıyordum. Gözlerim karıncalanıyordu. Atlas'ın kucağında olduğum anı ve dudaklarının arasından aldığım kirazı düşündüm. Bu hayatta geride bırakacağım en güzel anılar ona aitti. Fırat'ın tepkisi belli olmazdı. Ve bu yaptığım intihardan başka bir şey değildi.

Çalışma odasının önünde durdum. Burda yoksa yukarıda bir yerlerde olmalıydı. Salonda yoktu çünkü. Kapıyı açınca onu gördüm. Bomboş masasının üzerinde silah ve bir bardak viski vardı. Kapıyı kapatıp kilitledim. Bayılacak gibiydim. Yüzünü bile net göremiyordum.

* YALNIZ KUŞ *        Where stories live. Discover now