Gözlerimden yaşlar akarken ona bu açıklamayı yapmıştım. Belki de şimdi ne kadar çocuk olduğumu düşünüyordur.

Arda elleriyle çenemi kaldırıp gözlerimi gözlerine sabitledi, yüzünde acıma ya da tiksinme ifadesi beklerken o şefkatle ve mutlulukla bana bakıyordu. Elleriyle yanaklarımdaki yaşları silip tekrar gözlerimin içine baktı.

"Elif'im, bak bana gözlerime bak sadece. Sence ben sana bir anda mı aşık oldum? Ya da seni Deniz'den kıskandığım için mi bir anda etkilenip ilan-ı aşk ettim. Öyle mi sanıyorsun?"

Biraz öyle sanıyordum ama düşündüklerim canımı acıttığı için konuşamadım, ona susarak cevap verdim.

"Ben senden daha ilk gördüğüm an etkilendim, devamında bana sinirlendiğinde aşık olmuştum ama tabi o zamanlar bilmiyordum. Sonrasında gelen günlerde her yaşadığımız olay, her birlikte olduğumuz an sana olan aşkımı daha da arttırdı. Özür dilerim belki senden en başta kaçmamalıydım ama seni ne kadar çok sevdiğimi anlamam için belki de bunlar gerekliydi. Yine de seni o zamanlarda üzdüysem ve sana az önceki düşüncelerini düşündürdüysem çok özür dilerim. Beni affet bir tanem"

Benim salak düşüncelerimden sonra olana bak!

Arda tüm boşlukları doldurmuştu ve tekrar ilan-ı aşk edip beni havalara uçurmuştu.

Şimdi ben ellerimle Arda'nın yüzünü kavrayıp suratına bakıyordum, sonuçta bunu daha önce hiç yapmadığım için çekiniyordum ama yine de biraz cesaretli olup dudaklarımı dudaklarına kenetledim. Arda'nın öpücüğü gibi kısa sürmüştü ama yine de mutlu hissetmiştim.

Tekrar o masmavi gözlerinin içine bakıp "Sen beni affet, özür dilerim ama insan bu kadar sevince arada kayış kopuyor, lütfen kusuruma bakma" dedim.

"Aşkım, ben hiç senin kusuruna bakar mıyım?"

Bana bir anda 'aşkım' demesinden aşırı rahatsız olmuştum. "Canım bana bir daha 'aşkım' demesen? Ne bileyim 'canım' 'bir tanem' de ama aşkım demesen?"

"Hayırdır o lafla alıp veremediğin ne? Bu sefer hangi filmi izledin? "

"Dalga geçme ya, zaten çok utanıyorum az önceki mesele yüzünden"

Arda gülümseyip "Tamam bir şey demiyorum ama nedenini bilmek istiyorum" dedi.

"Şey tamam belki bu da sana saçma gelebilir ama İpek'in sana aşkım dediğini duymuştum sanırım bu kelimeyi aranızda kullanıyordunuz. Tamam o geçmişte kaldı biliyorum ama yine de biz başka kelimeler kullanalım, istemiyorum o kelimeyi kullanmayı"

Arda tekrar gözlerimin içine şefkatle bakıp gülümseyerek "Ben İpek'e hatta senden başka hiç kimseye aşkım demedim çünkü ne o, ne de başkaları benim aşkım olmadı. Aşık olduğum tek kadın olduğun için sana böyle seslenmek istedim ki bana da bu ifadeler çok yabancı. Senin de hoşuna gideceğini düşündüm ama haklısın sen de, bundan sonra sana o kelimeyle seslenmem canım" dedi.

Bu adam neden sürekli kitap gibi konuşup beni mosmor ediyor ya! Ben oysa ki ne haklı gerekçelerle bunu istemiştim adam iki saniyede tezlerimi çürüttü! Üstelik artık onun özel olduğunu düşündüğü kelimeyi de onun dudaklarından duyamayacaktım!

"Söyleyeceklerin bittiyse hadi çantanı al çıkıyoruz"

"Nereye?"

"Sevgilimle bir günü baş başa eğlenerek geçirmek istiyorum, hadi al çantanı"

Ah ikinci defa sevgilim demişti ve ben ikinci defa erimiştim. Hemen çantamı alıp Arda'nın uzattığı eli tutarak asansöre doğru yürümeye başladık. Ebru'nun gözleri tutuşan ellerimizi görünce fal taşı gibi açıldı ama sadece kekeleyerek Arda'ya 'iyi günler' dileyebildi.

İnanmaktan VazgeçmeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin