ORMANIN LANETİ ( Dram - Fanta...

By SelcukAkgul

83.3K 22.4K 5.5K

Rüzgar adında bir çocuk hastanede çoğu şeyi hatırlamıyor olarak uyanır. Bildiği pek az şeyden biri okulunda b... More

Adım Melodi
Adım Rüzgar
Yeniden Karşılaşma
Kaybediş
Yok Oluş
Rüya
Rüya 2
Arayış
Adı Hayal
Tükenen Ömür
Dolunay'ın Hikâyesi
Rüzgar'ın Rüyaları
ORMAN
Adım ELİF
KAR
KİMSİN SEN?
Gizemli Oda
Adım Kâbus
Küçük Kız
YEMİN TUTAN
Adım Katil
Yağmur
Adım Kedi
Kedi'nin Kaderi
Hasta bakıcı Maral
Kâbus'la Yeniden Karşılaşma
Kâbusun Gerçek Yüzü
Adım Ressam
Polisin Hikâyesi
Kâtil Ressam
Dedektif Kedi
Kedi'nin Aklındaki Fikir
Kedi Davayı Çözüyor
Ressamın Sırrı
Adım Taklitçi
Hayal
Soruşturma Ortağı
Laneti Durduran Kadın
Uyurgezer Bekçi
Adım Bekçi
Adım Bekçi
Bekçi Anlatıyor
Öğretmen
Öğretmenin Gizemi
Adım Beste
Öğretmen Takip Altında
Peri Çayı
Barajın Gizemi
Adım Ölü
Ölü Kim?
Beste'nin Hikâyesi
Öğretmenin Hikâyesi
Duvarın Arkası
Sen İblis misin?
Beste'nin Hayali
Aynadaki Melodi
Yüzlerce Melodi
Melodi
Beste Ayağa Kalkıyor
Dönme Dolap
Öğretmenin Geçmişi
Öğretmenin Geçmişi
Rüyadan Uyanış
Sorgu
Öğretmen Sorgu Altında
Öğretmenin Hatası
Beste'nin Laneti
Beste'nin Değişimi
Beste'nin Hikâyesi
orman
Cenaze
Kaç
Ölüm
Misafirime Dokunamazsınız!
Rüyamdaki Kız Kim
Kâbus ve Hayal
Dolunay
Maral
O kız Hayal
Hayal
Yıllarca Bekledim
Ölü Olanı Öldür
Ölen Ağabey
Kaç Sarp
Neden?
Adalet
Suçlu Kim?
Sorgu
Ateşle İmtihan
Melodi
Benim Kardeşim, Benim Sorumluluğum
Adım Melodi
Ehven-i Şer
Bina Hasar Alıyor
O Güvende
Her Şeyin Sonu

Adım Aslı

1.8K 292 105
By SelcukAkgul

Asansörün önüne gelince: "Peki bunları neden gösteriyorsun bana?" deyiverdim

"Her şeyi daha iyi anlaman için." dedi. Onun verdiği cevaplardan hiçbir şey anlamıyordum. Cevapları sadece kafamı daha çok karıştırıyordu. Asansöre bindik, kapılar kapanınca ikinci kata bastı. "Aslı, her gece bedenine girdiğin kadının annesiydi. O aslında çok iyi bir kızdı ama kardeşinin yaşadığı trafik kazası bütün ailenin ona baskı yapmasına neden oldu. Aslı bu baskılara dayanamadı artık ruhu hastalıklı bir hâle geldi. Herkese saldıran, gücünün yettiği her şeye zarar veren biri oldu. Çünkü ailesinin ona uyguladığı tüm bu şiddeti ancak bu şekilde dışarıya yansıtabiliyordu."

"Misafirimiz ikinci kata geldi, misafirimiz ikinci kata geldi." ses yine asansördeki nerede olduğunu kavrayamadığım hoparlörden gelmişti. Kapı açıldı. Bu sefer bir köprüdeydik. Köprünün üstünde hiçbir araba yoktu bomboştu. Köprünün dışında hiçbir şey yoktu, her yer karanlıktı. Köprünün altında bir deniz veya toprak bile yoktu, sadece gölge vardı. Kâbus elimi tutarak beni dışarı çıkarttı. İleri doğru yürüdük. Bir kadın, köprünün korkuluklarını geçmiş ve atlayacakmış gibi köprüden aşağıya bakıyordu.

"Aslı artık on sekiz yaşına geldi." diye açıklamaya başladı Kâbus. Bu kat Aslı'nın gençlik dönemini gösteriyor olmalıydı. "Kardeşinin kazasından sonra o asla eskisi gibi olmadı. Her şeyden kendini sorumlu tutuyordu. Kendisini bu dünyaya bir yük gibi görüyordu. Bu yükten kurtulabilmek içinse bulduğu tek çözüm intihar etmekti. Kendisini yok ederse Dünya rahatlayacakmış gibi hissediyordu."

Aslı beni göremiyordu, bunun artık farkındaydım. Yine de onun yanına gitmekten kendimi alıkoyamadım. Sanki onun yanına gidersem onu intihardan vazgeçirecekmişim gibi hissediyordum. Onun yanına doğru gittim. Aslı köprüden aşağı bakmayı kesti ve arkasını dönerek bana doğru bakmaya başladı. Beni görüyor muydu? Belki de beni hissediyordu.

"O seni göremez, hissedemez de. Bu yaşananların hepsi çoktan oldu. Hiçbir şeyi değiştiremezsin." diye seslendi Kâbus sanki ne düşündüğümü anlamış gibi. Polis kıyafetli bir adam önüme geçti ve Aslı'yla konuşmaya başladı. Aslı bana bakmak için geri dönmemişti. O polise bakmak için dönmüştü.

"Bu polis memuru Şahmerdan Toprak. Bedenine girdiğin kızın babası." diye açıkladı Kâbus. Bu adam dondurucuda cesedini gördüğüm diğer kişiydi. Aslı ve o birbirine dikilmişlerdi. Korkmalı mıydım? Korkmuyordum. Garip bir şekilde korkmuyordum.

"Aslı'yı intihardan o vazgeçirdi. Şahmerdan Toprak koruyucu bir insandı. Herkesi, her şeyi korumak zorunda hissederdi kendini. O an polis telsizinden anons gelince olay yerine ilk o vardı. Çünkü hep yardıma ihtiyacı olan insanlara ilk yardım eden kişi olmak isterdi. Aslı'yı görünce ona yardım etmek istedi. Aslı, onu görünce uzun zamandır ilk defa kendisine nefretle bakmayan birisini görmüş oldu. Şahmerdan ona koruması gereken değerli bir insan olarak bakıyordu çünkü. Şahmerdan'ın kişiliği böyleydi. Lise çağında amcası bir hırsız tarafından öldürülmüştü. O da Tanrı'ya bir yemin etti. korunması gereken herkesi koruyacağına dair bir yemin. Hiç kimse onun amcasıyla aynı kaderi paylaşmasın istiyordu."

Ve böyle bir adamı bedenine girdiğim kız öldürmüştü. Onun babası olduğu hâlde. Onu asla affetmeyecektim. Şahmerdan ve Aslı'nın ne konuştuklarını duyamıyordum. Sadece birbirleriyle konuştuklarını anlayabiliyordum. Aslı, ona güvenmiş gibiydi. Aslı korkulukları geçip Şahmerdan'ın tarafına geçti. Artık intihardan vazgeçmiş gibiydi.

Kâbus tekrar elimi tuttu ve beni köprünün sonuna doğru yürütmeye başladı. "Onlar birbirlerini çok sevmişlerdi. Aslı için Şahmerdan hayatında tanıdığı tek iyi insandı. Şahmerdan da Aslı'yı kırılgan, değerli bir varlık gibi görüyordu. Hep onunla ilgileniyordu. Mesaisini daha erken bitirmek için sürekli amirinden izin alıyordu ve onunla buluşuyordu. Köprünün sonunda Şahmerdan ve Aslı'yı görüyordum. Birlikte köprünün korkuluklarına tutunmuş aşağıya bakıyorlardı. Aşağıda şu an gölge vardı ama onlar bu anı yaşıyorken orada büyük bir boğaz ya da büyük bir nehir olmalıydı. Birlikte manzarayı izliyor olmalıydılar, belki güneşin batışını...

"Aslı'nın ruhunda oluşan hastalığı Şahmerdan engelleyebilmişti. Hatta o hastalığı yok etmişti. Artık Aslı ne başkalarına ne de kendisine zarar vermiyordu. Onun içi sevgiyle doluydu." dedi Kâbus. Onların yanına biraz daha yaklaştığımızda Aslı'nın kollarının arasında bir bebek olduğunu görmüştüm. İşte o bebek... Yoksa o?

"Evet düşündüğün gibi. O bebek vücuduna girdiğin kızın bebeklik hâli. Dünya tatlısı bir bebekti. Onun şu anki hâlinin görüntüsünü nasıl hatırlamıyorsan bebekliğinin görüntüsünü de uyandığında hatırlayamayacaksın. Sadece onu gördüğünü bileceksin."

"Peki ya bana gösterdiğin diğer şeyler, onları hatırlayabilecek miyim?"

"Evet hatırlayacaksın. Zaten bunları sana gösterme sebebim bu değil mi? Hatırlamanı sağlamak."

"Doğru." dedim Elimden tutarak beni tekrar asansöre doğru yönlendirdi.

"Tahmin ettiğin gibi Şahmerdan ve Aslı evlendi. Bir sene sonra da çocukları oldu." Beni asansöre bindirdi. Kapılar kapandıktan sonra bu sefer üçüncü kata bastı. Asansörde toplam 5 kat olduğu gözüküyordu. Şimdi üçüncü kata gidecektik. Acaba geri kalan iki katı da bana izletecek miydi?

Kapılar açılınca dışarı çıktık. Bu kez bir evdeydik. Krem rengi duvarlar. Etrafı kaplayan ahşap dolaplar, ahşap kitaplıklar, büyük desenli bir halı... Bu evi tanıyordum. Her gece rüyamda uyandığım evdi burası. O kızın eviydi. Kâbus tekrar elimi tutmuştu. Beni salona doğru götürüyordu. "Aynı evdeyiz ama bu evdeki farklı bir zamandayız sadece. Hepsi bu. Sana tekrar hatırlatacağım çünkü her seferinde unutuyorsun: Onlar seni göremez. Ne yaparsan yap göremezler."

"Tamam." dedim beni salondaki küçük, tekli koltuğa oturttu, hemen yanıma da kendi oturdu. Bu küçük koltukta sıkışarak oturuyorduk.

Salonda sadece Aslı ve kızı vardı. Her ikisi de büyümüştü. Kızı ilkokula yeni başlamış bir çocuk kadar olmuştu. Aslıysa... O dondurucuda gördüğüm zamanki kadar olmuştu. Küçük kız onu bu kadar küçükken mi öldürecekti?

"Aslı şu an yirmi sekiz yaşında; Aslı'nın kızıysa dokuz yaşında. O hangi okula giderse gitsin öğrenciler hep onu dışlıyor. Bu yüzden Aslı'nın kızı sürekli okul değiştirmek zorunda kalıyor. Ama hem kız hem de ailesi asla bu durumun kendilerini üzmesine izin vermiyor. Çünkü içlerinde birbirlerine karşı besledikleri büyük bir sevgi var. Birbirlerini koşulsuz seviyorlar. Aslı, kızı doğduğu andan itibaren bütün sevgisini, bütün hayatını kocası ve kızına adamıştı. Hayatta onların mutlu hissetmesini sağlamak gibi bir amacı vardı artık. Bu da onun ruhsal sorunlarının artık senelerdir tek bir defa bile görülmemesini sağlamaya yetmişti. O sevgi dolu bir anneydi artık."

"Yine de o küçük kız onu öldürdü." dedim sesimde artık nefret vardı ve bu nefretin tonu hissedilebiliyordu. Kâbus bana kızgınlık ve üzüntü dolu olduğunu düşündüğüm bir bakışla baktı.

"Hiçbir şey anlamıyorsun. Sen hep böyle geç anlarsın zaten."

"Öyleyse anlat."

"İzle."

Aslı ve kızı birlikte bir yapbozu tamamlamaya çalışıyorlardı. Çalan telefon sesi onların bu oyunlarını böldü. Aslı telefonu açtı. Telefonu kulağına götürdükten sadece beş saniye sonra onun mutluluk dolu yüzü artık dehşet dolu bir ifadeye dönüştü. Aslı'nın bu ifadesini tanıyordum. Bunu hatırlayabiliyordum. Birinci katta kardeşini kaybettikten sonra kriz dolu yıllarına başladığı ifadeyle aynıydı. Bu ifade bir daha Aslı'nın asla mutlu olamayacağının ifadesiydi.

"Gelen telefon Şahmerdan'ın polis arkadaşlarından birindendi." diye açıkladı Kâbus durumu.

"O... Öldü mü?"

"Hayır, ölmedi. Yani tam olarak değil. Aslında sadece kolundan iki kurşun yemişti. Hayatî bir yara değildi ama doktorlar ameliyata alıp onun kolunu kesmek zorunda olduklarını söylediler. Yoksa Şahmerdan ölebilirdi. Şahmerdan'ın vurulduğunu ve ameliyata kaldırıldığını basit bir telefonla öğrendi Aslı. Ve tahmin ettiğin gibi bu onun mutluluk dolu anlarının sonu oldu. O artık asla eskisi gibi olamadı."

Aslı ve kızı dış kapıya yönelip evin dışlına çıktılar. Kâbus elimi tutup beni kaldırdı ve biz de birlikte dış kapıdan geçtik. Geldiğimiz yer bir hastaneydi. Odanın köşesinde Şahmerdan hastane yatağında yatıyordu. Hayatî tehlikesi yok gibi gözüküyordu, kolunu kaybetmesi haricinde sağlıklı gibiydi. Karşısında Aslı ve kızı duruyordu. Aslı'nın gözlerinde hâlâ o çıldırmış ifade vardı. Vücudu ani şekilde titriyor, sonra normal hâline giriyor, sonra tekrar titremeye başlıyordu. Konuşurken tırnaklarını yiyordu bazen tırnaklarıyla yüzünü hafifçe çiziyordu.

Kâbus geldiğimiz kapıdan beni geri çıkarttı. kapıdan çıkınca tekrar eve dönmüştük. "Görüyorsun Aslı tamamen kendisini kaybetti. Artık delirdi. O bütün hayatını kızı ve kocası üzerine kurmuştu ve hayatını kurduğu o köprülerden birisi büyük bir darbe gördü. Bu onu paranoyaklaştırdı. Kızına sürekli bir zarar geleceğini düşünüyordu onu gelebilecek zararlardan korumaya çalışıyordu ama bunu delice yöntemlerle yapıyordu. Çünkü aklını kaybetmişti."

Odanın tam ortasında demir parmaklıklı küçük bir kafes vardı artık ve kafesin içinde de Aslı'nın kızı... Kız annesine yalvarıyordu: "Anne lümmphen. Anne lümphen..." Anne lütfen demeye çalışıyordu. Bunu anlayabiliyordum. Annesinden onu kafesten çıkartmasını istiyordu.

Vücudumun her yerinde bir soğukluk dalgası oluştuğunu hissedebiliyordum. Vücudumun her yeri titremeye başladı. "Neler oluyor, neden onu kafese koydu?"

"Çünkü Aslı onu korumak istiyor. Ve onun korunması için onu kafese tıkması gerekiyorsa bunu yapacaktı."

"Bu delilik."

"Evet delilik. Çünkü Aslı aklını kaybetti. Kızını ve kocasını kendi canından daha çok seviyor. Bu hâlâ değişmedi hatta belki de bu sevgisi kat kat arttı. Ama Aslı artık aklını kaybetti. Kızını koruması için ne gerekiyorsa yapacak. Bunun için onu kafese tıkması gerekiyorsa onu kafese tıkacak."

Küçük kızın gözyaşları akıyordu. Annesine yalvarmaya devam ediyordu. Onun yanına eğildim. Elimi onun gözyaşlarını silmek için uzattım. Ama elim onun gözyaşlarına dokunup gitti. Ben bu rüyada yalnızca bir hayalettim ve bunu bir türlü anlayamıyordum.

Continue Reading

You'll Also Like

3.6M 298K 83
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyor...
247K 22K 42
Astsubay Kıdemli Başcavuş Tuğra Duman, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin seçkin bir birimi olan Pençe timinin yardımcı komutanıdır. Görev, sınır ötesindeki...
99.7K 4.1K 33
Hermione Granger ve Draco Malfoy... Nefret, iki kişiyi birbirine ne denli yaklaştırabilirdi?
146K 5.6K 162
Wattpadda kitabı olan tüm şairlerin buluşma noktası artık Bir Şair Bir Şiir kitabı. Sizde bir şiirinizin burda yer almasını istiyorsanız @siirneferle...