orman

167 56 33
                                    

Beste'yi görmemizin ardından öğretmen bizi mağaraya götürüp geçmişini izlettirmişti. Orada onun bütün geçmişini görmüştük. Saatler boyunca onun geçmişini izlemiştik. Artık polis için o bir şüpheli değildi. O sadece bir mağdurdu. Bu oyunda şüpheli olarak yakaladığımız herkes bu oyunun mağdurundan başka bir şey değildi. 

                         Öğretmenin geçmişini izleyip karnavaldan ayrıldığımız zaman öğretmene rüyalarımdan bahsetmeye karar vermiştim. Ondan son bir ders dinlemeye ihtiyacım vardı.

                          "Sizden son bir ders dinlemeye ihtiyacım var." demiştim.

                           "Benden öğrenebilecek fazla şeyin kalmadığını düşünüyorum Rüzgar, artık yeterince geliştin ve bilge biri oldun."

                             "Ne derler bilirsin, öğrenmenin yaşı yoktur."

                             "Öyle ya doğru. Sana hâlâ öğretebileceğim bir şeyim varsa öğretirim. Sen her zaman iyi bir dinleyici oldun."

                         "Rüyalarımda sürekli gördüğüm biri var ama ne zaman uyansam birkaç saniye içinde onu unutuyorum. Hem yüz şeklini hem de adını... Her şeyini unutuyorum."

                         "Yoksa birine mi âşık oldun Rüzgar?"

                        "Bilmiyorum ama sürekli onu görüyorum ve artık merak ediyorum."

                      "Aşkın anlamı nedir bilir misin Rüzgar? Aşk dikenli bir sarmaşıktır. Ağaçlara dolanır ve onlar çürüyüp yok olana kadar onları sıkar. Anladın mı Rüzgar?"

                  Anlamamıştım ama yine de onu dinliyordum.

                     "Uyumadan önce yanına kalem ve kağıt al. Yastığının tam yanına koy. Uyandığın anda onun yüzünü çizmeye başla ve adını yaz. Bu sayede onu unutmayacaksın."
                   İşte bu öğretmenden aldığım son büyük ders olmuştu.  Sanki kötü bir şeylerin olacağını hissetmiş gibiona sarılmıştım o anda. Belki şu ana kadar ona ilk defa sarılıyordum. Bir şeylerin olacağını sezmiş miydim? O an öğretmen de saçlarımı okşamıştı.
                    "Bu seninle  son karşılaşmamız olacak Rüzgar. Ben uzun bir yolculuğa çıkıyorum." demişti. "Şunu bil ki ben hiçbir şey için seni suçlamıyorum. Tam aksine bu benim için bir huzur olacak."
                     "Neden bahsediyorsunuz anlamıyorum." demiştim o an ama aslında anlamıştım. Sadece onun gitmesini kabullenemiyordum. Bizi tekrar çevresinde ağaçların olmadığı ortasında kayalıkların bulunduğu o boş alana getirdi. Oraya  getirene kadar hiç konuşmamıştı.
                     "Burayı seviyorum Rüzgar. Burası, bu alan bir çeşit sihir barındırıyor ama saf bir sihir barındırıyor. Kötülüğün barınmadığı bir sihir, lanetin barınmadığı bir sihir..."
                      "Neden uzun bir yolculuğa çıktığınızı söylediniz?" diye sordum tekrar. Söylediği şeyin manasını anlamak istemiyordum. Bunu görmezden gelmeyi tercih etmiştim. Sanki bu anlamı görmediğim zaman olacak olan şeyler farklı olacaktı. Bir şeyleri engelleyebilecektim.
                     
                        "Git Rüzgar." dedi bana: "Bu olurken yanımda bulunmak istemezsin." gözlerinde yorgunluğun ifadesi vardı. Yorgunluğun ama aynı zamanda sevginin. Son dersini verdiği öğrencisiyle son anlarını geçiren birinin ifadesi vardı.
                         "Ne olduğunu duymak istiyorum." demiştim gözlerimden bir damla yaş süzülürken. Bu yine mi oluyordu?
                          Cebinden bir resim kağıdı çıkarmıştı o zaman ve bana göstermişti. Bulunduğumuz bölgenin çizili olduğu bir resimdi. Her tarafta ağaçlar vardı ama sadece alanın ortasında ağaçların olmadığı çimlik, boş bir bölge vardı. Bölgenin tam ortasında kayalıklar vardı ve kayalıklara öğretmen oturmuştu. Polis ve bense onun tam karşısındaydık. Resim bizim şu anımızı çizen bir resimdi.
                          "Bizi çizmişler. Güzel bir resim. Kim çizdi?" diye sormuştum o anda. Ama aslında o resmi daha gördüğüm ilk an bir şeylerin yolunda gitmediğini anlamıştım. Ve korkuyordum artık.
                           "Resmin neresine bakman gerektiğini biliyorsun Rüzgar. Bak oraya.Sağ alt köşesine bak."
                            Hayır, oraya bakmak istememiştim. Resmi bana gösterdiği anda neden gösterdiğini fark etmiştim ama bakışlarımı yine de o alandan kaçırmıştım. Kaçırmak istemiştim. O alana bakmazsam hiçbir şey olmayacağını düşünmüştüm çünkü. Bu yüzden doğrudan ortaya bakmıştım. Ama o yazı oradaydı işte. İstediğim kadar bakışlarımı kaçırabilirdim ama sonuçta oradaydı. Öğretmen 18:40 yazıyordu. Yazıyı gördüğüm zaman boğazımdaki bir şeyin nefes almamı engellediğini hissettim. Nefes alamıyordum. Aldığı nefesler sanki sadece boğazıma gidiyor ve aşağı inmiyordu. Nefes alıp vermeyi unutmuştum. Vücudumun tiremeye başladığını hissettim. O anda bu sefer öğretmen bana sarılmıştı. Beni kendisine doğru çekmişti ve yanındaki kayalıklara oturtmuştu.

                       Vücudumun titremesini durduramıyordum. Vücudumun titremesini durduramıyordum.
                       "Hayatım boyunca görebileceğim her şeyi gördüm Rüzgar. Uzun bir hayat yaşadım. Gereğinden çok uzun."
                         Orada onun adı yazıyordu... Orada onun adı yazıyordu...
                       "Yaşadığım hayatın hepsi kötü olmadı. Tanımaktan mutluluk duyduğum çok insan oldu. Onları tanımak bana mutluluk verdi. Tanıdığım bu insanlar sayesinde yaşamım bana bir ceza olarak bile verilmiş olsa iyi ki bu ceza verilmiş diyebildim Rüzgar."
                        O gidecek.... O gidecek...
                         "Tanımaktan mutluluk duyduğum insanlardan biri de sen oldun Rüzgar. Onlardan birisi de sen oldun. Bir şekilde hep karşıma çıkmayı bildin. Tanıdığım en inatçı insan sendin. Hep ölümü yenmeyi başarabildin Rüzgar."
                         Son sözlerini söylüyor... Son sözlerini söylüyor...
                         "Artık rüyalarındaki kızın kim olduğunu bulma vaktin geldi Rüzgar. O yabancı biri değil, senin çok yakından tanıdığın birisi."
                        Sonra bana sarılan kolları ilk önce gevşedi, ardından kolları aşağı düştü. Bedenini üzerime doğru ağırlık yapmaya başladı. O zaman onun artık cansız olan vücuduna daha çok sarıldım. Gözyaşlarım onun omzuna doğru düşmeye başlıyordu.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin