Her Şeyin Sonu

268 26 8
                                    

Karanlık, her yer karanlık. Hiçbir şeyi göremediğim biralanda durduğumu hissediyorum. Boşlukta. Sadece boşluk...
Belli belirsiz birsesinbana seslendiğini  duyuyorum.
Rüzgar, Rüzgar iyi misin?
Bu ses nereden geliyordu? Gökyüzünden mi, yerin altından mı, beynimin içinden mi?
Belki de bu sesi uyduruyordum.
Ben ölmüşmüydüm? Kendimi ölmüş gibi hissediyordum. Sanki varlığım yoktu, bir bedenim, ruhum, kelimelerim yoktu. Sadece düşünceden ibarettim.
Düşünce... Belki de varlığımızın aslı buydu. Fiziksel bedenimiz sadece bir yanılsamaydı.

Artık ölmüş müydüm? Düşünceden başka bir şeyim kalmamış mıydı?

"UYAN RÜZGAR."
Bu ses kime aitti? Bilmiyordum. Belki de ölüler dünyasındaki düşüncelerden biriydi bu. Bu sonsuzlukta benim gibi ka. düşünce varlığını sürdürüyordu? Milyarlarca mı daha mı fazla?

"Rüzgar, kalkmalısın; seni taşıyamıyorum. Kaçmak zorundayız. O geldi."

Ses gerçekten bu dünyaya mı aitti? Hayır öyle değil gibiydi. Zihnim... Zihnimin uyuşukluğu artık yavaş yavaş gidiyordu.
Gözlerimin önünde bulanık bir surat belirdi önce. Bulanıklık azaldıkça bu suratın tanıdığım birisine ait olduğunu fark etmeye başladım.
"Hayal?"
"Benim Rüzgar. Benim, sen iyi misin, ne oldu sana?"
"Ben... Düştüm sanırım."
"Nereden, ağaca mı çıkıp düştün?"
"Hayır, binadan düştüm. Sanırım beşinci kattı. En son kata çıkmıştım çünkü. Hala Yaşıyorum."
"Rüzgar, hangi binadan bahsediyorsun?"
"Bina buradaki bina şurada olmalı. Ama şimdi yok. Oysa az önce oradaydı. Tanrım o bina gerçekte yoktu o bina benim kafamın içideydi her şey benim anılarımdı."

"Her şey iyi olacak Rüzgar her şey iyi olacak. Ben senin yanındayım."

"Evet miyav her şey iyi olacak çünkü yaptığın bütün hataları sona erdireceğim."
Kedi... Bu ses Kedi'ye aitti. Ama bu nasıl olabilirdi ki? O ölmüştü. Hatıra binamda onu görmüştüm ama sadece bir anı olarak, oysa şu an gerçek dünyadaydım.

"Sen ölmüştün."
"Hâlâ anlaymadın mı miyav?"
"Neyi anlayamadım mı? Sen ölmüştün herkes senin cenazendeydi. Bu nasıl olabilir."
"Hep geç anladın  Rüzgar. Hep geç anladın miyav. Ve bu sefer her şeyin bittiği anda dahi anlayamadın miyav."

"Rüzgar o iblis. Anlaştığım kişi o olmuştu. Bunu sana söyleyemezdim."
"İBLİS SENSİN MİYAV. Kedi asla iblis olmadı. Ben sadece insanlara yardım etmeye çalışan bir periyim. Yardım etmeye çalışırken işlerin kontrolden çıkmasının tek suçlusu ben miyim miyav?"

"Sen neden onunla anlaştın? Ne anlaşması ben anlamıyorum."

"Seni kurtarmak için hâlâ anlayamadın bunu. Sen ölmüştün Rüzgar sen ölmüştün. Hep o okulun camından düşüp ölenin ben olduğumu sandın ama ben senin sayende son anda bayrak direğini tutarak düşmekten kurtulmuştum. Sense dengeni kaybedip yere düştün. Ben seni iblisin yanına kadar getirdim. Seni iyileştirmek için buraya kadar getirdim."

"Sen neden bahsediyorsun?"
"BANA TEKRAR İBLİS DEME! O, Melodi. Bunu hâlâ anlayamadın mı miyav. Gerçekten hâlâ anlayamadın mı? Hâyâl ve Melodi aynı kişiler. Melodi yani Hâyâl seni bana getirdi ve ben seni canlandırdım. Seni canlandırdıktan sonra lanet tekrar başladı. Oysa bu ilçedeki lanet yıllar önce bitmişti. Senin canlanmanla birlikte lanet devam etmeye başladı. Bu lanet bir yıldır ikinizin yüzünden devam ediyor. Ama artık hatamı geri almak zorundayım. Bu laneti tekrar getirmemi sağlayan kişiyi yani Hâyâl'i öldürmek zorundayım.

Binanın içindeki görüntü tekrar gözlerimin önüne geldi. Orada Melodi'yi görmüştüm, o düşerken eliden yakalayarak düşmesine engel olabilmiştim. Ama onu içeriye çekebilecek gücü kendimde bulamamıştım. O düşecek gibi olmuştu ve benim de ayaklarım yerden kesilmişti. O sırada düşmeye başlamıştım ve ben düşerken gördüğüm son görüntü onun bayrak direğine tutunması olmuştu.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin