Soruşturma Ortağı

257 120 11
                                    

Rüyamda en son neler yaptığımı hatırlamaya çalıştım. Ressam bize sırlarını anlattıktan sonra Kedi ve ressam, sırlarını başkalarına anlatmayacaklarına dair birbirlerine söz vererek ayrılmışlardı. Ressamı her defasında bir kadın arıyordu. Ona cinayetlerine dair ipuçları veriyordu. Öldüreceği insanların isimlerini söylüyor ve bu insanların isimlerini tabloya yazdırıyordu. Anlaşılan o ki teorim gerçek gibi gözüküyordu. Bir katil vardı. Kanlı canlı bir katil. Bütün bunları o yapıyordu ve bir lanetin arkasına sığınıyordu. Lanet söylentisi yüzünden bu küçücük ilçede onu arayan bile yoktu.

Telefonun titreşim sesini duyunca elim telefona yöneldi. Arayan Dolunay'dı: "Bakıyorum da polisçilik oyunların epey büyüyor." neden bahsettiğini anlayabilmek için çabalamam gerekmişti. Rüyamdan haberi var mıydı? Hayır bu epey mantıksız olurdu. Ona komiserle birlikte ressamın peşine düştüğümüzden bahsettiğimi hatırladım. Bunu söylediğimde onun güldüğünü ve bunların hepsinin lanet yüzünden olduğunu söylemişti. Polisçilik derken bundan bahsediyor olmalıydı.

"Komiser seni aradı. Senin numaranı bilmiyormuş, o yüzden benim numaramdan seninle iletişim kurmak istedi." bu ilçedeki tüm insanların Dolunay'dan çekindiğini anlayabilecek kadar fazla kalmıştım Yedisu'da. Bunun neden olduğunu bilmiyordum ama yıllar önce olan bazı olaylardan ötürü olduğuna dair fısıltıları işitmiştim. Yıllar önce her ne olduysa herkes Dolunay'a karşı korkuyla karışık bir saygıyla bakardı. Yine de komiser onun üzerinden benimle iletişim kurmaya çalışmıştı. Önemli bir mesele olmalıydı.
Hayal'i uyandırmamaya çalışarak yatağımdan kalkıp dışarı çıktım. Ressamı boşuna hapse atmıştık. Fakat bunu polise nasıl açıklayabilirdim? Yol boyunca bunu düşünmüştüm. Ona rüyalarımdan bahsedemezdim. İkna kabiliyetim Kedi kadar iyi değildi, ressamı polisin önünde konuşturtup rüyamdaki bedenimdeyken Kedi'ye söylediklerini burada anlatmasını sağlayamazdım.

Karakola girdiğimde komiserin suratının asık olduğunu görmüştüm. Moralsiz ve sinirliydi: "Başaramadık hiçbir şeyi başaramadık." dedi. Biz demişti. İlk defa biz demişti. Bu önemli bir adımdı çünkü soruşturmayı artık onunla birlikte yürüttüğüm, onun yardımcısı olduğum gibi bir anlam da taşıyordu.

"Ne oldu?" diye sordum içeri girerken. Kapıdan içeri adımımı attığımda ilk dikkatimi çeken şey koku oldu. Demirimsi bir koku. Bunun ne olduğunu soracaktım ki bakışlarım parmaklıklara yöneldi. Parmaklıkların ardında ressam yerde yığılmış yatıyordu, boynu morluk içindeydi. Tavandaysa bir ip asılıydı. Kendisini asmış diye düşündüm hemen. "Yaşıyor mu?" diye sordum ölmüş olduğunu anladığım hâlde. Komiser kafasını iki yana salladı.

"Bu sabah buraya geldiğimde gördüm onu. Kendisini bir ipe asmış. Bunu kendisinin yapmış olmasına imkan yok. Çünkü üstünü aradım. Üstünde hiçbir şey bulundurmasına izin vermedim. Para bile. Üzerinde az bir miktar madeni para vardı ama onları bile cebinden almıştım. Anlıyor musun her şeyi yaptım ben. Yapmam gereken her şeyi. O parmaklıkların arkasını sürekli kontrol ederim. Oraya pek birini atmasam bile kontrol ederim. Bunu sık sık yaparım çünkü bu ilçede yapabileceğim hiçbir şey yok. Ben de bu yüzden yapmam gereken tüm işleri kat kat fazlasıyla yaparım. Merkezdeki hiçbir parmaklıkların ardı buradaki kadar güvenli değildir anlıyor musun?"
"Anlıyorum. Peki olay yeri inceleme ne zaman gelecek?"

"Olay yeri inceleme mi? Çok film izlemişsin. Bu ilçeye hiçbir şey gelmez hem de hiçbir şey. Tekiz. Buraya hiçbir zaman bir yabancı gelmez."

"Ne düşünüyorsun?" diye sordum.
"Yanlış kişiyi yakaladığımızı düşünüyorum. Biri dışarıda ve cinayetleri o işliyor ya da lanet yapıyor tüm bunları. Bilmiyorum. Bildiğim şey o herif cinayeti kabullendiğinden beri ondan kuşkulandığım. O vitaminsiz herif kimseyi öldüremez, kimseyi etkisiz hâle de getiremez. Bunları yapabilmek için fazla zayıf. Üstelik o entel bir adam. Kan görmeye bile dayanamayan tiplerden olduğunu düşünüyorum."

Komiser derin derin soluklanıp etrafta dolaştı. Kapıdan dışarı çıkıp etrafı izledi sonra tekrar içeri girdi: "Ben bir dedektifken çok fazla suçlu insan gördüm anlıyor musun? Çok fazla psikopat insan gördüm. Bu herif... Bu herif gerçekten o cinayetleri kendi işlemiş olsaydı onların içlerinde en tehlikelisi bu olurdu. Ama hiç de öyle değildi bu adam. Her şeyi hemen itiraf ettiği anda ona karşı duyduğum şüphelerin de hepsi yok olmuştu."

Komiserle birlikte kamera kayıtlarını incelemeye başladık. Kedi'nin bana öğrettiği görüntüyü hızlandırma tekniğini komiser de yapıyordu. O Kedi kadar zeki değildi, evet ama yine de mesleğinde bir profesyoneldi. Elimde iki tane ortak vardı. Kedi ve komiser. Bu ikisi de farklı zamanlarda yaşıyorlardı. Bu da soruşturmayı çözebilmek için kimsenin sahip olamayacağı kadar büyük bir avantajımın olduğu anlamına geliyordu.

"İşte." dedi komiser eliyle görüntüyü işaret ederek. Görüntüde ressamın iple tavana asılmış olduğu an vardı.

"Peki bu görüntünün öncesi yok mu? Onu kim oraya o şekilde asmış?"
"Sorun burada. Bu görüntünün bir dakika öncesi yok. Görüntüden sadece bir dakikalık kesim silinmiş." komiser bu görüntüden bir önceki görüntüyü açtı. Ressam bir noktaya doğru bakıyordu. Gözlerinde şaşkınlığın ifadesi vardı. Sanki hiç beklemediği biri oradaymış gibi. "İşte o idam edilmeden önceki son görüntü bu. Biri bir dakikalık kamera görüntüsünü silmiş."

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin