Ressamın Sırrı

245 133 13
                                    

Kedi, ressamın kulağına fısıdadıktan sonra ressamın yüz ifadesi dehşetle dolmuştu. Başından beri ressamın Kedi'ye zarar vereceğini düşünerek onu korumaya odaklanmıştım ama burada kontrol Kedi'deydi. Güçlü olan oydu. Kedi elinde kahve fincanıyla ayağa kalktı ve odanın içinde dolaşmaa başladı.

                      "Senin tablolara isim yazdığını video kayıtlarında gördüğüm anda bile katilin sen olmadığını anladım miyav."

                      "Evet, ben insanlara zarar veremem. Yapım böyle değil."

                     "Hayır miyav. Her insan uygun şartlar atında başka birisine zarar verebilir.Ama konu bu değil. Senin olmadığını düşündüm çünkü resim atölyesinde sadece beş tabloda isim yazılıydı. Son beş haftadır öldürülenlerin isimleri yazııydı."

                    "Bu mu benim katil olmadığımı anlamanı sağladı? Bu çok saçma. Bence... Bence saçmalıyorsun. Olaylar başladığından beri  tablolara ölecek olan insanların isimlerini yazıyorum. Beş haftadır, tam beş hafta. Olaylar başladığından beri."

                   Demek ki insanlar ölmeden hemen önce tablolara isimleri yazılıyordu. Üstelik bu durum beş haftadır sürüyordu.

                  "Tam da ipucunu kaybettiğin nokta burada işte. Olaylar beş hafta önce başlamadı. On yıl önce başladı miyav." On yıl mıı? Kedi benim bilmediğim şeyleri biliyordu.

                   "Saçma" diye  bağırdı ressam tekrar. Ben beş senedir bu ilçedeyim. Eğer on senedir ölümler olsaydı bunu bilirdim. Ölümler yalnızca beş haftadır var. Beş hafta önce Kadir Gök adında bir çocuk ödürüldü. Öldürülmeden önce okuldaki onun yaptığı tabloya ismin yazdım. Hepsi bu daha öncesi yok."

                    "Bu bilgisizliğin de katil olmadığının kanıtı miyav. Ölümler on yıl önce başladı dedim, on yıldır devam ediyor demedim. Sen buraya sadece beş yıl önce gedin bu yüzden bilmiyorsun. Ayrıca eğer bu lanetle oluşan ölümleri bir katil yapıyorsa bu katil oldukça akıllı biri olmalı dolayısıyla sen şüpheli listemden eleniyorsun."

                     "Ben akıllı değil miyim yani." dedi ressam sonra başını öne eğdi. Sanki bunu kabullenmiş gibiydi. Gerçekten de ressamın fazla zeki olduğu söylenemezdi. Gerçek bedenimdeyken buraya polisle geldiğimde polis onun katil olduğuna inanmadığı hâlde bir itirafa başlamıştı. Resme yeteneği vardı ama zekayı kullanma konusunda yeteneği yoktu. 

                      "Olaylar tam on yıl önce başladı miyav ve o zaman ölümler her gün geliyordu.Çok şiddetliydi insanlar bu ilçeden kaçmaya çalıştılar ama ilçe onlara izin vermedi. Buraya gelen insanların bu ilçenin tek taraflı bir yol olduğunu anlaması işte o zaman başladı miyav. İnsanlar burada yaşayan herkesin öldürüleceğini düşünüordu. Herkes ölecekti. Bu yüzden insanlar merkeze giden yüz kilometrelik yolu yürüyerek aşmaya çalıştı. Hiç kimse bunu başaramadı miyav." 

                        Kedi bunları anlatırken ara sıra fincanından yudum alıyordu ve odada dolaşıyordu. Baen derin bir nefes alıyordu. Bu hâliyle dedektif rolüne iyice bürünmüştü.

                         "Sonra bir gün ölümlerin hepsi kesildi miyav ama herkes biliyordu lanet geri gelecekti. Bu yüzden buranın halkı yabancıları hiç sevmedi ama yabancılar her defasında geldi. Trajik bir geçmişi olan herkes buradaki laneti bilmeden buraya geldi. Çünkü onlar herkesten kaçıyordu ama kaçarken lanetin içine sığınıyorlardı."

                         Kedi konuşmasını bitirdikten sonra derin bir iç çekti. Şimdi dedektif kişiliğini ortaya çıkarmaya başlamıştı.

                      "Sürekli katil olduğunu söyleyip duruyorsun miyav. Üstelik bunu söylerken çok inandırıcı şekilde söylüyorsun, bu yüzden insanları inandırabilirsin ama beni değil miyav. Çünkü buraya doğru gelirken telefonda senin hakkında bir araştırma yaptım. Sen eskiden, yani buraya gelmeden önce cinayet işlemişsin miyav. Yani katilmişsin. Bu da senin nasıl bu kadar inandırıcı bir şekilde katilim diyor olmanı açıklıyor. Evet katilsin ama Yedisu'yun katili değilsin, asistanının katilisin. Üstelik Yedisu'yun katili olmadığını ortaya koyan başka şeyler de var. Ramiz Karaeski, Yedisu'da öldürülen kişilerden birinin adı bu. Otuzlu yaşlarının başında  bir metre doksan  santim boyunda ve yüz kilo ağırlığında miyav. Bu hâliyle onu öldürebilmen pek kolay gözükmüyor değil mi? Sonuçta sen en fazla altmış kilosun miyav."

                   Kedi bir süre sessiz kalarak kahvesini yudumladı. Camla kaplı duvardan dışarıyı izledi. Kedi bu kadar çok şeyi okuldan buraya kadar gelirken mi çözmüştü? Bu çözdüklerini kendi bedenimdeyken karşılaştığım polis memurunun çözmesi için bir ay uğraşması gerekirdi.

                  "Buradaki adın Ressam Da Vinci? Ama neden miyav? Bir insan kendisine neden böyle bir ad koyar ki? Da Vinci'yi çok sevdiği için mi? Saçma. O zaman her insan kendi adını sevdiği yazarların, sevdiği oyuncuların isimleriyle değiştirmeli. Böyle bir Dünya pek çekilir olmazdı sanırım miyav."

                     Kedi tekrar camla kaplı duvara gitti yüzünü cama dayadı. "Şu havuzun ortasındaki heykel... O heykel sen buraya geldiğinden beri dikkatimi çekiyordu miyav. Heykel sanki biraz fazla güzel. Sanki birisinden esinlenmiş gibi olmalı."

                Kedi son cümlesini söylediğinde ressamın yüzünden terler döküldüğünü görmeye başlamıştım. Ressamın bir sırrı vardı hem de çok büyük bir sır ve Kedi bunu ortaya çıkarıyordu.

                "Korkma miyav. Bir anlaşma yaptık. Ben senin sırrını çözeceğim ve kimseye söylemeyeceğim. Hem karşılık olarak sana kendi sırrımı da anlattım ya miyav. Eğer  bunu birisine söylersem sen de benim sırrımı insanlara söylersin miyav. Ayrıca sırrını çözdükten sonra bana tablolara isimleri yazmanı kimin söylediğini de anlatacaksın."

                  Ressam başını eğdi tekrar ve kabul etti. Onun terlediğini uzaktan dahi görebiliyordum.

                 "Düşündüm ki bu kadar güzel bir heykel ancak ünlü bir sanatçının eserinden esinlenerek yapılmış olmalıydı. Bu sanatçı elbetteki ismini aldığın Da Vinci olmalıydı. Ama sonra bu düşüncemin yanlış olduğunu bana gösteren bir şey oldu. Ünlü ressam Leonardo Da Vinci'nin eserlerine baktığımda bu heykeli gördüm. Bir müze arşivinin internet sitesinde. O internet sitesinde heykelin tam beş yıl önce çalındığı bilgisi geçiyordu. Tam da senin Yedisu'ya geldiğin tarih. Sonra bu heykeli senin heykelinle kıyasladım. Senin heykelin kusursuz şekilde çalınan heykelle aynı gözüküyordu. Peki bu nasıl olabilir? O heykeli oradan çalıp buraya getirmediysen nasıl olabilir?" 

                      Ressam diz çökmüştü ve ellerini başının arasına getirmşti, titriyordu. Kedi büyük bir keşif yapmış olmanın sevinciyle elini ona doğrulttu: "Sen Ressam Da Vinci, bir sanat hırsızısun miyav. Sanat hırsızı olduğunu asistanın öğrenince onu öldürerek buraya kaçtın. Şimdiyse birisi senin sanat hırsızı olduğunu öğrendi ve öldüreceği kişilerin isimlerini tablolara yazmanı istiyor miyav."

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin