Melodi

141 70 37
                                    

Artık aynalarda sadece kendi yansımam vardı. Yüzlerce kendi yansımam. Koridorun içinde yürümeye başladım. Nereden gelmiştim, çıkış neredeydi bilmiyordum. Çok fazla ilerlemiştim ve çok fazla yol ayrımından geçmiştim.

                        Melodi.

                        Onun görüntüsü artık kesilmişti. Nereye gitmişti? Bu sadece bir oyun olmalıydı. Fötr şapkalı adam zaaflarımı öğrenerek bana oyun kurmuştu. Evet öyle olmalıydı.

                         Ama...

                        Melodi'nin yüzündeki o ifade neydi? O ifadeyi bilebilir miydi? Onun konuşurken yaptığı mimiklere kadar her şey gerçek gibi gözüküyordu. Bunların hepsini yapabilir miydi? Artık labirentin koridorlarında yürümüyor, koşuyordum.

                        Melodi...

                      Onun tekrar ortaya çıkmasını istiyordum. O sahteyse bile onu görmek istiyordum. İçimde bir yer onun sahte görüntüsünü bile kabulleniyordu.

                     Artık koşmaktan nefes nefese kalmıştım ve daha fazla hareket edemiyordum. Bütün vücudumun terle kaplandığını hissediyordum. Olduğum yere çökerek oturdum. Altımdaki toprağın soğukluğunu hissediyordum. Ne kadar zamandır labirentte olduğum konusunda hiçbir şey bilmiyordum. Dakikalar? Saatler? Bilmiyordum. burada zihnim zaman kavramını yitirmişti.

                    Dakikalar sonra oturduğum yerden ayak seslerini duymaya başladım. Ayak sesleri zamanla yükselmeye başladı. Biri bana doğru geliyordu. Fötr şapkalı adam bana saldırmak için mi geliyordu? Belki Beste uyanmış ve labirentte olduğumu anlayarak içeri girmişti. Ayağa kalkmamıştım. Artık ne olacağını umursamıyordum. Koridorun yol ayrımından birinin yüzü gözüktü ve içeri girdi. Melodi'ydi. Artık aynalarda yansıması yoktu, onun kendisi gözüküyordu. Kalp atış hızımın tekrar artmaya başladığını hissediyordum. Nefes alışverişlerim tekrar düzensizleşti.

                            Ama Melodi ölmüştü...

                            Melodi yanıma kadar yürüdü sonra yanıma oturdu. Ellerimi iki elinin arasına aldı. Ellerimiz sanki birbiri için yapılmış bir anahtar gibiydi. Sanki sadece birbirleriyle birleşince uyumlu oluyorlardı. Şu ana kadar hiç anlam bulamamışlar da sadece ellerimiz birleşince anlam bulmuş gibiydi. Onun elimi tuttuğu yerde bütün vücudumu ısıtan bir sıcaklık hissediyordum.

                               Ama Melodi'nin düştüğünü görmüştüm...

                              Gözlerini gözlerime doğru getirdi. Gözleri... Sanki sırla dolu bir dünya gibiydi. Sanki içerisinde sonsuz bir keşif yapmam gereken bir diyar gibiydi. Ve beni kendine çekiyordu. Beni büyülüyordu. Onun gözleri beni büyüleyen bir tablo gibiydi.

                               Ama o ölmüştü...

                              Bana doğru iyice yaklaştı. Bana yaklaştığında vücudunun kokusunu hissettim. Deniz kokusu... Sanki denizi koklamak gibiydi onu koklamak. Ve onun kokusu bana güç veriyordu. Denizin ortasında tek başıma kaldığımı hissettiğim anlarda onun kokusu bana birinin yanımda olduğunu hissettiriyordu. Ve o zaman kendimi güvende hissediyordum. O sadece deniz değil güven de kokuyordu.

                             O, ölüyse nasıl yanımda olabiliyordu.

                            Onun yanımda olması bir yandan içimi ürpertirken diğer yandan içimi ısıtıyordu. Artık labirentte kaybolduğumu umursamıyordum. Nasıl dışarı çıkabileceğime kafa yormuyordum. Aklımdan geçen tek şey şu andı. Sanki dünyadaki her şey durmuş, sadece onun kokusu kalmıştı. Ve onun kokusuna daha çok çekiliyordum. Kendini bana daha çok yaklaştırdı. Kollarını açarak bana sıkıca sarıldı. Ben de kendimi ona sarılırken buldum. Onun vücudunun sıcaklığını vücudumda hissediyordum. Ve oradan yayılan ısı bütün vücuduma yayılıyordu. Onun vücudunun benim vücuduma değen yerlerinde garip bir uyuşukluk hissi duyuyordum. Sanki vücudum onun vücudunun etkisi altına girmişti.

                            Kalp atışları... Kalp atışlarının sesini duyuyordum. Onlar sanki sadece benim için atan melodi gibiydiler. Sanki benim için bir şarkı söylüyorlardı. Sadece benim duyabileceğim bir şarkı. Bu şarkıyı  burada sonsuza kadar dinleyebileceğimi fark ediyordum.

                            Ölü birinin kalbi atar mıydı?

                            Başını boynuma doğru gömdü. Onun nefes alışverişleri tenime değiyordu. Ve tenime değdiği yerlerde bir ürperti hissettiriyordu. Onun serin nefesi vücudumun ürpermesine neden oluyordu. Ama bu ürperti tatlı bir ürperti oluyordu. Onun nefesi sanki sıcak yaz günlerinde eser ılık rüzgarı değişini andırıyordu. Ve bütün vücudumu etkisi altına alıyordu.

                             Peki ölü biri nefes alabilir miydi?

                              "Sen ölü müsün?" diye sormayı başarabildim o kollarımın arasındayken.

                              "Ölü olmam gerekirdi ama şu an neyim bilmiyorum."

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin