Kedi Davayı Çözüyor

255 136 14
                                    

Ressam kapıyı  açtığında Kedi'ye yetişmek için koşar adımlarla yürümeye başladım. Koş daha hızlı koş daha hızlı... 

                 "Neden buradasın küçük hanım?" oldu ressamın ilk cümlesi.

                 Kedi sevinçle ve çok hızlı bir şekilde konuşmaya başladı: "Ben ressamların hayranıyım miyav. Çoculuğumdan beri resme çok büyük  ilgim var. Bu yüzden sizin gibi bir resim dahisiyle konuşmak istedim miyav. Ben de sizin gibi resimler yapmak istiyorum. Siz bana çok büyük bir ilham kaynağı olabilirsiniz."  söylediklerine karşısındakini daha çok inandırmak ister gibi kendisini daha çok istekli göstermek çin bu sefer kollarını iki yana açtı: "İşte o zaman ben de sizin gibi kocaman bir ressam olabilirim miyavvv."

                  "Miyavlayıp durma. Sen de kimsin." dedi ama Kedi'nin söylediklerine sevindiği belliydi. Hr ne kadar kapısındaki ziyaretçilere şaşırsa da Kedi'nin söyledikleri onun gururunu okşamıştı. Kararsız bir yüz ifadesi vardı ama birkaç saniye bekledikten sonra kapıdan kenarıya çekilip bizi içeri davet etti. "Size kahve yapabilirim genç insanlar. Buraya fazla ziyaretçi gelmiyor. Hatta... Buraya hiç ziyaretçi gelmiyor."

                      Resaam bizi salona davet etti. Salon gerçek  bedenimdeyken gördüğüm salonun dizaynıyla aynıydı. Etrafta çizmeye devam ettiği tablolar, duvarlara çizili resimler, salonun uzak bir köşesinde bir tezgah vardı. Bu tezgahn arkasında bir ocak, bardaklar, tabaklar, tencereler vardı. O bölgeyi mutfak olarak kullanıyor olmalıydı.

                       "Odamın dağınıklığı için kusuruma bakmayın ama az evvel de dediğim gibi bu eve pek ziyarete gelen olmaz. Ben size kahveleri yaparken siz de geçip oturun olur mu?"

                      "Nereye oturacağız?" etrafta hiç koltuk ya da sandalye yoktu.

                      Eliyle bir yeri işaret etti: "İşte şu duvar kenarındaki minderlere." duvar kenarında renkli minderlerin olduğunu gördüm. Bunları tablolardan dolayı görememiştim. Kedi'yle birlikte minderlere oturduk.

                 "Sanata önem veren gençlerin olması ne kadar güzel bir şey. Artık gençler sanata hiç önem vermiyor. Varsa yoksa teknoloji. Onunla yaşıyorlar. Duygulardan hiç haberleri yok."

              "Doğru söylüyorsunuz miyav. Bu yüzden size hayranım miyav." ressam elinde kahvelerle dolu bir tepsiyle belirdi. Kediyle benim karşımızdaki bir mindere oturdu. Tepsiy tam ortamıza bıraktı.

               "Okul kütüphanesindeki tabloları siz mi yaptını miyav?" diye sorduğunda kahveden ilk yudumumu almak üzereydim ki hemen durdum. Kedi gerçekten de onu sorgulayacaktı. Bu belliydi.Peki ressam. Onu sorgulamak için buraya geldiğimizi biliyor muydu? Biliyorsa bize zarar verebilirdi.Belki debu kahvelerin içinde zehir vardı.Belki de ondan dolayı içeri girer girmez bize kahve teklifinde bulunmuştu. Kedi sözlerini bitirdikten sonra kahvesini yudumlamak için fincanını kaldırdı.Zehirli kahveyi içecek. Tanrım, zehirli kahveyi içecek ve tekrar ölecek. Elimi onun elinin üzerine koyarak onu engelledim.

               "Kahve şu an çok sıcak. Hemen içmemelisin yoksa ağzın yanabilir." dedim. Onu engellemek için bulabildiğim tek bahane buydu.

                "Kahve zaten soğuk içilir miyav." diyerek elimi elinden indirdi. Bu kız aklını mı kaçırdı. Kedi kahveden ilk yudumunu aldı. Zehirlenecek miydi?

               "Birçoğunu" dedi ressam Kedi'nin sorusuna yanıt olarak. "Çoğunu ben yaptım ama bazılarını öğrenciler yaptı."

                ""Hah." Kedi çok büyük bir keşif yapmış gibi bağırmıştı. Ressama doğru eğildi. Gözleri sevinç içindeydi. Ondan korkmuyor muydu? Üstelik onun katil olduğunu bildiği hâlde. "İşte kaçırdığım nokta buymuş demek ki. Siz okulda resim öğretmeniydiniz değil mi? Yani kısa süre önce miyav.

                    "Evet bir süre yaptım  ama sonra ayrıldım."

                     "Öğretmendiniz miyav. Nu yüzden miyav kimin hangi resmi yaptığını biliyordunuz." 

                      Ressamın yüz hatları gerildi. Huzursuz olmaya başlamıştı: "Elbette ki biliyordum. Onların öğretmenleriydim."

                         "Doğru miyav. Ama siz çok duygusal bir öğretmendiniz. Öğrencileriniz lanet yüzünden öldüğünde tablolara öğrencilerinizin isimlerini yazıyordunuz." Kedi gerçekten böyle mi düşünüyordu? Gerçekten böyle düşünüyorsa pek akıllı sayılmazdı.

                         Ressamın yüzü artık iyice gerilmişti, huzursuzdu. "Bu seni ilgilendirmez."

                        "Amaaaaa."  dedi Kedi. Sonrasanki derin düşüncelere dalarmış gibi bir elini çenesinin altına koydu: "Belki de o isimleri yazmanızı sizden birisi istiyordu miyav. Biri size söylüyordu, siz de isimleri yazıyordunuz miyav" Ne diyordu bu kız böyle? resimlere isimleri yazmasını başkası mı istemişti? Bukafamda yerli yerine koyduğum bütün taşların dağılmasına yol açmıştı. Ve bir şekilde çok mantıklı geliyordu.

                          "Saçma" diye bağırdı ressam. "O resimlere isimleri ben yazdım. Çünkü o insanları ben öldürdüm. Kendi imzamı atmak istedim."

                          "Yani lanet diye bir şey yoktu öyle mi miyav. Herkesi sen öldürdün ve suçu lanetin üzerine attın. Böyle mi diyorsun?"

                            Ressamın ses tonu artık yalvarır gibi çıkıyordu: "Evet insanlar benim katil olduğumdan şüphelenmesin diye lanet söylentisini ben uydurdum.Aslında lanet yok, katil benim."

                        "Nasıl bir katil insanlar onun katil olduğuna inansın diye yalvarır ki miyav. Bu çok saçma  olurdu. Bana kalırsa senin sakladığın baka bir sır var ve bunu eşelemeyeim diye insanlar seni katil sansın istiyorsun. Bana güvenmiyorsun değil mi miyav. Sırrını bulup başkalarıyla paylaşmamdan korkuyorsun. Ama korkma ben de sana sırrımı söyleyeceğim. O zaman bana güvenirsin. Çünkü ben senin sırrını anlatırsam sen de insanlara benim sırrımı anlatırsın miyav."

                         Kedi, ressamın kulağına doğru eğildi ve onun kulağına bir şeyler fısıldadı. Ne fısıldadığı konusunda hiçbir fikrim yoktu ancak  her ne söyüyorsa bu söylediği şey ressamın yüz ifadesinin dehşet içinde kalmasına neden olmuştu. Aslında katil diye suçladığımız, gerçekte bir zavallıdan başka bir şey olmayan bu resam Kedi ona her ne söylediyse o söz karşısında dehşete düşmüştü.

                              

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin