Hasta bakıcı Maral

752 188 117
                                    

Ders zili çaldığında Kedi tekrar arka sıraya geçmişti. Bundan sonra daha az dikkat çekmek için kendime söz vermem gerekecekti. Ama dikkat çekmeden nasıl davranılır bunu bilmiyordum. Kedi kıyafetlerimin iki günde bir ütülenmediğini ve yine iki günde bir berbat tarzda kıyafetler giydiğimi söylemişti. Bundan sonra sabahları ütü yapmam gerekecekti. Ayrıca ben her defasında okula geç kalıyordum, bedenin gerçek sahibiyse muhemelen hep tam zamanında okula geliyor olmalıydı. Buna da dikkat etmem gerekecekti. Artık bu bedende uyandıktan sonra uzun süre yatakta uzanmalar olmamalıydı. Peki makyaj? Hayır makyaj yapamazdım. Bu fikir aklıma gelince bile yeterince kötü hissediyordum.

Aynı şekilde davranışlarımı da bu kızınki gibi yapmalıydım. Yine de küçüklük hâlini görmüştüm. Küçüklük hâlinde nasıl davranışlarının olduğunu görmüş olsam da şu anda yani büyümüşken nasıl davrandığını bilmiyordum. Bu yüzden Maral'ın bugün benim evime gelmek istemesi işime gelmişti. Çünkü ondan bazı şeyler öğrenebilirdim.

Öğretmenimiz Güneş ders anlatmaya devam ederken sınıfı süzmeye başladım. Sınıftaki kendi arkadaş çevremi artık çok iyi tanıyordum. Onun dışında pek fazla iletişimim olmayan çocukları da az çok öğrenmiştim. Pencere kenarında, yani en sağdaki sırada oturan öğrencinin adı Toprak'tı. Toprak tıpkı Kedi gibi çok renkli bir kişiliğe sahipti. Eğlenceliydi. O, kendisini süper kahraman zannediyordu. Neden kendisini öyle gördüğünü henüz öğrenmeye fırsatım olmamıştı ama onun gayet neşeli ve iyi biri olduğunu düşünüyordum. Onun uzun beyaz saçları ve beyaz bir teni vardı. Saçlarının doğal rengi mi beyazdı yoksa onları boyuyor muydu bilmiyordum ama bu rengin ona yakıştığını düşünüyordum hep.

Orta sırada, en arkada oturan öğrencinin adı Kaya'ydı. Kaya siyah gür saçlara sahip beyaz tenli bir çocuktu. Saçlarını daima kaşlarının hizasında tutardı, onları asla taramaz, kaşlarının hizasında tutardı. O, sınıfın geri kalanıyla neredeyse hiç konuşmaz, devamlı kitap okurdu. İnsanlardan uzak durma nedeninin ailesinin tüm üyelerini kaybetmesi olduğunu kısa bir süre sonra Maral'dan öğrenecektim.

Kaya'nın hemen önündeki öğrencinin adı Beste'ydi. Beste okulun müzik grubundaydı ve popüler bir kızdı. Onun çok fazla arkadaşı vardı. Arkadaşlarının çoğu da diğer sınıflardandı. Bazen öğle paydosunda müzik grubuyla birlikte okulun bahçesine iner ve öğrencilere konser verirlerdi.

Dersler bittikten sonra Maral'la birlikte eve dönüyorduk. Eve dönerken kulandığımız yol bir nehirin yanında kurulmuş yoldu. Yolun bir tarafında nehir, diğer tarafında orman uzanıyordu. Üzerinde yürüdüğümüz bu yolsa bir köy patika yoluydu, topraktandı. Buradan bir arabanın geçmesi gayet zordu. Maral bir ağaca doğru yöneldi ve bir elma kopardı. Kopardığı elmayı bana fırlattı. Sonra kendisi için de koparıp yanıma geldi.

"O ağaçlardan ve ormandan buradaki herkes korkar. Ama ben korkulması gerektiğini düşünmüyorum." dedi. Orman, patika yol, nehir, Elif, Kedi... Hiç şüphe yok burası Yedisu'ydu. Kedi'nin yaşadığı bir Yedisu'ydu. Nasıl oluyordu bilmiyordum ama burası farklı bir Yedisu'ydu.

Eve girdiğimizde Maral hemen benim koltukta uzanmamı sağlamış ve yatak odamdan getirdiği battaniyeyle üstümü örtmüştü. Önce bana limonlu çay hazırlayıp yanımdaki sehpaya bıraktı sonra da çorba hazırlamak için mutfağa yöneldi. Çorbanın malzemelerini hazırlayıp ocağa koyduktan sonra yanıma geldi. Başımı onun dizlerine koydu.

"Bu sana iyi gelir." dedi.

"Sen çok iyisin." dedim sonra birden aklıma gelmiş gibi yaparak: "Şey... Sence ben nasıl biriyim?" diye sordum.

"Nasıl niri olduğunu bilmiyor musun?"

"Hah, yani biliyorum ama dışarıdan nasıl gözüktüğümü öğrenmek istiyorum sadece."

"Sen bütün insanları korumaya çalışan birisin." dedi. Kâbus'un bana söylediklerini hatırlamıştım. Bedenine girdiğin kızın babası olan Şahmerdan tüm insanları korumaya çalışan bir polisti demişti bana hatırlıyordum. Bu kız da babası Şahmerdan gibi bu özelliği taşıyordu demek ki. O, bunu söyleyince bu sabah Kedi'ye onu koruyacağımı söylediğimde bana dediği "İşte sonunda tanıdık bir şeyler." cümlesi de anlam kazanıyordu.

"Peki başka? Başka bir şey yok mu benimle ilgili?"

"Çok var." dedi Maral gülümseyerek."Mesela sen moralin bozuk olduğunda, üzüldüğünde bunu kimseye belli etmezsin. Üzüntünün hepsini bir gülümsemenin arkasına saklarsın. İnsanlar seni çok iyi tanımıyorlarsa seni hep mutlu sanabilirler."

"Ama değilim doğru mu?"

"Değilsin." dedi, saçlarımı sevmeye başlayarak. "İçinde çok acı çeken bir şeyler var ama bunları sevimli bir gülümsemenin arkasında saklıyorsun."

"Peki başka?"

"Başına ne gelirse gelsin her kötülüğü düzeltmeye çalışıyorsun. Her olumsuz şeyi düzeltmek sanki senin görevin gibi davranıyorsun." Küçük kızın bana söylediklerini hatırlıyordum: Tamirci ben de her kötü şeyi tamir etmeye başladım, demişti bana. Küçük kız da artık bir tamirci olmuştu. Maral'ın dizinde yatarken gözlerimi kapattım ve kendimi uyumaya hazırladım.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin