Yıllarca Bekledim

121 47 16
                                    


Onu kurtarabilmemin bir yolu yok muydu? Sevdiğim bütün insanları kurtarabilmenin yolu...

"Ben öleceğim tamircim. Ama kalan hayatımı seninle geçirerek öleceğim ve mutlu bir şekilde öleceğim"dedi. Sanki ne düşündüğümü anlamış gibiydi. Gözlerinde buğulu bir ışıltı vardı. Bana doğru yaklaştı, elleriyle vücudumu çekip onun yanına uzanmamı sağladı. Beni kendine çekerek sarıldı, yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Artık birbirimizin gözlerine çok yakındık. Burunlarımız birbirine değiyordu. Onun ellerinin vücudumda değdiği, gezindiği yerler sanki alev alıyor gibiydi. Ellerimi onun saçlarına götürdüm. Bir elimle ona sarılıp diğer elimle de saçlarını seviyordum. Saçlarının kokusunu hissedebiliyordum. Sanki beni kendisine doğru çeken büyüleyici bir koku gibiydi. Ama bu koku sadece benim kokusunu alabileceğim, başka hiç kimsenin alamayacağı efsunlu bir koku gibiydi. Ellerim onun belinde gezinmeye başladı ve birbirimize daha çok sarıldık, artık bedenlerimiz birbirine daha çok çekilmişti.

"Sana bunu söyleyemedim. Bunu yapmak istedim, gerçekten denedim. Ama olmadı. Yapamadım. Ben... Ben sen bulursun diye bekledim. Gerçeği keşfedersin diye."

"Ve keşfettim. Gerçeği bana söyleyen yine sen oldun. Senin zihnimdeki bir yansıman."

Başını göğsüme doğru getirdi ve kalp atışlarımı dinlemeye başladı. Ben de bir elimle ona sarılıp diğer elimle saçlarını sevmeye başladım. Saçlarının kokusunu artık daha yakından alabiliyordum.

"Ben... Ben sadece ailem eskisi gibi olsun istemiştim. Çocukluğum boyunca huzurunu hissettiğim ailem babam yaralandıktan sonra bozulmuştu. Artık bir cehennemin ortasındaydım. Uyurken her gece babamın kolunun iyileşmesi için dua ettim. Her gece dua ettim. Babamın kolu iyileşince ailem eskisi gibi olacaktı. Babamın şiddetleri, annemin deliliği yok olacaktı. Ama onun kolu hiç iyileşmedi. Onun kolu hiç iyileşmedi. "

"Ben Tanrı'dan bana yardım etmesi için tamirci göndermesini istedim. Bir tamirci ailemdeki bütün bozuklukları tamir edecekti. Ve sonra sen geldin. Sen benim tamircimdin. Bana tamir et dedin, bozulmuş olan her şeyi tamir et. Sözlerini asla unutmuyorum. Ben de her şeyi tamir ettim. Aklımın birazını ancak bu şekilde koruyabildim. Aklımı kaçırdığımın farkındayım. Evet aklımın çoğunu kaçırmıştım. Ama sen olmasaydın o çok küçük bir kısmını bile koruyamazdım. Sen hep yanımda oldun, annem beni kafese tıktığında, babam bana şiddet uyguladığında. Önce senin sadece sesini duyuyordum, sonra görüntünü de görmeye başladım. Sen hiçbir zaman benim seni görebildiğimi düşünmüyordun. Ama ben seni hep görmüştüm. Çünkü sen benim için yollanmıştın."

Hayal'in gözyaşlarının göğsüme geldiğini hissediyordum. Konuşurken bazen hıçkırıkları duyuluyordu. Saçlarına öpücük kondurdum.

"Artık her şey geçti." dedim.

"Kendi ailem yok olunca burada yeni bir aile kurmaya başladım. Yeni arkadaşlarım, yeni bir ailem vardı artık. Onları hep kendime yakın tuttum. Ama ailemin bir parçası hep eksikti. Olmayan bir parça vardı. O parça senin gelmenle tamamlandı. Benim için başka hiçbir şey önemli değildi. Bu ilçeye geldiğin ilk günü hatırlıyor musun? Otobüste uyumuştun ve uyandığında kendini benim dükkanımda, hamburgercimde bulmuştun."

"Evet hatırlıyorum. Bana hamburger yapmıştın. Hayatımda yediğim en güzel hamburgerdi."

"İşte o gün seni hamburgerciye ben getirmiştim. Senin ruhun rüyalarında benim bedenime girerken ben de senin bedenine giriyordum. Senin bedenine ilk girdiğimde ne olduğunu anlayamamıştım. Otobüsün camına bakınca senin yansımanı görmüştüm. Tamircim diye bağırmıştım. Otobüste benden ve hiçbir zaman kimseyle konuşmayan şoförden başka kimse olmadığı için o anki heyecanım insanlar tarafından dikkat çekmemişti. Dakikalarca otobüsün camında senin yüzünü seyretmiştim. Ellerimle kendi yüzümü, yani senin yüzünü sevip durdum. Gördüğüm şeyin ne olduğunu anlayamamıştım. Bunun bir tür rüya olduğunu düşünmüştüm ama gerçek olmasını da diliyordum."

"İlçeye gelince saat epey geç olmuştu. İlçede bir şeylerin farklı olduğunu daha otobüsten iner inmez anlamıştım. Ama neyin farklı olduğunu bir türlü anlayamamıştım. Seni kendi çalıştığım dükkana, hamburgerciye götürdüm. Seni kendi yakınlarımda tutmak istiyordum. Seni uyandığımda ilk ben göreyim diye. O sıralar henüz okulum bitmemişti ve bu yüzden okul çıkışlarında o hamburgercide çalışırdım. İş yerim o saatte kapalıydı. Hamburgercinin bir yedek anahtarı vardı. Bahçedeki saksılardan birinin toprağının altında. Çiçeğin toprağını çıkarıp ona biraz zarar vermek pahasına anahtarı çıkarıp dükkanı açmıştım. Saatler boyunca aynada kendimi yani seni izledim. Sesinin tonunu hafızama kazıyabilmek için sürekli kendi kendime konuştum. Ve sonra uyudum. Sabah ilk iş hamburgerciyi olabildiğince erken açıp seni görecektim. Planım buydu. Ama olmadı."

"Uyuyup rüyamdan uyandığım ve kendi bedenime geçtiğim zaman kıyafetlerimi giyip bütün hızımla koşarak iş yerine gelmiştim. Ama kimse yoktu sen yoktun. Ben o gün bütün ilçeyi dolaştım senin dışarı çıkmış olma ihtimaline karşı. Ama yoktun. Sonra saksıyı kontrol ettim. Aslında ilk yapmam gereken şeyi en son yapmıştım. Çünkü ancak aklıma gelmişti. Saksıdaki anahtar duruyordu ve çiçeğe hiçbir zarar gelmemişti. Gördüğüm şeyin sadece bir rüya olduğunu düşünmüştüm o an. Sadece bir rüyaydı anlıyor musun? Ben öyle düşünmüştüm. Az kalan aklımı da sonunda kaçırdığımı düşünmüştüm."

"Biliyor musun Rüzgar, o gün bütün gün ağlamıştım. Patronum hâlimi görünce bana dinlenmem için izin vermişti. Evde bütün gün yatakta kıvranıp ağlamıştım. Sanki... Sanki yeterince ağlarsam her şey düzelecekmiş ve seni tekrar görecekmişim gibi. Ve öyle de oldu. Gece uyuduğumda tekrar senin vücudundaydım. Dolunay'ın iş yerindeydim. O; bana, yani sana, Rüzgar diye seslendi. O zaman adının Rüzgar olduğunu öğrendim. Tamircimin adı Rüzgar'dı. Ne ahenkli bir isimdi. Kendi vücudumdayken seni neden bulamadığımı anlamamsa zamanımı aldı. Bunun için takvimi görmem gerekmişti. Takvimde benim kendi zamanımdan seneler sonraki bir zamanın tarihi vardı. İşte o zaman anlamıştım. Rüyalarımda ruhum sadece senin bedenine değil, senin senelerce sonraki bedeninin içine giriyordum."

"Ve ben seni bekledim Rüzgar, senelerce seni bekledim. Takvimde gördüğüm o tarihin gelmesini bekledim. Kendimi hep buna hazırladım. Ve o tarih geldiğinde her zaman iş yerini açtığım zamandan saatler önce iş yerime gittim. Hamburgercide sen vardın. İçimdeki duyguların yoğunluğunu hâlâ bile hissediyorum Rüzgar. Hâlâ bile hissediyorum. Ben o an için senelerce beklemiştim. Ve kısacık hayatımın geri kalanında da beklemeyi göze alabilirdim. Senelerce karşılaşacağımız zaman hangi kıyafetleri giyeceğimi, sana nasıl gülümseyeceğimi, seninle konuşurken sana neler diyeceğimi düşünüp durdum. Benden yiyecek bir şey isteme ihtimaline karşılık hamburger yapma konusunda kendimi geliştirmek için yıllarım oldu. Ve sonunda sen geldin. Her şeye değmişti. Seni bir ömür beklerim."

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin