Adım Aslı

1.8K 292 105
                                    

Asansörün önüne gelince: "Peki bunları neden gösteriyorsun bana?" deyiverdim

"Her şeyi daha iyi anlaman için." dedi. Onun verdiği cevaplardan hiçbir şey anlamıyordum. Cevapları sadece kafamı daha çok karıştırıyordu. Asansöre bindik, kapılar kapanınca ikinci kata bastı. "Aslı, her gece bedenine girdiğin kadının annesiydi. O aslında çok iyi bir kızdı ama kardeşinin yaşadığı trafik kazası bütün ailenin ona baskı yapmasına neden oldu. Aslı bu baskılara dayanamadı artık ruhu hastalıklı bir hâle geldi. Herkese saldıran, gücünün yettiği her şeye zarar veren biri oldu. Çünkü ailesinin ona uyguladığı tüm bu şiddeti ancak bu şekilde dışarıya yansıtabiliyordu."

"Misafirimiz ikinci kata geldi, misafirimiz ikinci kata geldi." ses yine asansördeki nerede olduğunu kavrayamadığım hoparlörden gelmişti. Kapı açıldı. Bu sefer bir köprüdeydik. Köprünün üstünde hiçbir araba yoktu bomboştu. Köprünün dışında hiçbir şey yoktu, her yer karanlıktı. Köprünün altında bir deniz veya toprak bile yoktu, sadece gölge vardı. Kâbus elimi tutarak beni dışarı çıkarttı. İleri doğru yürüdük. Bir kadın, köprünün korkuluklarını geçmiş ve atlayacakmış gibi köprüden aşağıya bakıyordu.

"Aslı artık on sekiz yaşına geldi." diye açıklamaya başladı Kâbus. Bu kat Aslı'nın gençlik dönemini gösteriyor olmalıydı. "Kardeşinin kazasından sonra o asla eskisi gibi olmadı. Her şeyden kendini sorumlu tutuyordu. Kendisini bu dünyaya bir yük gibi görüyordu. Bu yükten kurtulabilmek içinse bulduğu tek çözüm intihar etmekti. Kendisini yok ederse Dünya rahatlayacakmış gibi hissediyordu."

Aslı beni göremiyordu, bunun artık farkındaydım. Yine de onun yanına gitmekten kendimi alıkoyamadım. Sanki onun yanına gidersem onu intihardan vazgeçirecekmişim gibi hissediyordum. Onun yanına doğru gittim. Aslı köprüden aşağı bakmayı kesti ve arkasını dönerek bana doğru bakmaya başladı. Beni görüyor muydu? Belki de beni hissediyordu.

"O seni göremez, hissedemez de. Bu yaşananların hepsi çoktan oldu. Hiçbir şeyi değiştiremezsin." diye seslendi Kâbus sanki ne düşündüğümü anlamış gibi. Polis kıyafetli bir adam önüme geçti ve Aslı'yla konuşmaya başladı. Aslı bana bakmak için geri dönmemişti. O polise bakmak için dönmüştü.

"Bu polis memuru Şahmerdan Toprak. Bedenine girdiğin kızın babası." diye açıkladı Kâbus. Bu adam dondurucuda cesedini gördüğüm diğer kişiydi. Aslı ve o birbirine dikilmişlerdi. Korkmalı mıydım? Korkmuyordum. Garip bir şekilde korkmuyordum.

"Aslı'yı intihardan o vazgeçirdi. Şahmerdan Toprak koruyucu bir insandı. Herkesi, her şeyi korumak zorunda hissederdi kendini. O an polis telsizinden anons gelince olay yerine ilk o vardı. Çünkü hep yardıma ihtiyacı olan insanlara ilk yardım eden kişi olmak isterdi. Aslı'yı görünce ona yardım etmek istedi. Aslı, onu görünce uzun zamandır ilk defa kendisine nefretle bakmayan birisini görmüş oldu. Şahmerdan ona koruması gereken değerli bir insan olarak bakıyordu çünkü. Şahmerdan'ın kişiliği böyleydi. Lise çağında amcası bir hırsız tarafından öldürülmüştü. O da Tanrı'ya bir yemin etti. korunması gereken herkesi koruyacağına dair bir yemin. Hiç kimse onun amcasıyla aynı kaderi paylaşmasın istiyordu."

Ve böyle bir adamı bedenine girdiğim kız öldürmüştü. Onun babası olduğu hâlde. Onu asla affetmeyecektim. Şahmerdan ve Aslı'nın ne konuştuklarını duyamıyordum. Sadece birbirleriyle konuştuklarını anlayabiliyordum. Aslı, ona güvenmiş gibiydi. Aslı korkulukları geçip Şahmerdan'ın tarafına geçti. Artık intihardan vazgeçmiş gibiydi.

Kâbus tekrar elimi tuttu ve beni köprünün sonuna doğru yürütmeye başladı. "Onlar birbirlerini çok sevmişlerdi. Aslı için Şahmerdan hayatında tanıdığı tek iyi insandı. Şahmerdan da Aslı'yı kırılgan, değerli bir varlık gibi görüyordu. Hep onunla ilgileniyordu. Mesaisini daha erken bitirmek için sürekli amirinden izin alıyordu ve onunla buluşuyordu. Köprünün sonunda Şahmerdan ve Aslı'yı görüyordum. Birlikte köprünün korkuluklarına tutunmuş aşağıya bakıyorlardı. Aşağıda şu an gölge vardı ama onlar bu anı yaşıyorken orada büyük bir boğaz ya da büyük bir nehir olmalıydı. Birlikte manzarayı izliyor olmalıydılar, belki güneşin batışını...

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin