Bekçi Anlatıyor

211 125 9
                                    

Bekçi, öğretmenin kendisine daha önce denemediği bir hap verdiğini söylüyordu. Peki onun bunu yapmasına neden olan şey ne olabilirdi ki? Hafızamın derinliklerinde öğretmeni düşünmeye başladım. Öğretmeni rüyalarımda görürdüm. O kemikli, siyah bir gözlük takardı. Ne zaman kızdığı bir şey olsa eliyle bu gözlüğünü düzeltirdi. Hep siyah kıyafetler giyen siyah saçlı bir  adamdı. Saçlarını hep düz tutardı ve kaşlarının hizasına gelecek şekilde öne yatırırdı. Keskin ve güçlü yüz hatları vardı. Bu ona oldukça ciddi bir hava katıyordu. Onun yapısının oldukça ciddi olduğunu düşünürdüm hep. 

                           Bu okuldaki tek öğretmenimiz oydu. Bütün derslere o girerdi. Ve ilginç şekilde bütün dersleri başarılı bir şekilde anlatabilirdi. Aynı anda bu kadar farklı dersleri nasıl aklında tutabildiğini düşünürdük hep ve bunu anlamazdık da. Beden dersinde bize yalnızca spor yapmayı değil, kendimizi korumayı da öğretirdi. Ve eklerdi: size öğrettiğim bu savunma sanatlarını asla size zarar vermeyen birine karşı kullanmayacaksınız. Eğer onları başkasına karşı kullandığınızı görürsem, siz asla benim öğrencim olmamışsınız gibi davranırım. 

                          Bize öğrettiği her şeyde bizim yararımızı düşünürdü.  Çalışmak için bizi motive etmeyi bilirdi. Beden dersinde bizi savunma sanatlarına daha çok katılalım diye "Hadi bakalım eğitim sırasında bana değebilen olursa tüm sınıfın öğle yemeği benden olacak." derdi. Matematik derslerine öğrenciler daha çok katılabilsin diye de kendine göre bir sistem geliştirmişti. Eğer çözemediğim bir soru soran olursa ona yeni kitap alabilirim demişti. Ama bu sözünden Kedi'yi hariç tutmuştu. Çünkü Kedi sınıfın geri kalanına göre fazla iyiydi.

                      Peki şimdi böyle bir adam bizim soruşturmamıza mı dahil olacaktı? Hep merak ederdim böylesine iyi bir adam neden buraya gelmiş olabilirdi ki diye. O, burası için fazla iyi ve fazla düzgün bir insan gibi gözüküyordu. Diğer hepimiz hatalarımız sonucu buraya gelmişken o, nasıl bir hata yapmış olabilirdi ki?

                  "Bekçi... Bekçiyi gözaltında tutmalıyız. En azından bir süre."

                    Komiser şaşırmış gibiydi. Ondan hiç şüphelenmemiş gibiydi. Benimse ondan şüphelenmiş olmamın gerçek nedeni öğretmeni suçlamak istemiyor olmamdı. "Bundan emin misin? Bence bu bekçinin dedikleri doğru gibi." diyecek oldu ama sonra: "Ahhh doğru en iyisi risk almamak." dedi. Onu tutup parmaklık kapının arkasına doğru götürürken bekçi itiraz ediyordu:

                     "Ben kimseye bir zarar vermedim. Uykumda öyle gezmemin suçlusu öğretmenin verdiği hap olmalı."

                    Adam parmaklığın arkasına atılınca ben de parmaklıklardan oluşan kapıya doğru gidip adamın önünde durdum. Ellerimi parmaklıklara dayadım. "Pekala neden bize en başından anlatmıyorsun. Çünkü bu anlattığın hikaye bana çok eksik geliyor. Öğretmenin sana hap verdiğini söylüyorsun. Ama hiç kimse bir başkasına nedensiz yere hap vermez ki. Onunla bir tanışıklığın olmalı. Bu tanışıklığın nereden geliyor."

                   "Ahhh yapma evlat." adam komisere doğru bakıp şaşkın bir ifade atmaya çalıştı. "Cidden bu çocuğun sorularına mı cevap vereceğim komiser."

                    "Bana bakma, onu soruşturma yardımcım yaptım."

                    "Pekala evlat. Nereden geldin bilmiyorum ama burası küçük bir yer ve Dünya'nın geri kalanından tamamen bağlantısız bir yer. Buranın dışarısıyla tek bağı ara sıra dışarıdan buraya getirilen insanlar. O canavar otobüs var ya insanları buraya getiren. İşte burasının dışarıyla tek bağlantısı işte o. O otobüs buraya insanları getiriyor ama asla geri götürmüyor. Tek bağlantı o. Burası diğer hiçbir yere benzemez ve burada herkes birbirini tanır, çünkü herkes kader ortağıdır."

                      "Bu sorumu cevaplamıyor."

                       "Ne?"

                       "Birisini tanıyorsun diye ondan hap mı alırsın? Komiseri tanıyorsun ondan da hap istiyor musun?"

                      "Bu... Sence mantıklı bir soru oldu mu? Komiserden bunu istesem beni hapse atardı."

                     "Senin hap alıcısı değil, satıcısı olduğun gayet belli."

                     Bunu söylediğimde polis başıyla beni onaylar bir hareket yaptı. Komiserin bunu zaten bildiğini fark ettim o an. Bunu biliyor ama yeterince kanıt yakalayamadığı için onu hapse atamıyor olabilirdi.

                      "Bak, tamam sana karşı açık olacağım. Doğru ben madde ticareti de yapıyorum. Esrar, uyuşturucu... Her türlü madde satıyorum. Sattığım maddeleri asla evimde bulundurmadığım için komiser ne kadar baskın yaparsa yapsın yakalanmıyorum. Ama... Ama asla bir insan öldürmem. Bir suçu işleyen her suçu işlemez evlat. Düşünce sistemin çok saçma. Öğretmene ben daha önce çok madde sattım. Benden madde alıyordu ama o gün o bana madde vermişti. Yeni bir şeyler denemek istedim anlarsın ya. Ve sonra olanları biliyorsun zaten."

                            Sıradaki adımımız artık belliydi. Bu ne kadar beni üzse de öğretmeni sorgulayacaktık.

                          

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin