Küçük Kız

1.8K 283 90
                                    

Elimi küçük kızın yanağına koydum. Onun gözyaşın olduğu yeri parmağımla silmeye çalıştım. Faydası yoktu. Ne yaparsam yapayım ona dokunamıyordum. Ben bu rüyanın bir hayaletiydim. "Lütfen üzülme. Yaşadığın şeyin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Ama... Sakın ağlama. Hayatta ne kadar zorlukla karşılaşırsan karşılaş sadece gülümse. Bir gülümsemeyle bütün üzüntünü gizle."

Çocuk beni asla duymuyordu. Bunun farkındaydım ama ona ilgi göstermeden duramazdım. Buna gücüm yetmezdi. O sadece küçük bir çocuktu. Az önce ona karşı beslediğim kini hatırladım. Kendimden utanmalıydım. Bu çocuk sadece küçük bir çocuktu. Aklını kaybetmiş bir anneyle ve evde bile olmayan kolunu kaybetmiş bir babayla yaşıyordu. Parmaklıkların arasındaki çocuk ağlamaya devam ediyordu.

Kâbus elimi tutarak beni kafesin önünde çömeldiğim yerden kaldırdı. Bir saniye sonra tekrar kafesin önüne eğildim ve küçük kıza bakarak: "Sen çok güçlü bir kızsın. Her şey düzelecek. Her şey... Yeter ki dayan. Sabretmeni istiyorum." Kâbus tekrar elimden tutarak beni ayağa kaldırdı.

"O seni duymuyor."

"Biliyorum."

Beni asansöre doğru götürüyordu yine. Salonun kapısından dışarı çıktık. "Dur. Bu katta bir dakika daha durmama izin ver."

"Sadece bir dakika ama."

"Tamam." salona tekrar gittim. Görüntü değişmişti. Küçük kızın bulunduğu kafes artık daha büyük bir kafes olmuştu. Duvara dayalı üç metre genişliğinde, bir buçuk metre uzunluğunda bir kafes hâline getirilmişti. Bir hapishane hücresi gibi. Annesi onu korumak istiyordu bu yüzden evin içine bir hapishane yapmıştı. Kapı çalınca annesi kapıyı açmaya gitti. Gelen Şahmerdandı. Şahmerdanın kesilmiş kolu artık boş değildi. Orada protez bir kol vardı. O kolu kendi kolu gibi kullanabiliyordu. Protez kolunu gösterince Aslı'nın yüzünde sevinç belirdiğini görebilmiştim. Şahmerdan da gülümsüyordu. Karısını eskisi gibi sağlıklı hâle getirebileceğine inanmış gibiydi. Şahmerdan salona gelip kızını parmaklıkların ardında görünce suratı asıldı ve kızını parmaklıkların ardından çıkardı.

"Peki bundan sonra hayatları eskisi gibi düzene kavuştu mu?" diye sordum.

"Bunu dördüncü katta göreceksin. Hadi gel bir dakikan doldu."

Kâbus beni asansöre çekelemeden önce küçük kıza: "Yine geleceğim." diye seslendim. Kâbus, beni elimden tutup asansöre bindirdi. Kapıyı kapattı. "Küçük kız babasının protez kolunu görünce bir şeyi keşfetti. Tamir etmek. Yaralı şeyler tamir edilebilirdi. O da yaralı olan her şeyi tamir etmeyi kendine amaç edindi."

"Dördüncü kata hoş geldiniz" diye bir ses geldi asansörden ve kapı açıldı. Yine aynı evdeydik. Kâbus elimden tutarak beni asansörden çıkardı. Her sabah uyandığım odaya, bedenine girdiğim kızın odasına doğru götürdü. Kız yatağında uzanmış ağlıyordu. Onun neden ağladığını anlamam birkaç saniyemi aldı. Çünkü birkaç saniye sonra salondan bağırma sesleri geldi Şahmerdan ve Aslı birbirlerine bağırıyordu kavga ediyordu.

"Onlar kavga mı ediyor."

"Evet."

"Ama birbirlerini çok seviyor gibiydiler."

"Öyleydi ama değişti."

Kızın yanına gittim, yatağın kenarına oturdum: "Söylediklerimi işitmediğinin farkındayım ama bunları sana söylemem gerekiyor. Ben, karışık bir nedenden dolayı her gece rüyamda sen oluyorum. Seni artık kendim kadar iyi tanıyorum. Ve... Senin ne kadar güçlü bir kız olduğunu biliyorum. Bu yaşadığın kötü şeylerin hiçbirini hak etmiyorsun. Ama sen bunların üstesinden gelebilirsin."

"Sana onun anne babasını göstermek istiyorum." diyerek elimden tutup beni salona götürdü. Anne babası birbirlerine bağırmaya devam ediyordu.

"Şahmerdan kolunu kaybedip yerine protez kol taktıktan sonra artık işini kaybetti. Devlet ona gazi olduğu için maaş bağladı fakat Şahmerdan artık bunalıma girdi. Hayatının amacı olarak gördüğü mesleği yapamıyordu. Kendisini faydasız biri olarak görüyordu. Ayrıca karısı sürekli krizlere giriyordu. Aniden kendi vücudunu tırmalamaya başlıyor bağırmaya başlıyordu. Şahmerdan tüm bunların karşısında direnebilmek için kendisine en kolay yolu seçti. O da sürekli sarhoş olmaktı. Şahmerdan sürekli içki içiyordu. İçtiği zamanlar ailesindeki tüm bu gerginlikleri hissetmiyor, bütün stresinden uzaklaşıyordu. Ama o zaman da bilinçaltındaki bütün saldırganlığı ailesine karşı kusuyordu. Karısına ve kızına bağırıyor bazen onları dövüyordu. Kızları için bu durumun ne kadar kötü ve zor olduğunu tahmin edersin. Onun mükemmel bir ailesi vardı ve artık o aile berbat olmuştu."

Aslı mutfağa doğru yöneldi ve oradaki bir tabağı yere atarak kırdı. Bağırdı. Şahmerdan da onun üstüne yürüdü: "Senin bu saçmalıklarını çekmek zorunda mıyım ben?" diye bağırarak ona vurdu. Aslı daha çok bağırdı. Kâbus elimi tekrar tutup beni küçük kızın odasına götürdü. Kız duvara dayalı masanın önündeki sandalyeye oturmuştu. Önünde bir kuş vardı ama hareketsizdi. Ölüydü. Kuşa daha dikkatli bakınca onun kanadının kopmuş olduğunu gördüm. Küçük kız kuşun kanadını iğne iplikle dikiyordu. Oysa kuş ölüydü.

"Küçük kız artık her şeyi tamir etmeye başladı. Onun bir düşüncesi vardı: Bozulmuş olan her şeyi tamir edebilirdi. Sokakta bulduğu kanadı kopmuş olan kuşun kanadını dikerek onu iyileştirebileceğine inanıyor. Ama sadece bu değil. O hayattaki herkesi tamir edebileceğine inanıyor artık. Kendisine kötü davranan insanlara karşı iyi davranıyor bu sayede onları tamir edebileceğine iyi insan yapabileceğine inanıyordu."

"O iyi oldu mu?"

"Hayır, onun hayatında iyiye giden hiçbir şey olmadı ama o çabaladı. Çok çabaladı. Hiç kimse ona çabalamadığını söyleyemez. O çok çabaladı. Bazı zamanlar annesi tarafından parmaklıkların ardına hâlâ atılmaya devam etti. Onun da ruh sağlığı yerinde değil artık. Ailede hiç kimse eskisi gibi olamadı."

Küçük kızın yanına gittim. Her ne kadar onun elini hissedemiyor olsam da elimi onun elinin üstünde tutmaya çalıştım. "Ben... Senin hakkında ilk başta yanılmıştım. Senin kötü biri olduğunu düşünüyordum. Ama öyle değil. Sen her şeyi tamir etmeye çalışıyorsun. Çünkü içinde sadece iyilik var. Çevredeki bütün karanlığı gidermeye çalışıyorsun."

"Gel." dedi Kâbus elimi tutarak beni salona götürdü. Aslı ve Şahmerdan'ın kavgası devam ediyordu.

"Senin gibi bir kadınla tanıştığım güne lanet olsun." diye bağırdı Şahmerdan.

"Sen bütün gün içiyorsun. Bizi umursadığın yok bile."

"Senin saçmalıklarını unutmak için içiyorum. O zaman senin aptallıkların, delirmen daha katlanılabilir oluyor."

Aslı sinirlenerek Şahmerdan'ı itti. Şahmerdan sarhoştu. Onun tenine sinmiş alkol kokusunu dahi alabiliyordum. Bu yüzden itilince ayakta duramadı ve yere düştü. Başını duvara çarptı. Başı kanamaya başladı.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin