Ölü Olanı Öldür

146 39 19
                                    

Hayal'in yatağında uzanırken sokaktaki hoparlörden cızırtılar gelmeye başladı. Birisi konuşma yapacaktı. Yedisu'da sokakların bazı bölgelerinde hoparlörler bulunurdu bu sayede ilçedeki önemli duyurulardan insanlar haberdar edilebiliyordu. Cızırtı tekrar geldi, ardından nereden hatırladığımı bilemediğim bir ses konuşmaya başladı:

"Size bu ilçede neler olduğunu açıklayacağım. Çünkü herkes unutuyor. Ölü her bulunup öldürüldüğünde herkes olayları unutuyor. Şu an unutmayan tek kişi benim ama ben de unutacağım. Çünkü kafam çok bulanık. Unutmadan önce her şeyi açıklamak istiyorum."

Sesi kesinlikle bir yerden hatırlıyordum. Ama sadece bu değil... İçimdeki o his... Kötü bir şeyler olacaktı. Her şeyin yolundan çıkacağını hissettiğiniz zamanki his kaplıyordu içimi.

"Size bu ilçede neler olduğunu açıklayacağım. Çünkü herkes unutuyor. Ölü her bulunup öldürüldüğünde herkes olayları unutuyor. Şu an unutmayan tek kişi benim ama ben de unutacağım. Çünkü kafam çok bulanık. Unutmadan önce her şeyi açıklamak istiyorum."

Bu sesi tanıyordum. Bu sesi kesinlikle tanıyordum. Bu öğretmenin bilgisayarında bulduğumuz videodaki sesti. O konuşmanın aynısı yapılıyordu. Birisi o videoyu bulmuş ve halka bunu dinletiyordu.

"Öğretmenin bilgisayarındaki video." dedim. Hayal'e. O da endişeli gözlerle beni izliyordu. Hiç iyi şeyler olmayacaktı.

"Bunu insanlar duymamalı." diye fısıldadı bana. "Eğer başkaları duyarsa insanlar paniğe kapılır ve birbirlerini suçlamaya başlar. İnsanlar birbirini öldürür. Herkes en yakınından bile korkmaya başlar. Herkes ölü olanı bulduğunu söyleyerek başkasını suçlayacak. Bu lanetin kendisinden bile daha tehlikeli."

Hoparlördeki sesi duyan insanlar evlerinden dışarı çıkıyordu. Yedisu'da hastanenin önünde büyükçe boş bir alan vardı. Bu alanı insanlar gösteriler, festivaller, törenler yapabilmek için kullanırdı. Burası ilçenin isimsiz bir meydanıydı. Sokağa çıkan herkes şaşkın şekilde birbirine bakıyordu. Hoparlörden gelen konuşmalar devam ediyordu. Bu işin sorumlusu kimse videonun tamamını halka dinletmekte kararlıydı. Hayal ve ben camın önüne çıkmış insanları izliyorduk. Her an birinin kötü bir şey yapmasını bekliyorduk. İkimizin de içini kaplayan o kötü his gitmiyordu.

Hoparlördeki sesi dinlemek için tekrar kulak kabarttım: Adam ilçeye yeni gelen Gözde adında bir kızdan bahsediyordu. Herkes ölü olanın o olduğunu sanmış. Onu öldürürlerse ölümlerin duracağına inanmışlar. Bu yüzden halk toplanarak onu öldürmüş. Ama ölümler durmamış. İnsanlar kaçmaya başlamış. Kaçarken Meltem adında bir kızın uçurumdan düştüğünü görmüşler. İşte o an ölü olanın kim olduğu anlaşılmış. Çünkü adam Meltem öldüğü anda onun zaten çok daha önceden öldüğü anı hatırlamaya başlamış.

"Ölüyordu. Biz onunla birbirimizi seviyorduk. Çok uzun zamandır seviyorduk, daha çocukken tanışmıştık onunla. O ölürken bütün anılar beynime hücum etti. Nasıl unutmuştum bilmiyordum ama unutmuştum işte. İlçedeki ölen dört kişinin de suçlusu bendim. Gölde yüzerken fazla uzağa açılmıştım. Ben çok iyi yüzemem ama yine de açılmıştım işte. Ve geri dönemiyordum. Meltem beni kurtarmak için bana doğru yüzdü. O her zaman iyi bir yüzücü olmuştu. Beni kıyının yakınındaki iskeleye kadar taşıdı. Sonra merdivenlerden ilk benim tırmanmamı istedi. Ben merdivenleri tırmandım. Onun tırmanmasını bekledim. İşte her şey o zaman olmuştu. Bir balıkçı teknesi ona çarptı. Her şey benim suçumdu onun ölmesine ben neden olmuştum. Onu ormana ben gömmüştüm. Çünkü ölümüne ben sebep olmuştum. Bu benim suçumdu. Kendi suçumu hafifletmek istemiştim ve buradaki ölüm olaylarını ben başlattım. Meltem'in ikinci kez ölüşünü izlemek benim için çok zor oldu. Tepenin altında yardım için bağırdım o kan kaybederken. Onu taşıyamazdım çünkü ayağım sakattı. Ayağa kalkamıyordum bile. Onun ölüşünü izledim. Ayağım iyileşip ilçeye gittiğimdeyse kimse Meltem'i hatırlamıyordu bile. Ne Meltem'i ne de benim düşüncesizliğim yüzünden ölen diğer dört kişiyi de kimse hatırlamıyordu. Aileleri bile, onlar bile hatırlamıyordu."

İnsanlar duydukları hikaye için bir yandan üzülüyor, diğer yandan şu anki ölü için kin besliyorlardı. Videonun bitmesini istedim. Çünkü son cümlenin dinletilmesinden, onu insanların duymasından korkuyordum. Eğer insanlar onu duyarsa işte o zaman kötü olacaktı. Hoparlördeki cızırtı tekrar duyuldu:

"Bu videoyu bu yüzden çekiyorum. Her şeyi unutacağımı biliyorum çünkü. Bu olaylar tekrar yaşanırsa yapmanız gereken ölünün kim olduğunu bulmaktır."

"Görüyorsunuz saygıdeğer yurttaşlarım." Diye araya girdi hoparlörden gelen başka bir ses. Ses artık değişmişti bir başkası konuşuyordu. Video bitmişti. Hayal, sesin sahibinin Muhtar olduğunu söyledi.

"Görüyorsunuz ya her şey bir ölü yüzünden oluyor. Peki ölü kim? Ölünün kim olduğunu bulmalıyız. Yoksa hepimiz öleceğiz. Hatırlamaya çalışın. Etrafınızda bir kişi hakkında tam hatırlayamadığınız şeyler var mı? Onun ölmesi gereken ama aslında ölmediği bir olay var mı? Bunları hatırlamaya çalışın. Belki böyle tehlikeli bir durumdan nasıl kurtuldu diye hayret ettiğiniz kişi aslında çoktan ölmüştür ve gaddar, zalim bir insan tarafından ormana gömülerek hayata kavuşturulmuştur. Onu bulun. Bu kişi eşiniz, çocuklarınız, en yakın arkadaşınız olabilir. Onu bulun."

Kalabalığın arasından bir kadın bağırdı: "Peki onu bulup ne yapacağız?" bu kadını biliyordum, ilçede bakkal dükkanı işletiyordu. Her zaman nazik davranan, güler yüzlü bir kadıncağızdı.

Hoparlördeki Muhtar bir şekilde bağıran kadının sesini duymuştu: "Ne mi yapacağız? Ölü yüzünden her hafta insanlarımız ölüyor. Tabii ki onu öldüreceğiz."

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin