Sorgu

121 63 8
                                    


Telefonum çaldığında  Dolunay'ın odadan gitmesinin üzerinden sadece birkaç dakika geçmişti. Arayan polisti. Ona  anlatabileceğim çok fazla bilgi öğrenmiştim artık. Onun seneler boyunca edinemeyeceği kadar soruşturma bilgisini tek bir rüyayla edinmiştim.

                         Telefonu açtım. Polisin soluk soluğa çıkan sesi kulağımda yankılandı: "Bekçi, o ölmüş. Ressamla aynı şekilde. Birisi  bulduğumuz herkesi aynı şekilde öldürüyor. Biri soruşturmada ilerlememizi istemiyor olmalı. "

                          Duyduğum şey karşısında hiçbir şey hissetmedim. Korku, üzüntü, panik... Hiçbir şey. Artık çok fazla ölüm görmeye başlamıştım. Cerrahlar ilk hastalarını kaybettiklerinde büyük bir şok yaşardı. Sanki kendi yakınlarını kaybetmiş gibi hissederlerdi. Ama bir süre sonra kritik bir eşik aşıldığında artık hissizleşirlerdi. Sanki hiçbir şey olmuyor gibi. Ölenler sadece bir oyunda ölüyor gibi olurdu. Öyle hissederlerdi. İşte bana da bu olmuştu. Peki ilk kimin öldüğüne tanık olmuştum? Melodi... O ellerimin arasından kayıp gitmişti. O sahneyi her aklıma getirdiğimde içimde bir şeylerin yanmaya başladığını hissederdim. İşte o zaman elimi uzatıp onu yakalamaya çalışırdım. Onun kendisini olmasa bile anısını.

                           "Ne oldu? Neden cevap vermiyorsun?"

                           "Ben... Sadece dalmışım. Şimdi ne yapacağız?"

                            "Öğretmeni sorgulayacağız. Geliyor musun?"

                          Kısa bir an düşündüm. Soruşturmada tamamen şüpheli olan oysa bir her tür zulmü gören kimsesiz biriydi o. O adamı suçlamak için onunla konuşmak... Bu düşünce beni rahatsız ediyordu. "Ben de geliyorum."

                          Yaklaşık yarım saat sonra polisle birlikte öğretmenin evinin önündeydik. Polis kapıyı çaldı. Zile basmasından sadece birkaç saniye sonra kapı açıldı. Öğretmenin üzerinde siyah, tüvit bir ceket vardı ve altında koyu renk bir pantolon. Bizi kapıda gördüğünde bakışları polis memurunu  atlayarak bana kaydı. Sanki beni daha önce görmüş gibiydi. Aslında görmüştü ama farklı bir bedende. Beni hissetmiş olabilir miydi?

                        "Gelin, ben de  sizi bekliyordum." diye buyurdu ve kapıyı açık tutarak içeri girdi. Öğretmen bu şekilde içeri girince ne yapacağımız konusunda kararsız kalmıştık. Bunu beklemiyorduk. Daha önce sorguladığımız kişilerin hiçbiri bu kadar soğukkanlı değildi. Aklıma öğretmenin defalarca yaşının küçültüldüğü geldi. Belki de o yaşadığı uzun hayat deneyiminde daha önce defalarca kez sorgulanmıştı. Cinayetlerin şüphelisi olmuştu ve artık buna hazırlıklı olmuştu.

                           İçeriye öğretmenin peşinden girdik.  O, oturma odasına girerken bize: Lütfen kapıyı kapatın." diye seslendi. Sesinde keskin  bir otorite vardı. Benim asla sahip olamayacağımı düşündüğüm bir otorite. Belki de bu uzun yaşanan onlarca yılın getirdiği bir tecrübeydi.

                        Onun peşinden oturma odasına girdik. Oturma odasının üç duvarı kitap raflarıyla kaplıydı. Boş olan bir duvarın önemli bir bölümünü neredeyse boydan boya uzanan pencere camı kapsıyordu ve bu pencere camının tam önünde bulunan birkaç bitki bulunuyordu. Odanın tam ortasında bir küçük koltuk ve bir büyük koltuk karşılıklı duruyordu. Sanki onu sorgulayacağımızı çoktan öğrenmişti ve koltukların şekillerini bile buna göre ayarlamıştı. Kendisi tekli küçük koltuğa oturdu, bizse büyük koltuğa oturduk.

                           Polis onun tavırlarından hoşlanmamıştı. Ona karşı sert bakışlar atıyordu. Onun kesin suçlu olduğuna inanıyor olmalıydı. Öğretmenin tavırlarında polisin otoriterliğini zedeleyen bir şeyler vardı ve bu polisin hoşuna gitmiyordu. Hemen konuya girdi, bekçinin anlattıklarını anlattı ve sonra bekçinin bu sabah ölü bulunduğunu söyledi. Polise kalsa öğretmen daha şimdiden cezasını almalıydı.

                     Öğretmen tekrar başını bana yöneltti: "Bu noktaya her seferinde daha hızlı varıyorsun. Her seferinde daha iyi oluyorsun."

                     Bu sözler ne anlama geliyordu? Kalp atışlarımın hızlandığını hissediyordum. Nefes alışverişim düzensizleşti. Rüyalarımda farklı bir bedendeyken onunla karşılaştığımı biliyor muydu? Biliyor olabilirdi. O adamın kaç yaşında olduğunu tahmin dahi edemiyordum, zamanın başından beri her  yaşlandığında tekrar gençleştirilmiş olabilirdi.





ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin