Adım Beste

194 99 22
                                    

Okul çıkışında Beste ve Kedi'yle birlikte eve gelmiştik. Beste yıl üzerinde yürürken gözüne korsanların taktığına benzer siyah bir göz bandı takmıştı. Neden bunu taktığını sorduğumuzda bize: "Çünkü o göz benim her şeyi gören gözüm ve insanları korkutmamak için bu göz bandını takıyorum." demişti. Oysa daha biraz önce göz bandı yoktu ve gözünün neye benzediğini görmüştük. Tamamen sıradan bir gözdü. Aklıma onun kendisini süper kahraman zannettiği bilgisi gelince bu konu üzerinde fazla durmamaya karar verdim.

"Her şeyi gören gözüm hissediyor, öğretmende tuhaf bir şeyler var." dedi bir elini göz bandının üzerine koyarak.

"Bunu sana söylemiştim zaten miyav. Bunu anlamak için her şeyi gören göze ihtiyaç yok miyav."

"Ama... Her şeyi gören gözüm bunu doğruluyor."

"Pekala miyav, öğretmenin neler karıştırdığını nasıl çözebiliriz."

"Bunun kolayı var." dedi Beste ve sonra biraz duraksayarak tane tane anlatmaya başladı: "Kedi ona whatsapptan çözemediği bir test sorusunun fotoğrafını gönderecek. Ben de o fotoğrafa önceden küçük bir casus programı yükleyeceğim. Bu sayede öğretmen fotoğrafı açar açmaz onun telefon ekranı bizim bilgisayara yansımış olacak."

Kimseden ses çıkmayınca Beste devam etti: "Eğer test sorusunu ben yollarsam bir terslik olduğunu anlamasa bile hisseder. Ben hiç test çözmem ki. Alanım bilgisayarlar ve dünyayı kurtarmaktır. Bunun dışındaki şeylerle ilgilenmiyorum."

Beste'nin bahsettiği adımları uyguladık; o, bir resmin üzerine casus fotoğrafını ekledi. Bize de o fotoğrafı yollamak kalmıştı geriye. Kedi fotoğrafı yolladı. Birkaç saniye sonra Beste bağırmaya başladı: "Kuş yemi yuttu. Artık öğretmenin ekranını görebiliriz. Gerçekten de görebiliyorduk. Ana ekranında panda olan bir ekran. Ekranın önünde bazı telefon uygulamaları: e kitap, Busuu, Trendyol, Facebook...

"Çok havalı." dedi Beste: "Şu an öğretmenin ekranındayız öyle mi?"

"Peki şimdi ne yapacağız?" diye sordum.

"Şimdi öğretmeni bekleyeceğiz. Gün boyu dönüşümlü olarak bu bilgisayarı kontrol edeceğiz. Çünkü onun telefon ekranı bu bilgisayara yansıyor. Her şeyi görüyoruz ama insanların telefonda gün boyunca girdiği her şey özel şeyler olmaz. Çoğunlukla can sıkıntısından internette sörf yapmak için girer herkes telefona. Ama özel şeylerimize de hep telefondan giriş yaparız. Biraz beklersek mutlaka bir şeyler yakalayacağız."

"Yani bütün gün burada bilgisayara bakmak zorunda kalacağız öyle mi miyav?"

"Aslında bunun başka bir yolu daha var." dedi Beste. Bu sefer sesi oldukça ciddi çıkmıştı. Sanki bize bir sır vermek istiyor gibiydi. "Benim gizli bir gücüm var. Kimseye söylemediğim bir güç. Bu güç her şeyi gören göz. Ben bu göz sayesinde insanların bütün sırlarını duvara yansıtabiliyorum."

"Öyle mi miyav?"

"Evet öyle. Bakın şimdi size göstereyim." bilgisayar masasının önünden kalktı ve duvara doğru yürümeye başladı. Giysisinin kollarını sıvıştırdı. sonra sol kolunu ileri doğru yöneltti. Sanki çok ciddi bir iş yapıyor gibi bir hâli vardı. Tanrım bu kız bir kaçıktı.

"Bütün gizemli güçlerin adına sesleniyorum ve gücümü ormanın lanetinden alıyorum. Öğretmenin bütün sırrını bana yansıt."

Bu kız iyice kafayı yedi gerçekten.

Çok ciddi şekilde yaptığı hareketin ardından sanki bir şey olmasını bekler gibi birkaç saniye durdu. Sonra bir şey olmayınca etrafına bakındı: "Aaaa şey, çok büyük bir büyü kalkanı ile korunuyor olmalı. Sırlarını görememiş olmamın tek mantıklı açıklaması bu."

Daha mantıklı bir açıklama Beste'nin kafayı yemiş olmasıydı. Ama yine de o, bu davranışlarına karşın çok büyük bir bilgisayar yeteneğine sahipti. Bilgisayarı sanki kendi uzvu gibi kullanıyordu. Hayatının çoğunu dış dünya yerine elektronik aletlerde geçirirdi. İnsanlar teneffüslerde dışarı çıkıp sosyalleşirken o çimlere oturur tabletini açar ve teneffüs boyu onunla oyalanırdı. Sabah okula gelirken gözleri yorgun ve kızarmış şekilde olurdu onun bütün gece bilgisayarın başında olduğunu anlardık. Belki de o bu yüzden gerçek dünya ve sanal dünyayı ayırt edemiyordu. Çünkü o sanal dünyada yaşıyordu.

Az önceki girişimi başarısızlıkla sonuçlanınca başka bir şekilde ilgi çekmeye çalıştı: "Size her şeyi gören gözümü göstereyim mi?" dedi göz bandını işaret ederek.

"Göstermene gerek yok miyav. Zaten aylar boyunca göz bandını takmadığın zamanlarda onu görmüştük. Normal bir gözdü. Hiçbir farklı yönü yoktu miyav."

"Ama o zamanlar gözüm sinyal alamıyordu. Şimdiyse alıyor."

Bilgisayarda görüntünün açıldığını görünce onları susturmak için el işareti yaptım. Hep birlikte bilgisayarın yanına geçtik. Önce ana ekran açılmıştı, bir panda resmi. Sonra whatsappa girdi. Kedi'nin konuşma ekranı, bir öğrencinin ona yolladığı, teşekkürler, mesajı; onun altında ilçedeki yemekhaneyle yazışmayı içeren bir mesaj, onun altında başka bir öğrenciden gelmiş bir mesaj... Ama hepsinden farklı olan biri vardı bir mesaj vardı: 1, isimli birinden gelen mesaj. Bu kişi bir kadına aitti. Mesajın yan tarafındaki profil resmi siyah saçlı ve beyaz tenli bir kadına aitti. Çok küçük olan resimden ancak bu kadar ayrıntıyı görebiliyorduk. Öğretmen resmi büyültmedikçe o resmin kime ait olduğunu bulmamız imkansızdı. öğretmen 1 isimli kişinin mesajına tıkladı. Tek bir mesaj vardı: "Seni özledim". Öğretmenin bir sevgilisi mi vardı? Eğer varsa bunu çok iyi saklıyordu, çünkü hiçbirimiz bunu anlayacak ya da şüphe duymamızı sağlayacak bir olay yaşamamıştık. Onun yanında ne erkek ne de kız hiç kimseyi görmezdik. Bir saniye sonra mesaj silinmişti. Öğretmen o kişiden gelen mesajları siliyordu. Peki neden? Onu izleyeceğimizi tahmin mi ediyordu? Sonra ekran tekrar karardı. Telefonu tekrar tuş kilidine almıştı.

Beste tekrar odanın ortasına geçti: "Ben, her şeyi gören gözün sahibi. Ben bu gizemi çözeceğim bunun için karanlıklar efendisi alevimi çağırıyorum." Ellerini öne doğru kavuşturdu. Birkaç saniye boyunca o pozisyonda durdu. Sonra: "Bugün karanlığın askerleri kötü büyüler yapmışlar. Bu yüzden de güçlerimi kullanamıyorum." dedi.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin