KİMSİN SEN?

1.9K 345 113
                                    

Soğuktan her tarafımız uyuşmuş bir hâlde eve doğru koştuk. Kıyafetlerimiz üstünde yuvarlandığımız karın erimesiyle ıslanmıştı. Vücudumuz soğuktan titriyordu, ıslanan kıyafetlerimiz de bu soğukluğu artırıyordu. Hayal dolaptan kendisine ve bana kıyafet çıkardı. Bana verdiği kıyafet kendi kıyafetiydi, tavşanlı mavi bir pijamaydı; üstelik bana bir beden küçük geliyordu.

"Öyle bakma. Bu dolabımdaki en büyük giysi. Bir dönem çok üzgündüm. Bu yüzden de kilo almıştım. Bu kıyafet o dönemden kalma."

"Geçmişte kilo aldığın için sevindim şimdi."

Kıyafetlerim çok fazla ıslandığı için bunu giymek zorundaydım. Yine de bu kıyafetlerle dışarı çıkamazdım. Bu tavşanlı bir pijamaydı. Bununla nasıl dışarı çıkabilirdim ki?

Kıyafetlerime baktığımı görünce: "Sorun mu var?" diye sordu.

"Bununla dışarı çıkamam ki."

"Neden dışarı çıkasın? Hava soğuk hem."

"Kafeye geri dönmek için."

Bunu söylediğimde kaşlarını havaya kaldırarak bana baktı: "Neden kafeye geri dönesin ki?"

"Kafeye dönmezsem Dolunay merak edebilir." bunu söylediğim anda gülmeye başladı. Yanlış bir şey mi söylemiştim?

"İnan bana." dedi gülerek. Sonra gülmesini zorla da olsa durdurarak: "Dolunay asla merak etmez. O kimseyi merak etmez."

"Kimseyi merak etmez mi?" aklıma Dolunay'ı getirmeye başlıyordum. Kimse bana iş vermediği, kalacak yer vermediği zaman o beni iş yerine almıştı. Kalacak yer vermişti. Ben gecenin bir yarısı sokakta uyurken o yanıma gelip bana kalacak bir yer vermişti. Bana geçmişini anlatmıştı. Geçmişte yaşadığı kötü olayları. Daha küçücük bir çocukken herkesin ona nasıl zarar verişini, toplumdan nasıl dışlandığını anlatmıştı. Beni Hayal'e gizli gizli bakarken yakalıyordu her defasında ve beni sıcacık bir gülümsemeyle karşılıyordu. O kitapların sayfalarını yiyordu. Bunu neden yaptığını tahmin edebiliyordum; çünkü geçmişinden kaçmaya çalışıyordu. İnşa ettiği o kitap kafeyi ve orada bulunan kitapların hepsini sırf geçmişinden kaçmak için kurmuştu.

"Bence Dolunay iyi biri."

"İyi mi?" kaşlarını tekrar kaldırdı: "Bak bu yeni bir şey."

"Yeni olan ne? Anlamsız konuşuyorsun."

Küçük bir an onun panik yaptığını hissettim. Belki sadece bir saniye belki de daha kısa bir süre ama çok kısa bir an bile olsa bir şey için heyecanlanmıştı. "Hiçbir şey. Sadece... Unut gitsin. Dolunay için endişelenme bende olduğunu biliyor, bunu sorun etmez. Islak kıyafetlerinle dışarı çıkamazsın bu yüzden bu akşam bende kalabilirsin. Hem seni biriyle tanıştırmak istiyorum."

"Kiminle?" elimden tutup beni üst kata çıkardı. Orada bir odanın kapısını açtı. Tamamen oyuncaklarla kaplı bir odaydı. Tahminen yedi yaşlarında, siyah kıvırcık saçları olan esmer tenli küçük bir çocuk odanın ortasında trenle oynuyordu. Odanın kapısını açtığında çocuk Hayal'e doğru koşup onun bacaklarına sarıldı. Sonra bana sinirli bir şekilde bakmaya başladı. Beni bir yabancı gibi görmüş olmalıydı. Belki de tehlikeli biri olduğumu düşünüyordu.

Hayal'in kardeşi olmalıydı, bu yüzden ablasını korumaya çalışıyordu belki de. Yine de çocuk Hayal'e hiç benzemiyordu. Hayal düz, sarı saçlı; beyaz tenliyken; küçük çocuk esmer tenli, siyah kıvırcık saçlıydı. Kardeşler her zaman birbirine benzemeyebiliyordu. Çocukla beni tanıştırdı. Çocuğun adı Görkem'di. Çocuğun benden hoşlanmadığını anlayınca onu tekrar odasına yolladı.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin