Maral

117 51 6
                                    

Maral'ın bana tost yaptığını görünce gözlerimin önünde bir anı canlandı. Rüyamdaki bedenin içindeyken Maral bana karnımın aç olup olmadığını sormuştu. O gün karnım oldukça açtı, çünkü rüyamdaki bedene daha alışamamıştım. Ona karnımın aç olduğunu olduğunu söylemiştim. O da bana çantasından bir sandviç çıkarıp vermişti. Ben almakta tereddüt edince kendisinde bir tane daha olduğunu söylemişti. Ben de sandviçi yemiştim. Maral sınıftan çıkınca göz ucuyla onun çamtasına bakınca çantasında başka bir yemeği olmadığını görmüştüm. Maral yetim bir kızdı, hayatı boyunca yetimhanede sevgisiz yaşamıştı bu yüzden sevgiyi insanlara kendisi yaymayı seçmişti.

Maral bana tostu uzatınca aldım. Sonra bunun onun tek yemeği olup olmadığındam endişelendim. O tek yemeğini bana veriyor olabilirdi. Bu tam da Maral'a göre bir hareket olurdu. Başka yemeğinin olup olmadığını ona sormanın manası yoktu; çünkü o kendisinin de yediğini, karnının tok olduğunu söyleyecekti. Tanrım bir insam nasıl bu kadar iyi olabilirdi. Tostu alıl ikiye böldüm ve oja uzattım. Tostu ona uzatınca şaşırdığını hissettim.

Yemekler paylaştıkça artar. Bu yüzden birlikte yemeliyiz" dedim. Maral'ın gözleri gülümsemeyle kısıldı. Teşekkürler dedi. Bu onun tek yemeği olmalıydı. Tostu almak için uzandığında avuç içinde bir dövme işareti gözüme çsrptı. Bu dövme yıldız şeklindeydi. Daha önce bu var mıydı ki? Hiç onun avuç içini görmüş müydüm? Bilmiyordum.

Maral tostun yarısımı ona verince oldukça mutlu bir ifadeye büründü: "Evet, paylaştıkça yemeklerimizin değeri artar. Hem bu bizi daha mutlu yapar." dedi. Ardından bir ısırık aldı. Tosttan bir ısırık alınca karnından guruldama sesi geldi. Bunu duymamış gibi yapmaya çalıştım. Duyduğumu anlarsa üzülebilirdi çünkü. O hassas birisiydi. Ona dahs sonradan kitap kafede tatlı hazırlayabilirdim.


"Sen iyi birisin. İnsanlar bunu göremiyor bu yüzden sana karşı önyargılılar. Bilseler asla bu şekilde olmazlardı." dedi Maral. Sanki ilçe halkının yaptıkları yüzünden benden özür diliyordu. Ama bir sorun vardı. Küçük bir sorun. Maral gerçek beni hiç görmemişti. Rüyalarımda bedenine girdiğim kızın vücudundayken onunla sık sık karşılaşıyordum. Oysa Maral gerçek beni yani kendi bedenimi hiç görmemişti, bir kere bile görmemişti. O halde nasıl benim nasıl biri olduğum hakkında bu kadar emin konuşuyordu.

"Adının Maral olduğunu biliyorum. Burası küçük bir ilçe, herkes herkesi tanır. Ama kimse daha fazla şey bilmez. Peki sen benim iyi biri olduğumdan nasıl bu kadar emin olabiliyorsun. Beni daha sadece bugün gördün. Ve gördüğün andan beri beni savunuyorsun. Beni bu kadar savunmanın nedeni nedir?"

Maral tostunu biraz daha yedi. O ne yaparsa yapsın onu izliyordum. Gözlerimi ondan ayırmıyordum. Belki de diyordum içimden. Belki de Hayal olmasaydı Maral'ı sevmeyi deneyebilirdim. Bunu kesinlikle deneyebilirdim çünkü Maral bu bozulmuş Dünya için fazla saf temiz biriydi. Ve onun gibileri hayat hep ezerdi. Onlar hayatın ağırlığına dayanamazdı. Bense onun yanında olarak onu daima koruyabilirdim.

"Çünkü...." diyerek söze başladı Maral. O sözlerine başlarken Dolunay odaya girip bize bisküvi ve sıcak çikolata getirdi. "Çünkü insanlarım içinde iyilik var. Ben bunu hissedebiliyorum. Herkeste bir iyilik çizgisi var. Ve o çizgi asla aşağı inmemeli. O iyilik çizgisi eğer kaybolursa o zaman Dünya yok olmanın eşiğindedir. Ben herkesin içindeki iyilik çizgisini iyileştirmeyi istiyorum. Ve bımım her şeyi de yapabilirim."

Dolunay tekrar odaya girdi ve bize bir çilek tabağı getirdi. Onun odaya gelişinin gerçek sebebinin bize çilek getirmek olmadığına o kadaremindim ki... O, tamamen bizi gözetlemek için geliyordı. Bu haliyle oğlunu yeni sevgilisiyle yalnız bırakmaktan korkan kıskanç bir anneye benzüyordu. Dolunay sadece Hayal'i kıskanmıyordu. Onunla arası oldukça iyiydi ve onu destekliyordu.

"Hayal" diye başladım sözlerime. Sonra: "Sen gördüğüm en iyi insansın" dedim.









ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin