Rüzgar'ın Rüyaları

2.1K 414 114
                                    

Yedisu'yun farklılığına alışma sürecime artık ormandaki gizeme alışma sürecim de eklenmişti. Garip bir şekilde o ormandan korkmuyordum. Orman ya da orada bulunduğu söylenen iblis... Sanki benim için yok gibiydiler. Söyledikleri bu gizeme inanmıyor muydum? Hayır umursamazlığımın sebebi bu değildi. İçten içe ormandaki gizemin doğru olduğunu kabul ediyordum. Bunu benimsemiştim. Peki o hâlde neden korkmuyordum?

Rüyalarımda bazen o kızın bedenine girmeye devam ediyordum. Sonra uyandığımda kendimi farklı bir yerde buluyordum. Ne zaman rüyalarımda ruhum o kızın bedenine girse uyandığımda bir gün boyunca ne yaptığımı hiç hatırlamıyordum. Bunu ilk fark eden Dolunay olmuştu: "Sen iş konusunda normalde çok beceriksizsin ama bazen çok yetenekli oluyorsun. İnanılmaz iyi kahve yapmıştın dün." demişti bana. Oysa bunu dediği zaman bir gün öncesi hakkında hiçbir şey hatırlamıyordum bile. Bir şeylerden şüphelenmeye başlamıştım. Rüyamda ruhum başkasının bedenine girdiği zaman, başkasının ruhu da benim bedenime mi giriyordu?

Rüyalarımın gerçek olduğuna hâlâ inanmak istemiyordum. Gerçekten ruhumun başka bir kişinin bedenine girmesi... Bu korkutucuydu. Rüyalarım her gün tekrarlanmıyordu. Bazen uyuduğumda o rüyayı görüyor, bazense görmüyordum. Bunun neyle ilgili olduğu konusunda bir fikrim yoktu. İlk önce rüya gördüğüm günleri yazmaya çalıştım. Rüyalarımın sadece belirli günler tekrarlandığını düşünmüştüm. Ama rüyalarım farklı günlerde tekrarlanıyordu ve aralarında belli bir düzen yoktu. Önceki rüyamdan iki gün sonra veya üç gün sonra diğer rüyayı görebiliyordum. Aralarında belli bir düzen yoktu.

Artık ruhum o kızın bedenine girdiği zamanlarda başım eğik bir şekilde dolaşmıyordum. Çünkü Yedisu'ya alıştığım gibi rüyalarıma da alışmıştım. Sınıfımdaki insanları tanımaya başlamıştım. Ve galiba onları sevmeye başlamıştım. İlk rüyamda tanıdığım bana sürekli sarılan esmer tenli Maral, sevgi dolu bir kızdı. Hep kendisinden önce başkalarını düşünürdü. Okula giderken yanıma para almayı unuttuğum bir gün öğle paydosunda karnım acıkmıştı. Sonuçta bir kızın bedeninde olsam bile bir erkektim ve daha çabuk acıkıyordum.

O gün öğle paydosunda sadece lafın gelişi olarak karnımın acıktığını söylemiştim. Herhangi bir amacım yoktu ama Maral çantasından bir sandviç çıkarıp bana gülümseyerek onu bana vermişti. Kendisinde bir tane daha olduğunu, annesinin ona hep fazla yemek koyduğunu bu yüzden öğle yemeklerinin hep arttığını söylemişti. O an bunun doğru olduğunu düşünmüştüm. Çünkü çok sevecen bir kızdı insan onun davranışlarındaki sevecenliği görünce onun her dediğine inanıyordu. Uzatılan sandviçi teşekkür ederek almıştım. Sandviçi yedikten bir süre sonra o dışarı çıkmıştı. Sanırım lavaboya gitmişti. Neden olduğunu bilmediğim bir şekilde onun yanımdaki çantasına baktım. Çantasında kitap ve defterden başka hiçbir şey yoktu. Kendisi aç kalacak olsa bile tek yemeğini bana vermişti.

Hayatımla ilgili çok fazla şey hatırlamıyordum fakat tanıdığım az sayıda insanın hepsi hep kendisini düşünmüştü. Kendi mutluluğunu, kendi iyiliğini... Bir başkasına yardım yaparken bile hep kendi çıkarı için bunu yapmıştı. Oysa o farklıydı. O gün Maral tekrar sınıfa gelip yanıma oturduğunda ona sarılmıştım. Buna şaşırmıştı. Çünkü rüyalarımda ne zaman ruhum bu bedene girse tüm arkadaşlarıma hep soğuk davranmıştım. İlk defa ona böyle sıcak davranıyordum. O da bana sarıldı. Maral, kendisinde bahsederken hep üçüncü bir kişi gibi bahsederdi. Maral'ın canı bugün koşmak istiyor, Maral bu soruyu anlamadı, Maral bugün çok neşeli derdi. Onun böyle konuşmasına asla anlam veremezdim ilk başlarda ama zaman geçtikçe yavaş yavaş anlamaya başlamıştım. O kendisini asla düşünmüyordu bile hep başkalarını düşünüyordu ve bu yüzden kendisinde bahsederken hep üçüncü bir kişi gibi bahsediyordu.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin