Kâbus'la Yeniden Karşılaşma

331 157 15
                                    

                      Ayaklarımın altında su birikintisi hisetmeye başladım. Aynı Hayal'in oluşturduğu dolu sırasında oluşmuş selde yürüyor gibi hissediyordum kendimi.  Fakat... Bir farklılık vardı. Neydi o farklılık?  Su... Sanki sıcak gibiydi, hatta sanki ayaklarımın altında sadece su değil nemli bir hava kütlesi vardı. Belki de  bulutların arasında yürüyordum.

                        Gözlerimi açtım. Yerde ayaklarımı kaplayan bir sis vardı. Ayaklarımı hareket ettirdiğimde suyun sesini hissedebiliyordum. Sisin altında su olmalıydı. Peki neredeydim ben? Etrafıma baktığımda  sisten başka hiçbir şey olmayan alabildiğine geniş  bir göüntü görüyordm. Issız topraklardaydım. Görebildiğim tek şey yerdeki sisti. Ama... Bir şey dışında... Büyük bir bina.  Bu binayı daha önce görmüştüm. Nerede? Kâbus... Evet, bu binayı bana Kâbus  göstermişti. O hâlde onun rüyasında olmalıydım.Arkamda gelmeye başlayan su şıkırtısı sesini duydum. Birisi suyun üzerinde yürüyerek geliyordu.

                           Arkamı döndüm. Kısa siyah saçlarını herkesin taradığıı yerin aksine doğru taramıştı. Bembeyaz teni siyah saçıyla  birbirine tezat oluşturuyordu. Henüz ortaokul çağlrında lduğunu ahmin ettiğim gözlerinde keskin bakışları olan, yüzü keskin hatlara sahip, küçük gözlü bir kız çocuğu. Kâbus'tu bu. Onun bana geçen rüyamda gösterdiği şeyleri hatırladım. Bedenine girdiğim kızın  hayatını göstermişi bana. Onun hayaı boyunca çektiği çileleri. Ahh küçük kız. Onun için ne kadar üzülmüştüm. Ve onu ne kadar haksız yere yargıladığımın farkına varmıştım.

                          "Sorularının olduğunun farkına vardım. Bu yüzden buradayım. Ne zaman soruların olursa beni çağırabilirsin."

                           "Evet sorularım var."

                            "Kedi'nin öldüğünü  duymuştun ama sonra rüyanda o kızın bedenine girdiğinde onun hâlâ yaşadığını gördün. İtiraf etmeliyim Kedi'nin yaşadığını öğrendiğinde yüzünde beliren o sevinç hoşuma gitti. Arkadaşlarıma değer veriyorsun."

                             "Evet, nasıl oluyor da Kedi hem ölü hem de yaşıyor olabilir?"

                             "Gerçekten sormak istediğin soru bu mu Rüzgar?"

                            "Evet bu." dedim. Bana doğru yaklaşıp elini yanağıma koydu.

                            "Hep zor anlayan biri oldun sen. Hep geç anlıyorsun. Gözünün önündekini kaçırıyorsun hep."

                             "Bunu sormamı neresine şaşırdın?" ellerimi iki yana doğru açarak konuşmaya devam ettim: "O kız aynı anda hem ölü hem de yaşıyor mu yani? Bu çok saçma."

                              "Eve, böyle bir şey olsaydım çok saçma olurdu."

                             "Olsaydı diyorsun, böyle bir şey yok mu?"

                             "Elbette ki yok."

                            "O zaman nasıl... Hayal bana yalan atmış olamz. Onun öldüğünü söylemişti. Üstelik çok üzgündü."

                           "Hayal sana yalan atmaz. Şanslısın ki etrafındaki insanlar güvenebileceğin insanlar. Yani çoğu. Hepsi değil. Yoksa seni kandırmaları çok kolay olurdu."

                          "Anlamıyorum." dedim başımı öne eğmiştim. Aşağıdaki sisi seyrediyordum. Ayaklarımın altında bir sis vardı, onun da altında sıcak bir su. Cennet böyle tasvir edilmez miydi?

                          "Bazı şeyleri gözden kaçırdığını hâlâ fark etmedin mi? Mesela Elif. Onu iki yerde de gördün. Hem rüyalarındaki bedeninde hem de gerçek hayatında. Peki bana şunu söyle. Her iki bedende de gördüğün Elif aynı mıydı? Hiç farklılık sezmedin mi?"

                             Bir farklılık. Evet, bir farklılık vardı. Bunu hissetmiştim. Gerçek bedenimdeyken gördüğümElif'i çok net görememiştim.Önümde Hayal vardı ve bizim birbirimizi görmemizi engelleişti. Yine de birbirimizi sadece bir saniyeliğine görmemizi engelleyememişti bu. Onunla göz göze geldiğimizde bana nefret dolu bir gözle bakmıştı. Oysa rüyalarımda o kızın bedenindeyken bana hep sevgi dolu gözlerle bakardı. Peki başka bir farklılık... Başka bir farklılık yok muydu? Vardı. Elif'i o an gördüğümde ne düşündüğümü hatırlamaya çalıştım.

                         "Boyu." dedim artık bir şeylerin farkına varmaya başladığımı hissederek: "Gerçek bedenimdeyken Elif'i gördüğümde boyu çok daha uzundu. Rüyalarımda onu gördüğümde daha kısaydı."

                            "Evet, peki insanların boyu neden uzar?"

                             "Anlamıyorum."

                            "Hayır, anlıyorsun. Sadece bu gerçeği kabul etmek sana fazla geliyor hepsi bu."

                          "Rüyamdayken gördüğüm Elif'in daha küçük olduğun, gerçektekinin daha büyük olduğunu mu söylemek istiyorsun."

                            "Bunu ben değil sen söyledin. Gördün mü içinde bir yerlerde bunun sen de farkındaydın aslında. Sadece bu sana biraz fazla geldi hepsi bu."

                             "Rüyamda gördüğüm şeyler geçmişte yaşanmış şeyler mi?"

                            "Öyle sayılır. Geçmşte yaşamış birinin bedenine giriyorsun. Orada gördüğün herkes şimdiki zamanda birkaç yaş daha büyük. Çünkü sen geçmişi görüyorsun."

                            Anlamaya başlıyordum. Bu Kedi'yi neden rüyalarımda canlı gördüğümü açıklıyordu. Çünkü o geçmişte canlıydı.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin