Cenaze

119 50 12
                                    

O gün tüm ilçe, gün boyunca öğretmenin cenaze işlemleri için uğraşmıştı. Polis benim öğretmenin vefatından kötü etkilendiğimi görünce beni geriye tenha bir alana yollamıştı. Yine de burası küçük bir yerdi ve herkes bir şekilde öğretmenin benim yanımda vefat ettiğini öğrenmişti. İnsanlar küçüklü büyüklü gruplar hâlinde bir araya gelmiş konuşuyordu. Onların konuşmalarını parça parça hâlde duyabiliyordum.
O yeni gelen çocuğun yanında mı ölmüş?
O çocuğun tuhaf biri olduğunu biliyordum.
Yabancılar, hep yabancıların suçu.
Bu ilçeye yabancıların girmesine izin vermemeliyiz.

Onlar beni suçluyordu. Öğretmeni tanımayan birisiydim. En azından bu vücudumda onu tanımıyordum. Buna karşın onun yanındayken o ölmüştü. Ve bu da halkın ilgisini çekiyordu. Küçük bölgelerde halk bölgedeki herkesi kendi ailesi olarak görürdü ve yabancıları tehdit unsuru bilirdi.. Bütün tehlikenin yabancılardan geleceğine inanırlardı. Buradaki yabancıysa bendim. Günlerimi kitap kafede ve Hayal'in yanında geçirdiğim için kendi bedenimde olduğum zamanlarda insanlarla tanışma fırsatı edinememiştim. Bu da beni onların gözünde şüpheli durumuna düşürüyordu. Polis dahi bana öğretmeni nereden tanıdığımı, panayırdaki kızı yani Beste'yi nereden tanıdığımı sorup duruyordu. Öğrencileri dışında kimseyle görüşmeyen öğretmenin benimle konuşurkjen o kadar samimi olması polise şüpheli gelmiş olmalıydı.

O adamın ölümsüz olduğunu sanıyordum, dedi bir kadının sesi. Ses yakınlarımdan geliyordu. Bu sesi tanıdığımı fark ettim. Çok iyi tanıdığm birinden geliyordu. Sadece ses biraz değişmişti. Başımı çevirdiğimde küçük bir kız grubunun benden beş metre kadar uzakta durduğunun farkına vardım. Oradakileri tanımaya çalıştım. Onların ikisini tanımam birkaç saniyemi aldı. Birisi Maral diğeriyse Elif'ti.
Onlara doğru baktığımda Elif bir şekilde baktığımı hissetmiş olmalıydı ki başını bana çevirdi. Beni görünce yüz hatlarının sertleştiğini gördüm. Tek kaşını havaya kaldırdı. Onu gören Maral: "Ne oldu?" diye sorup onun baktığı yöne baktı. Beni görünce: "Bu kim Maral bilmiyor." dedi. Elif bana doğru ilerledi. Benim sadece bir metre yakınıma kadar geldi:
"Sen buraya geldiğinden beri sorunlar oluyor. Kasabamıza zarar verip duruyorsun. Sürekli Hayal'in etrafındasın. O kızı rahat bırak. O kızın durumunu bilmiyorsun. Senin yüzünden o kız zarar görsün istemiyorum. Onun bir hastalığı var ve son günlerini huzurlu geçirsin istiyorum. Mutlu olmasını istiyorum anlıyor musun!"

"Ben özür dilerim."
Maral da yanımıza gelmişti: "Maral kavga etmenizi istemiyor. Kavga etmenize gerek yok. Barışabilirsiniz."
Elif bana kızmaya devam etti: "O kız duygusal bir kız. Onu neredeyse bebekliğinden beri tanıyorum. İlkokuldayken birinci sınıf öğretmenimiz okuldan ayrılınca üzüntüden iki hafta boyunca yataktan çıkamamıştı. Sırf o iyi hissetsin diye öğretmen okula gelip bir hafta daha derslere girmişti. En sevdiği giysi lekelendiği için onun bütün gün ağladığını biliyorum. Ortaokuldayken onunla birlikte bir kedi sahiplenmiştik. Kedi için küçük bir baraka yapmıştık. O kedi arabanın altında kaldığı zaman ona bunu söylemek yerine kedinin kaçtığını söyledim. Ve buna rağmen o kızın bir hafta kendine gelemediğini hatırlıyorum."

"Ben... Üzgünüm." Herkes öğretmenin benim yanımda ölmesinden dolayı benden kuşkulanıyordu ve bunu bana karşı kelimelere dökemiyordu. Elif'se içindekileri bana karşı kelimelere döküyordu. O her zaman böyle olmuştu. Rüyalarımda onun her zaman bizi savunduğunu, her zaman bizi desteklediğini hatırlıyordum. O arkadaşlarının hep yanında olurdu. Onları yabancılara karşı savunurdu. Rüyalarımdaki bedenimde ben onun bir arkadaşıydım, şimdiyse sadece arkadaşına zarar verme ihtimali olan bir yabancıydım.

"Maral burada böyle şeyler konuşmanızı istemiyor. Maral üzülüyor. Böyle yapmayın." Maral, Elif'i sakinleştirmeye çalışıyordu. Maral rüyalarımdaki hâline kıyasla daha çok büyümüştü. Boyu daha çok uzamış, saçlarını biraz kısaltmıştı. Buna karşın konuşması, kişiliği hâlâ aynıydı. O her zaman nazik bir insan olmuştu. O, bu hayat için fazla iyi birisiydi.

"Maral'ın telefonu çalıyor." dedi bir an sonra elini cebine götürdü. Telefonu açtığında surat ifadesinin düştüğünü. Yüzünün şaşkınlıkla gerildiğini görüyorduk. Elif'in ilgisi bu yüzden benden Maral'a kaydı. Maral telefonla konuşurken "Maral çok üzgün, Maral çok üzgün, Maral çok üzgün demeye başladı. Telefonu kapattığındaysa durumu bize açıkladı: "Dolunay, Maral'ı aradı. Hayal, öğretmenin öldüğünü duyunca kriz geçirmiş ve hastaneye kaldırılmış.

ORMANIN LANETİ ( Dram - Fantastik )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin