5. Bölüm: Kasabanın Kalbi

20.3K 695 84
                                    

"Stephen Amca mı? İşte tatil diye buna derim!" Celestia'nın haykırışı ve ardından koşar adımlarla Raphael'in kolundan tutup Ophelia ile Anthony'nin önüne geçmeleri geceye sıcacık bir tebessüm bıraktı.

Stephen Sarabande'nin yerlilerindendi. Kasabanın kurucularından olan babasından yadigar restorana 1970'lerin sonundan itibaren sahip çıkmış; seneler içinde hem çocukluk hayalini gerçekleştirmek hem de kasabanın çocukları başta olmak üzere tüm halkı mutlu etmek için özel çikolata tarifleri, pastalar ve çikolata aromalı içecekler hazırlamaya başlamıştı. Eşi yedi sene önce trajik bir hastalıktan dolayı yaşama veda etmiş; biri kız biri erkek olmak üzere iki evladı ise anneleri ölmeden iki sene önce yepyeni bir yaşam kurmak adına eşleri ile birlikte şehir dışına çıkarak kasabayı terk etmişlerdi. Ancak şans yüzüne torunundan yana gülmüştü; on sekiz yaşındaki biricik torunu Sirius, büyükannesinin vefatının ardından ailesiyle yaşamaya devam etmek yerine Sarabande'ye geri dönerek büyükbabasının yanında kalmayı tercih etmişti. Dört ay önce altmışıncı yaşını devirmiş; altmış senelik yaşamında, küçücük kasabanın içine kocaman tecrübelerini sığdırmayı başarmış; Sirius'tan gelen saf beyaz ışık ise onun adeta yaşam enerjisi olmuştu.

Sarabande gibi küçük bir kasabanın mimarisi tıpkı masalları andırıyordu: yeşilin en derin tonunu barındıran ağaçlar sokakların her iki yanını birbirlerinden bir adım ayrılmaksızın çepeçevre sararken; kasabanın ilk gününden bu yana asla bozulmayan, beyaza çalan buz gümüşü rengindeki blok taşlı yol ve yine dış cephesi bozulmamış; her biri iki katlı, ev sahiplerine özgü nitelikler barındıran evler Sarabandeli gençleri selamlıyordu. Birbirlerine uyumlu, sakin adımlar atarak ilerleyen Anthony ve Ophelia ile önlerinden Raphael ve onu enerjisiyle hızlı adımlar atmak zorunda bıraktıran Celestia'nın mutlulukları Stephen Amcalarına doğru giden her sokağın şefkatli dokunuşlarıyla ilk günkü gibi artıyordu. 

Sarabande'de kaybolmak mümkün değildi; tüm sokaklar kasabanın merkezine göz kırpıyor, merkezdeki loş ışığıyla tüm kasaba meydanını aydınlatan beş metre çapındaki yıldız tetrahedron heykeli ise tüm sokakları aynı anda selamlıyordu. Anthony'nin kendisinin farkına varmaya başladığı yaşlarla birlikte zihnini işgal eden heykelin kim tarafından neden yerleştirildiği sorusu ise Celestia'nın doğduğu gün şehir hastanesindeki bekleme salonunda Anthony ve Richard hiçbir konu açmamasına rağmen merhum büyükbabası tarafından yanıtlanmıştı. O, ikisinin de bildiği üzere Stephen'in babası gibi kasabanın kurucularından biri olduğunu belirtmiş; devamında ise dönemin şartlarına göre heykeltıraş bulmak zor olduğundan heykelin kurulumunu Sirius'un büyükbabasının babası ile birlikte yaptığını açıklamış; şeklin anlamının Sarabande ile sınırlanamayacak kadar derin olduğunu ve zamanı geldiğinde herkesin kendi içinde bu keşfi yapacağını söylemişti. Büyükbabasının merak uyandırıcı açıklamaları şöyle dursun, kasabanın meydanında parıldayan şekil loş ışığıyla birlikte kesinlikle insanın, hatta sevgiyle bakılıp büyütülen bitkilerin ve hayvanların dahi ruhuna nakşediyordu. Ayrıca, Stephen Amcanın restoranı kasabanın merkezini ve bu şekli yakından görüyor ve bu ışık uyumu, çikolatanın koşulsuzca verdiği mutluluk hormonuyla birleşerek müşterileri adeta mest ediyordu. Gençlerin ise az önce uzaktan dahi dikkatlerini çeken yıldız tetrahedron heykeli onlarda ister istemez bu uyumun etkilerini hissettiriyordu. 

Nihayet Celestia'nın heyecanlı ses tonuyla yankılanan sokaklar hemen artlarında kaldı. Allemande Caddesi onları saygıyla eğilircesine karşılıyor, Stephen Amcalarının ismini caddeden alan Allemande Restoran ise onların hemen karşısında, sabırsızlıkla içeri girişlerini bekliyordu. Cuma akşamının cumartesi ve pazar günlerine açılan kapıyı ardına dek aralaması, Sarabandeli çocukların ailelerini kollarından tutarak Allemande Restoran'a götürmelerinin başlıca sebebi görünüyordu. O sırada merdivenin üç basamağını ağır ağır tırmanarak gözleriyle her zaman oturdukları masanın dolu olup olmadığını kontrol eden Anthony, Ophelia'nın kendisini dürtmesiyle hafifçe irkildi.
"Hey Bay Takıntılı! Ne yapmaya çalıştığının farkındayım ve bu kadar tembelken aynı zamanda takıntılı olmayı nasıl başarıyorsun gerçekten hayret ediyorum. Soluna bak, Stephen Amca bize el sallıyor." 
Ophelia son derece dikkatli olduğu kadar dobraydı da. Dobra olmasaydı, dikkatli olduğunu belki de yalnızca onun gibiler ve Anthony anlayabilirdi. Anthony'nin sürekli tercih ettiği masa ise kasabanın merkezini çevreleyen müthiş bir manzaraya sahipti. Her yeri saran ağaçlar o kısımda üstlerini kapatacak kadar yoğundu. Bazı zamanlar o masaya oturma şansı bulamıyordu ve her seferinde içinde bir eksiklik hissediyordu; bu, tamamen kendi düşüncesinden doğan bir bağımlılıktı. 

Anthony Ophelia'nın uyarısının ardından elini havaya kaldırdı ve içtenlikle on metre ötedeki pencerenin arkasında siparişleri hazırlayan Stephen Amcasını selamladı. Her zamanki masasına doğru ilerlerken bu sefer gözleri en yakın dostlarından Sirius'u aradı. Onu hiçbir yerde göremiyordu. Sandalyesini düzeltip oturmak üzereyken arkasından bir çift el gözlerini kapadı. Beş duyu organı kapalı da olsa Anthony, ona sürpriz yapanın çocukluk arkadaşı Sirius olduğunu anında anlayabilirdi.
"Sirius," dedi Anthony sırıtarak, "Sürpriz diye buna derim!" 
Sirius ellerini hızlıca çekti ve Anthony ona doğru döndükten hemen sonra birbirlerine hasretle sarıldılar. Çok değil, bir haftadır görüşememişlerdi ve böylesine kısa bir sürede hem Anthony hem de Sirius en yakın dostluğun ne anlama geldiğini deneyimleme fırsatı bulmuşlardı.
"Hepinizi çok özledim, iyi ki geldiniz." dedi Sirius. O sırada gözleri Stephen'a yöneldi.  
"Hem seni hem Stephen Amcayı hem de çikolatalarını çok özledim!" dedi Celestia ellerini havaya kaldırarak ve Raphael onu başıyla onaylayarak destekledi. Anthony sandalyeye yavaşça otururken Ophelia iri yeşil gözleriyle önce Sirius'un Stephen'a bilinçli bir şekilde baktığını fark etti, ardından etrafı hızla kolaçan ederek kendinden emin ses tonuyla konuşmaya başladı:
"Seni görmek içimizi daha da ısıttı, ama sende hafif bir gerginlik sezdim. Bugün gerçekten yoğun görünüyor ve sizin yorulmanızı istemeyiz. Lütfen bizi düşünme, biz çocukların siparişlerini hallederiz." Anthony Ophelia'nın sözlerini gurur duyarak onaylayıp söze girdi:
"Hatta siparişleri almana da yardımcı olabiliriz." Sirius bu sözlerin karşısında ister istemez duygusal bir karmaşaya girdi: en yakın dostları onu ve büyükbabasını kendileri kadar düşündüğü için tarifsizlik derecesinde mutlu; bu tekliflerin etkisiyle son derece mahcup; Ophelia'nın dobraca söze girmesinden dolayı tıpkı Anthony'nin de az önce hissettiği gibi şaşkındı.            
"Hem Stephen Amcanın da yanına uğramış oluruz, değil mi?" diye ekledi Raphael Celestia'ya bakarak. Celestia yaklaşık on saniyedir kıkırdıyordu:
"Ben zaten onun yanına uğrayacaktım ki. Hadi, müşteriler bekliyor, harekete geçelim!" 

Herkes Celestia'nın bitirici cümlesiyle birlikte harekete geçti ve onların ayaklandığını gören Sirius mahcubiyetle dolu tebessümüyle olanları kabullenerek hızlıca müşterilerin siparişlerini almaya başladı. Gençler ise gülüşerek restoranın içine doğru ilerlediler. 

MER | Paranormal RomanOnde as histórias ganham vida. Descobre agora