99. Bölüm: Batı Orman'ın Hikayesi

66 17 21
                                    

"Evet?" diye çıkıştı Celestia. Sirius kaşlarını merakla kaldırarak sorusunu anlamadığını belirtti.

"Yani demek istediğim," dedi Celestia parmağıyla notu göstererek, "cümlenin bir devamının olup olmadığı." 

"Ah, anladım." diye sırıttı Sirius istemsizce, "Sadece bu cümle yazılı." 

Bu kez sessizlik Raphael'in kulaklarını çınlatacak kadar keskindi. Zihinlerinde yalnızca tek bir soru vardı: Neredeyse bir asırlık süreç içinde kimin bu notları yazıp yerleştirdiği. Yapbozlarının hiçbir parçasının uyumlanmadığı bu boşluk onların sadece notlarda yazılan mesajlara odaklanmasını sağlıyordu.

"Bu çetin serüven?" dedi Anthony dağınık saçlarını sağ eliyle toparlayarak, "Büyükbabamlardan itibaren Batı Orman'a giren herkesin içinde bulunduğu ve bizim sonunu getirmemiz gerektiğini savundukları bu serüvenden bahsediyor olmalı."

"Evet. Kesinlikle!" diye destekledi Celestia manidar ve hararetli bir ses tonuyla, "Buraya gelişimizi ancak ve ancak bir düş açıklayabilir. Sonunu getirmek için yanıp tutuştuğum bir düş!" Ayaklarının dış kapının ürpertici yapısına bakmasından, çocukluğu ile birlikte içinde bulunduğu cesur ruhun Batı Orman'la yüzleşmek istediği anlaşılıyordu. Sadece birkaç dakika önce nükseden travmasını atlatmaya çalışan Raphael dahi kendini daha güçlü hissediyordu. 

"Bu rutubet kokulu koridoru terk etmeden önce," diye söze girdi Ophelia gözlemciliğinin meyvelerini dostlarıyla paylaşarak, "oluşturduğumuz bu sarsılmaz bağın da bir tuzak olabileceğini unutmamalıyız."

Ophelia'nın uyarısı hepsini kuşkulu bir tavra sürüklerken nefeslerini kontrol etmeyi sürdürüp bunun sebebi hakkında hızla düşüncelere kapıldılar. Beş saniyelik sessizliğin ardından Anthony, Ophelia'ya doğru bir adım attı:

"Bizi istiyor. Şatoya girmemizi." adımları bu kez ürkünç yapıdan çıkmaya kararlı olduğunu hissettirirken Batı Orman lanetine en az bir asırdır dayanan ahşap kapıya doğru ilerledi, "Belki de işini şansa bırakmak istemiyor. Son cümlem bana da saçmalık dolu geliyor, farkındayım. Ama gördüklerimiz beni bu yanıta zorluyor; en hassas anımızda yarım kalan işini tamamlayabilecekken neden sessizlik içindeyiz? Gerçekten de korkusuzca kenetlenmemiz onu en güçlü yerinde güçsüz mi kılıyor?"

"Anthony," diyerek elini sağ omzuna attı Sirius ciddi, olabildiğine kalın ses tonuyla, "Tüm bunların yanıtıyla yüzleşmeden önce size açıklamam gereken bir durum var. Belki de bundan daha uygun bir zaman bulamayacağız, bilemiyorum."

Sirius'un ilginç çıkışı, zihinlerinde Celestia'nın dile getirdiği soruyu açığa çıkardı: "Açıklayacağın durum her neyse bunu bize niçin daha önce söylemedin?"

"Çünkü Celestia," diye karşıladı Sirius iki elini açıp etrafını göstererek, "size akşam yemeğinden hemen sonra bir sürprizle açıklayacaktım. Sonuç ortada." Sirius elini çantasına götürürken Celestia ona hak verircesine başını sallıyor, çantasından çıkaracağı nesnenin ne olduğunu merakla gözlemliyordu. Ophelia el çabukluğuyla cep telefonu fenerini Sirius'un çantasına doğru tutup ona yardımcı oldu ve Sirius on saniye geçmeden amacını gerçekleştirdi.

"Batı Orman'ın kısa öyküsünü dinlemek ister misiniz? Hem de kadim defterden!"

"NE!"

Ekibin temkinli yapısını bir anlığına geride bırakmasıyla gösterdiği tepki Sirius'un nefesini kesmişti. Sirius ekledi: "Belki de bu kez farklı sonuçlar çıkarırız, her şeyi değiştirebilecek sonuçlar."

Kadim defterin sayfalarını çevirip okumak istediği sayfayı ararken sözlerini sürdürdü:

"Okuyacaklarım sizi şaşırtacak ve bunu bildiğimi niçin söylemediğimi sorgulayacaksınız. Sorularınızın tek açıklaması bu çocuklar: yapbozuna eklenecek parçaları olması gereken zamana dek bekletmem. Beni bağışlayın." Sirius'un hassaslaşan ses tonuyla birlikte sabırsızlaşan Celestia gözlerini devirdi:

MER | Paranormal RomanWhere stories live. Discover now