105. Bölüm (FİNAL): Uyanış ile Sonlanır

385 22 36
                                    

"Sirius!"

Anthony ve bir adım gerilerindeki Celestia ile Ophelia, Sirius'un yanına göz açıp kapayıncaya dek ulaştılar. Sirius yerinden büyük güçlükle doğruluyordu. Kan ter içindeydi; kıyafetini yırtan dalların teninde bıraktığı kan izi, büyük bir mücadelenin hemen ardından Sirius'a yetiştiklerini anımsatıyordu.

"Biliyordum... yok oluşum pahasına emindim!" Sirius'un titreyen dudaklarının kenarında ortaya çıkan gülüşü onu ışık hızında tedavi ediyordu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes daha çekerek dudaklarındaki titremeyi sonlandırdı. Anthony'nin yardımı ile ayağa kalkmayı başardı.

"Sirius? İyi misin?" Celestia'nın endişeli bakışlar arasındaki sorusu, Sirius'un onu gurur dolu tebessümüyle onaylaması ve arkasını şatonun girişine doğru yönelmesi ile yanıtlandı. 

"Hiç bu kadar iyi olmamıştım Celestia."

Sirius, şatonun ağır kapısının önüne doğru hafif adımlarla yürürken mırıldanmaya başladı:

"Bu zamana dek yaşadığımız boyut, şu an içinde bulunduğumuz boyutla birbirine çok yakın bir perdeye sahip. Her şey neredeyse tamamen aynı görünüyor ve... burada hissettiğimiz en küçük korku dürtüsü bile onun amaçlarına çok daha hızlı ulaşmasını sağlıyor." Doğaüstü güce karşı pes etmediğini hissettirircesine güçlü bir tebessümle cümlelerini sıraladı:

"Onun bizi bu boyuta çekebilmesinin tek amacı da bu; Sarabande'yi ve Doğu Orman'ı ele geçirip çevresindeki tüm ışığı bir karadelik gibi yutmak. Ve önündeki en büyük engel Kimberly Teyze değil, biziz."

Sirius bu kez daha anlaşılırdı, fakat bu, Batı Orman laneti ile gerçekleştirdikleri nihai yüzleşmenin asıl sebebini çözmelerini sağlamamıştı. Sirius, elini kapıya doğru uzatarak devam etti:

"Fakat boyutlar arası yakınlık konusunda şato için aynı şeyleri söyleyemem. Çünkü çocuklar..."

Sirius, merak uyandırmayı sürdürdüğü cümlesini keskin bir tavırla keserek kapıyı tek başına açtı. Işık savaşçıları, şato kapısının açılmasının güç olduğunun bilincindeydi ve bu şaşırtıcı detayın ardından gördükleri manzara, onları tamamen sarsmıştı. Burası, bıraktıklarından epey farklı görünüyordu; ne ruh çağırma masası vardı ne de şatonun sağ ve sol bölgelerine açılan kapıları. Değişmeyen tek görüntü, üst kata açılan ürkünç merdiven basamakları ve bütünlüğünü koruyan aynı ürkünçlükteki merdiven korkuluklarıydı. 

"Beni üst kattaki soldan ilk odaya hapsettiği an sırtımdaki ıstırap çektiren acının bir anda geçtiğini ve soluduğum havanın karanlığa boyun eğdiğini hissettim." diyerek içeri girdi Sirius ağır adımlarla, "Odanın rengi, bize travma yaşatan yeşildi. Sadece yeşil... tutunduğum tüm dalların kesilmesine sebep olan, savunmasız hissettiğim o ton... çıkış kapısını da dokunabileceğim herhangi bir duvarı da bulamıyordum. Ve çocuklar, umudumu yitirdiğim an kendimi yeniden koridorda buldum. Size ulaşabilme umudunun içimde yükselme hızı, ışık hızını dahi kendine hayran bıraktırırdı. Fakat düşüş... düşüş hissi de aynı hızda gerçekleşti; merdiven basamaklarına yaklaştığımda, bulunduğum şatonun bambaşka bir yere dönüştüğünü ve yalnız olduğumu fark ettim. Hemen ardından hissettiğim, ölümün en keskin soğukluğuydu. Arkamı döndüğümde ise onu gördüm; defterde tarif ederken acı çektiğim o varlığı, kanlı canlı..."

Sirius bir an için umudunu yeniden kaybettiğini hissetti. O sırada Anthony, elini en yakın dostunun omzuna koyarak anında yeşeren yepyeni sevgi tohumları ekti. Sirius, güçlükle çevirdiği son iki nefesini dinginleştirmeyi başardı:

"Nereye gideceğimi, nasıl bir yol izlemem gerektiğini bilmiyordum. Yalnızca hayatta kalma içgüdülerimin tamamen çalıştığının bilincindeydim; hayatta kalmalı ve size ulaşmalıydım. Fakat şatonun kapısından çıktığımda, ruhumu çekmek isteyen gölgelerin beni takip ettiğine şahit oldum. Tek bir hayvanın dahi yaşayamayacağı ormanda, ölü ağaçların arasına girip kaybolmaya karar verecek kadar çaresizdim. Fakat hayatta kaldıkça ve korkularımın esiri olmayı sürdürdükçe, içinde bulunduğum ölümcül paragrafın satır arası gözlerimin önünde belirdi. Karanlığın beni yok etme gibi bir planı yoktu; o yalnızca yaşam enerjimden beslenen bir parazitti. Bu durumun bende yarattığı cesaretle hızımı kesmeden şatoya geri döndüm; yanımda hissettiğim ve beni etkilemeye çalışan tüm gölgeleri görmezden gelerek. Ve sonuç; tekrar bir aradayız."

MER | Paranormal RomanWhere stories live. Discover now