13. Bölüm: Eş Zamanlılık

19.6K 651 109
                                    

Sesindeki titreyiş her şeyi açıklıyordu: isteksizlik, acı, şoke olma, korku, kaçınma... 

Raphael ne Sarabande'yi ne de o geceyi hatırlamak istiyordu; en büyük ilacı olan zamanın bahşettiği değişimler onu senelerdir ayakta tutmuş ve her şeyin bir şekilde ilerleyebildiğini hissettirmişken yirmi beş sene öncesinin sebepsizce bir kabusla belirmesini hazmedemezdi. Korkusu hem geçmişinden hem de Ophelia'nın sorusunun kaynağından geliyordu; gördüğü kabusun detayını neden öğrenmek isteyebilirdi ki? Ense tüyleri ürpermiş, başının sol kısmı uyuşmuştu; gardını düşürmüş bir boksörün çaresizliğini hissediyordu ve ablasının açıklamasıyla her an çenesine bitirici bir aparkat yiyebilirdi. 

Ophelia cephesinde durum çok daha vahim görünse de o, ayaklarını şüpheleri ile sağlamlaşan zemine basarak gardını hiç düşürmemiş; fakat kardeşinin yanıtıyla gelen sert kroşe, karamsarlığı tüm kemiklerinde hissetmesine sebep olmuş; ikisinin de aynı kabusu aynı anda yaşadıklarını öğrenmişti. Raphael'in gelen soruyla yerle bir olması üzerine yaşadıklarını onunla paylaşamazdı. Paylaşmak gibi bir düşüncesi de yoktu; dikkati ve cesareti ile tanınan Ophelia'nın korkuları, hayatının en mutlu gününün ardından karşısında belirmeye çalışmıştı. Başarıya birkaç adım kadar yakındı ve her şey Ophelia'nın kontrolü elinden bırakmasıyla son bulabilirdi. Korkudan doğan zifiri girdap var olan tüm güzel duygularını; ortamın ışığını, hatta sesini dahi kendine çekerken karanlığın senelerden gelen kararlılığını Raphael'in nefret ederek maruz kaldığı kulak çınlaması bozdu. 

"Ah, bu çınlama beni öldürmeden bırakmayacak!" Yüzünü buruşturup sol kulağını tutarak kükremeye devam etti, "Tüm zulamı çikletle dolduracağım, geçsin artık bu lanet!" Kimsenin beklemediği sıradan bir sebep, fırtınanın yönünün bir anda tersine dönmesine yol açtı; Raphael son derece ciddi görünüyordu; karanlık bir anda onlara öylesine güçlü nüfuz etmişti ki, konuyu bilinçli değiştirme çabasında bulunması mümkün değildi. Ama sessizliğin etkisiyle bastıran kulak çınlaması harika bir zamanda ortaya çıkmıştı. Bir anlık boşlukla ikisi de kendilerine gelebilmeyi başardı. 

"Kabus içinde kabus görmüşsün," dedi Ophelia, "ben de kariyerimi rezil olarak kaybettiğimi gördüm." Kontrolü yeniden ele almanın sevincini kardeşini sakinleştirmek için kullanarak kahkaha atmaya başladı. 
"Ah, şimdi anlıyorum!" dedi Raphael tamamen kendine gelmek için kahkahasına aynı şekilde eşlik ederek, "Bir gecede değişen yaşamım bir kabusla yerle bir olsa benim de çenem ve dizlerim titrerdi herhalde." Ophelia gülerek Raphael'in omzuna şakacı tavrıyla hafifçe vurdu. İkisi de konuyu zihinlerindeki jüri üyelerinin de onaylayabileceği bir noktaya taşımayı başarmıştı. 

Ophelia masadaki kupaları henüz çalıştırmadığı bulaşık makinesine hızlıca doldurdu; bir an önce evden çıkmak istedikleri aşikardı. Raphael ise mutfakta yapabileceği bir işin olup olmadığını kontrol ederek "İş yerine uzun aradan sonra erken gideceğim. Bunun nasıl bir duygu olduğunu unutmuşum Ophelia!" dedi, "Birazdan görüşürüz." Yükselen adrenalini halen normalin üzerindeydi; Ophelia bunu hızlı adımlarından ve bir rap sanatçısı kadar hızlı konuşmasından rahatlıkla fark etmişti. En nihayetinde o da kardeşiyle aynı durumdaydı, fakat hiçbir şeyi ona belli etmek istemiyordu ve kendisini frenleyerek mutfağı toparlamaya devam etti. 

Raphael'den üç dakika sonra Ophelia da üst kata çıktı. Bir saat içinde art arda iki kez uçurumun eşiğinden döndüğü için rutini bozulmuş; heyecan, korku, sevinç gibi karmaşık duyguları aynı anda hissetmişti. Zihnini sessizleştirerek ruh halini her giydiğinde düzelten, sonbahar havasına uygun kahverengi şalı ile küçük, kumaş, bordo çantasını aksesuar olarak kullanmayı planladı. Zihnini kriz anında yönetmede ustaydı; bu, yaşamında karşısına çıkan birçok engeli rahatlıkla aşmasını sağlıyordu. Fakat yaşadıkları travmatik kabus, ancak günü kurtarabilmelerine olanak tanıyordu. Sarabande'yi hafızasından sildiğini düşündüğü birçok dönemle ahbaplık kurmuştu, en nihayetinde onun da bildiği gibi bilinçaltından kaçış mümkün değildi; hele ki yaşadıklarından doğan etkiler böylesine güçlüyse. Doksan beşten gelen birtakım belirsizlikler onun umudu görünüyor, Raphael ile eş zamanlı gördükleri kabus ise tutundukları son dalın kırılmasına yol açıyordu. Sarabande ile ilgili en ufak bir konu aralarında geçmemişken nasıl olur da aynı anda aynı kabusun içinde bulunabilirlerdi? Hem de o anki duyguları aynı yoğunlukta yaşayarak... pek tabii ikisinin de mantık algısı hayatlarının ilk çeyreğinde komple değişmişti. Sonuç olarak, her şeyin mümkün olduğunu bilinmeyenin kalbinde çarpıcı bir şekilde deneyimlemeleri ile Ophelia gerçeği ürpererek kabullendi ve şirin odasına usulce girdi. 

Kapının sağ orta çaprazında bulunan gardırobundaki hayalini kurduğu aksesuarlar ile siyah, ince yarı boğazlı kazağı ve koyu gri kumaş pantolonu, dolabın kapısının açılmasıyla heyecanlanarak Ophelia'ya en ihtişamlı görünümleriyle göz kırpmışlardı. Mesleğinde başarılı olması gayet doğaldı; kıyafetleriyle tam anlamıyla iletişim kuruyordu ve her birini sevgiyle beslerken yakışıksız görünmesi mümkün değildi. Raphael'in kulak çınlamasına benzer, fakat tamamen pozitif bir etki sabaha karşı yaşadığı kabusu unutturmuştu; kıyafetler onun için terapiden farksızdı. Kıyafetlerini kırışıklığa sebebiyet vermeden giydi ve yüzündeki yorgunluk ve stresi atmak için gardırobun karşısındaki aynaya ilerleyerek sağ elinin değdiği çekmeceyi açtı ve birkaç küçük hamlede bulundu. Ophelia'nın çekiciliği ve güzelliği doğasından geliyor; popüler kültürün koyduğu kuralları çok iyi biliyor ve oyunun ustası olmayı başarıyordu. Onu gören ve oyunu iyi bilen birinin ilk izlenimi, kendinden emin duruşu ve özgüveniyle harmanlanan doğal yüz hatlarıydı; ülkenin en canlı kentlerinden birinde orijinal, güçlü ve doğal bir kadın olurken tüm bunları mesleğine entegre edebilmek büyüleyiciydi. 

Dün geceki neşesine bürünmeyi nihayet başardı; artık hazırdı ve tüm odayı yeniden kaplayan pozitif enerjiyi soluyarak çekmeceyi kapatıp odasından ayrılmaya hazırlandı ve başını aynaya doğru yaklaştırıp kendisini derinlemesine inceledi. Amacı, başaramadığını başarmak; gözlerinin içine sakince bakmaktı. Fakat sonuç Raphael'inkinden farksızdı; günü kurtarabilmek hiçbir şeyi değiştiremezdi. Sol yanağını kasarak odasını terk etti. 

Kapısını yavaşça kapatıp arkasını döndüğünde karşısında Raphael, dün geceki yayın partisinde dahi olmadığı şıklıkta duruyordu: üstünde göz alıcı canlılıktaki kahverengi örgülü kazağı; altında ise aldığı günden bu yana yalnızca iki kez giydiği -ilk seferki, diğer pantolonları yıkandığından dolayı mecburiyettendi- koyu odunsu tondaki keten pantolonuyla müthiş bir uyum yakalamıştı. Aslında bu kombini Ophelia tercih etmiş, Raphael ise modaya yeteri kadar önem vermediğinden ablasının fikrini uygulamaya üşenmişti. İkisi de gerçekten muhteşem görünüyordu. 

"Ah, benim Raphael'im; tahminlerimden bile daha çok yakışmış! Beni nasıl mutlu ettiğini bilemezsin, gerçekten muhteşem görünüyorsun!" Ophelia'nın gurur duyan bakışlarının asıl sebebi kıyafetlere olan tutkunluğundan öte, Raphael'in hayata böyle bir durumda dahi eskisinden daha pozitif baktığını tebessümünden görmesiydi. 

"Hepsi, ama hepsi sayende Ophelia, her ne olursa olsun bir arada olduğumuz sürece nasıl mutsuz olabiliriz ki?" diye yanıtladı Raphael tepkisini aynı yoğunluktaki mutluluğuyla karşılayarak, "Şirketteki işim pek yoğun değil; erkenden çıkıp seni alırım. Akşam yemeğini dışarıda yeriz hem; buraya taşındığımızdan beri bana o kadar ısrarda bulunmana rağmen seni reddettim ve bunu telafi etmek istiyorum." Raphael'in her yeni sözü Ophelia'yı bir kat daha şaşırtmayı başarıyordu. 
"Resmen dün gece ikimiz de hayatımızın dönüm noktasına tanık olduk. Çok güzel hissediyorum tatlım, tabii ki gidelim." Verdiği yanıtın ardından ikisi de gülüşmeler eşliğinde merdivenlerden inerken bir gün önce karar verip kısa süre içinde unuttuğu planı hatırladı.

"Beni Elli Beşinci Cadde'ye değil de Passacaglia'ya bırakabilir misin? Dünyanın en leziz kahvelerini orada bulabileceğimi duydum. Aslında iş çıkışı gitmeyi düşünüyordum, ama işe erken geçmenin fırsatını şimdi değerlendirmek istiyorum. Eğer istersen bana eşlik edebilirsin tatlım." 
"Başka sefere neden olmasın?" diye cevap verdi Raphael nazikçe reddedip çocuksu bir ruh haline inceden bürünerek, "Hadi, portaldan çıkalım!" 

MER | Paranormal RomanWhere stories live. Discover now