14. Bölüm: Uzlaşma

19.5K 651 103
                                    

Sarabande

30 Eylül 1995 -  00.01

Stephen'in kendisini kaybederek geçmişini trajik ve travmatik bir şekilde yaşadığına şahit olan gençler -Sirius hariç- bu duruma ihtimal dahi veremediklerinden şoke olmuşlardı. Bir dakika öncesine dek Stephen tatlı bir yorgunluk içindeyken neşesi ve huzuru had safhadaydı; Celestia, amcasının bu ruh halinden yararlanarak hamlesini yapmıştı. Raphael ile öne atılıp ona sarılarak kendisine gelmesi için var güçleriyle çabalıyorlardı. 

"Böyle olsun istememiştim; lütfen kendine gel. Bizi korkutuyorsun!" Stephen'in yüzü dehşet içinde kırışmıştı. Buz kesmiş parmağı ve yuvalarından fırlamaya bir milim yakın gözleriyle Batı Orman'ı işaret etmeye devam ederken Celestia ağlıyor; Raphael ile birlikte onu çekiştirmeye devam ediyordu. Ophelia şoktan erken kurtulmuştu; hızlıca gözlem yapmayı tercih etti ve yanlış bir adım atmaktan kaçınarak ağır ağır hareket etmeye başladı. Bir eli Celestia'nın, diğeri ise kardeşinin omzundaydı. Stephen Amcasına olabildiğince yaklaştı; gözlerinin içine öz güvenli, sakinleştirici bir bakışla yöneldi ve vakit kaybetmeksizin kısa bir diyafram nefesi alıp bir şömine etkisi yaratan iç ısıtıcı ses tonunu ortaya çıkardı.

"Her şey yolunda. Stephen Amca, senin yanındayız; evimizdeyiz ve ailecek bir aradayız." Ophelia'nın dudaklarından dökülen her harf yalnızca kalplerin görebileceği bir ışığın Stephen'in buz kesen bedenini çözmesini sağlarken Celestia ve Raphael yaptıkları hatanın farkına vararak onu çekiştirmeyi sonlandırıp tüm saf sevgileriyle kucakladılar. Titremeyi sonlandırdı, yüz kasları ağır ağır gevşemeye başladı, ama halen travmadan kurtulamadığı kesik kesik solumasından ve sessizlik girdabından kurtulamamasından anlaşılıyordu. 

Anthony sersem gibiydi; hem en değerlilerinden Stephen Amcasının yaşadığı travmanın sağlığını etkilemesinden korkuyor hem de Batı Orman'ın tahminlerinin de ötesinde bir etkiye sahip olduğunu öğrenmenin gerginliğini yaşıyordu. Soluğu istifini bozmadan olayları izleyen Sirius'un yanında aldı. 

"Sirius, büyükbaban bu durumu sürekli yaşıyor mu? Neden bu kadar sakinsin?" Endişesi yüzünden okunuyordu; titreyen sesi ve kırışan alnıyla on yıl yaş almış gibiydi. Sirius onun haklı gerginliğini azaltmak adına tebessüm edip elini omzuna üç saniye boyunca koyarak söze girdi.

"Muhtemelen büyükbabam bu gece uykusunda aynı travmayı yaşayacaktı; bunda ne sizin ne Celestia'nın payı var. O sık sık kabus görür; bazı durumlarda uyanıkken de kısa süreli sorunlar yaşar." Yanıtı Anthony'in kafasında yeni soru işaretlerinin belirmesine yol açtı, "Ne yani, Stephen Amca bunu sürekli yaşıyor ve biz bu gerçeğe henüz mü şahit oluyoruz?" 

"Allemande'de asla yaşamadı çünkü çikolatalar onun için gerçekten terapi. İşine aşkla yaklaşmasının sebebi bu değil tabii, kontrolü bıraktığında..." Sirius cümlesini tamamlayamadı, Stephen nihayet kendine gelmiş ve konuşabilmişti. 

"Ben iyiyim, iyi ki varsınız çocuklar!" 

Celestia'nın kalbi küt küt atıyordu; biricik amcasının kendine geldiği için mutlu, onun bu duruma gelmesine sebep olduğu için kendisine kızgın ve bir o kadar üzgündü. Gözyaşları tekrar süzülürken özürler dilemeye başladı. 

"Hayır, Celestia! Bunun seninle hiçbir ilgisi yok; seni çok ama çok seviyorum!" 
"Ama, ama... ben gerçekten çok... çok üzgünüm." Saniyeler geçtikçe sakinleşmeye devam ediyordu; mutluluğu artarken pişmanlığı biraz daha azaldı ve yerini merak duygusu aldı: Yaşadığı durumun kaynağı neydi? 

Hiç kimse Stephen'a soru sormaya yeltenmiyordu. Öyle ki, az önce yaşadıkları şokun etkisi onları da uzun süre etkileyecekti; artık Batı Orman ile ilgili hiçbir soruyu Stephen Amcalarına soramayacaklardı ve onun iyi olması her şeyden önemli olduğundan kimse üzgün görünmüyordu. Anthony'nin bir gözü Sirius'taydı; sözünün harika bir sebepten kesilmesi tüm soruların yanıtını onda bulabileceği düşüncesine engel değildi. 

"Hava iyice serinledi ve ister istemez terledik, özellikle Stephen Amca... ayrıca dinlenmesi gerekiyor." Anthony ile herkes aynı fikirdeydi. 

"Gayet iyiyim evlat. Hepinize çok teşekkür ederim. Lütfen unutmayın, bu durumun sizinle hiçbir ilgisi yok." dedi Stephen sağ elini havaya kaldırıp el sallayarak, "En kısa zamanda görüşmek üzere çocuklar, hepinize mutlu geceler." Şirinliğini ne yaşarsa yaşasın bozmadığı ortadaydı; yalnızca kendine geldikten sonra daha ağır hareket ediyordu. 

Herkes ona el sallarken Ophelia ve Anthony Stephen'dan birkaç metre gerideki Sirius'a yöneldi ve Ophelia az önce yaptığı derin bir oh çekişin ardından öne atılarak "Sirius, bir şeye ihtiyacınız olursa mutlaka haber ver olur mu?" diye fısıldadı. 

"Tamam, siz merak etmeyin," dedi Sirius rahatlatıcı sesiyle, "Anthony'e de söylediğim gibi sizinle bir ilgisi yok; o hep böyleydi ve henüz fark ettiniz." Ophelia kaşlarını çatıp şaşkın bir yüz ifadesine büründü, Sirius ise hızlı adımlarla önden ilerleyen büyükbabasının koluna girdi. 

"Hayatımın en garip gecesini yaşıyorum. Korkudan küçük dilimi yutacaktım." dedi Raphael öne düşen saçını geriye atıp yaşadığı gerilimden hafifçe terleyen alnını silerek. Anthony gerginliği henüz üstünden atmış Raphael'e sağ koluyla sımsıkı sarıldı ve hep birlikte evlerinin önüne doğru ilerlediler. 

"Ben... ben gerçekten özür dilerim," dedi Celestia yere doğru hüzünle bakarak, "siz haklısınız, yaptığım her şey yanlıştı." Ophelia başını iki yana doğru ciddiyetle sallarken sol omzuna narince dokundu. 

"Güzelim, bunu bilemezdik, değil mi? Ayrıca o gayet iyi ve Sirius'un da dediği gibi bunu sık sık yaşıyormuş." Celestia'ya başta Ophelia olmak üzere hiç kimse kızgın değildi; bu, onu iyice rahatlattı ve odağını onlara tamamen vermeyi güç de olsa başardı." Ophelia devam etti.

"Bu geceyle ilgili birkaç gözlemim var aslında. Anthony, seninle aynı fikirdeyim," Ophelia birleştirici ve güven verici sözlerine devam ediyordu, "Sirius'a yönelmeli ve Stephen Amca'yı bir an olsun işin içine karıştırmadan ne olduğunu araştırmalıyız." Ophelia'nın fikirleri değişmişti, Celestia afallayarak onunla göz göze geldi. 

"Evet Celestia, düşüncelerinde haklısın tatlım. Bu kasabada hiç kimsenin Batı Orman'ı araştırmak istememesini hazmedemiyorum."
"Haklısın Ophelia," diye karşıladı Anthony, "söylenenlerin hangileri gerçek, hangileri değil bunu da bilmiyoruz. Tek bildiğimiz, Batı Orman'ın zamanında tahminlerimizin ötesinde sorunlar doğurduğu." Cümlesini devam ettirmek üzereyken hızla duraksadı ve yaramaz kardeşi Celestia'ya kaşlarını mizahi bir tavırla çatıp gülümseyerek devam etti.

"Ne bizden habersiz Batı Orman'a gideceksin ne de başka bir şey... anlaştık mı?" Celestia tıpkı üç yaşındayken olduğu gibi iki yanağını olabildiğince esneterek tebessüm etti; kalbi bu sefer mutluluk ve heyecandan küt küt atıyordu. 
"Söz veriyorum!" 

"Herkes söz veriyor mu?" Ophelia sorusunu öylesine belirmemişti; bazı şüphelerinin olduğu ortadaydı, ancak Anthony hariç kimsenin yüzü değişmemiş, durumu fark etmemişti. Celestia'nın dışındaki herkes onu düşünmeden onayladı. Bu konulardan uzak durmaya çalışan Raphael'in bilinçaltındaki merakı zaman zaman fark edilirken son yaşananlarla birlikte o da kendisini temkinli kılarak araştırmalara katılacaktı. 

"İyi geceler herkese, sabah vakit kaybetmeden görüşürüz." Anthony'nin sohbeti noktalamasıyla herkes birbirine iyi geceler diledi ve evlerine dağıldı. 

MER | Paranormal RomanWhere stories live. Discover now