70. Bölüm: Travma

623 22 21
                                    

Stephen'in telaşlı sesiyle tam anlamıyla sobelenmişlerdi; kasabadaki en güvendikleri büyüklerinden olan Stephen ile karşılaşmaları suçluluk psikolojisini iliklerine dek hissettirirken kurtulmanın coşkusunu da adrenalin ve korkuyla dolup taşan kızların bir maraton koşucusunu andıran bedenlerine aşılamıştı. 

Stephen üstlerine doğru konuşmaksızın ilerlemeye devam ederken hep birlikte ormana geçit kapısının metrelerce ilerisinde karşılaştılar. 

"Axel!" diye hızla söze girdi Jane, "Kayıptı, hiçbir yerde bulamıyoruz. Bu geçidi ise ilk kez görüyoruz. Axel'in buradan girebileceğini düşündük." 

"Saklambaç..." diye ekledi Michelle, "Ev partisi verirken Axel ile kardeşinin bize eşlik etmesi için gün içinde ikisini davet ettik, ama yalnızca Axel bizimle geldi. Daha sonra saklambaç oynamak istediğini söyledi ve bize ısrar etti. Sonra aradık, hiçbir yerde bulamadık. Evden getirdiğimiz el feneriyle..."

"Kasabayı ayağa kaldırmamak için seslenmediğimizi de eklemeliyim." diye araya girdi Jane. Yerinde bir hamle yaptığını düşündü çünkü Axel'i aradıklarını söylemelerine rağmen gerçekte hiç olmadıkları kadar sessiz hareket etmişlerdi. Jane yine de Michelle'nin hamlesinden memnundu ve dostunun sözlerine devam etmesi için sessizleşti. Michelle ise onu başıyla onayladı:

"... yakınımızdaki karanlık yerlere teker teker baksak da bir sonuç bulamadık. Daha sonra onun ve arkadaşlarının geçmişte gerçekleştirdikleri Batı Orman denemesi aklımıza geldi. Doğal olarak kendimizi duvarın önünde bulduk ve her yeri aradık. Ve... tam arkanda duran geçitte bir boşluk fark ettik. Sonuç ortada; Axel ortalıkta yok..." gözleri bir anda parıldadı, "Çok korktuk, içerisi tekin değil!" 

Stephen ikisini pür dikkat dinlerken nefesini kontrol edip telaşını dizginlemeye çalışıyordu. Sonuçta Batı Orman'dan çıkmamışlardı; gözleri ormanın arkası dahi her yönünü hızla inceliyordu. Kızlar onu ilk kez telaş, merak, ürperme dürtülerini aynı anda ruhunda barındırırken görmüştü. Bazı zamanlar yaşadığı ağır sorunlara rağmen neşesini korumayı bilen Stephen onların gözünde ilk kez böylesine sessiz ve kendinden uzaktı. 

Stephen'in gözü, duruşunu bozmayan Kimberly'e ilişti; zihnindeki kentilyonlarca düşünceyle hiçbir açıklama yapmaması onun dikkatini çekmiş olmalıydı. Zira Stephen'in de kafasında soru işaretleri vardı ve tıpkı üç kafadar gibi her şeyin açığa kavuşmasını istiyordu. 

"Kimberly," diye konuya girdi Stephen, "Tam olarak neyle karşılaştınız? Zihnindekileri paylaş bizimle." Stephen'in Kimberly'e odaklanması diğerlerini şaşırtmamıştı çünkü kediyle karşılaşmaları sırasında olanlar hepsi için merak konusuydu.

"Ben... Batı Orman'da korkusuzca ilerleyebileceğimi düşündüm. Ama hiçbir şey göründüğü gibi değil, ve bu şey her neyse karşılaşmadan kapıları adına kadar kapatmalıyız!" Genç Kimberly'nin adımları açık geçide doğru yöneldi. 

"Axel'i ormanda bırakmak uğruna dönecek miyiz çocuklar?" diye karşıladı Stephen anlamlı ses tonuyla. Gözleri halen ormanın dört yanındaydı ve olabildiğine gergindi.

"Şey... biz..." Stephen'in sorusu ile afallayan Michelle bir yanıt bulamamıştı. 

"Axel'in ormana girmediğini biliyorum!" Stephen'in kısık sesi ve alışık olmadıkları kalınlıktaki ses tonu güçlü bir kroşe etkisi yaratırken, yaptıkları tüm planlar adeta suya düşse de cümlesini aniden tebessümle kuşanan yüzüyle tamamladı, "Bu oyunu dilediğiniz gibi devam ettirebilirsiniz, sizi ifşa etmeyeceğim." 

"A-ama nasıl?" diye sordu Jane. Batı Orman'ın çıkışına yakın olmaları ve birbirlerine kavuşmaları hafif gevşemelerini sağlıyordu. Bu rahatlama, Stephen'in karşılaşma sebeplerini kısaca açıklamasına yol açtı:

"Batı Orman hakkındaki bilgim tahmininizden daha fazla çocuklar.  Ama öncelikle, sizin bu planınızla ilgili hiçbir bilgimin olmadığını belirtmeliyim. Hayat... çok garip. Sanki her şeyden haberdar olmam gerekiyor gibi, müthiş bir rastlantıyla keşfettim sizi. Nasıl mı? 

Bu gece Allemande olması gerekenden biraz daha kalabalıktı ve geç saatte evin yolunu tuttum." Ardından Jane'e yöneldi, "Ailenin şehir dışında olduğunu bildiğimden bir dilim pasta ve birkaç parça çikolata hazırlayıp önce sana, sonra Michelle'ye uğrayacak ve hazırladığım tatlıları ikram edecektim. Fakat evinizin önüne vardığımda, ışığınızın açık, perdenin önünde ise bir çocuk siluetinin olduğunu fark ettim. Kısa süre içinde onun Axel olduğunu anladım ve hepinizin evde olup klasik ev partilerini gerçekleştirdiğinizi düşündüm. Fakat yanılgıya düşmüşüm." Stephen'in yüzü buruşmuştu. Derinden gelen sesiyle konuşmasını sürdürdü:

"Kapıyı yalnızca Axel açtı ve ona nerede olduğunuzu sorduğumda eli ayağına dolanarak başını öne eğdi. Saniyeler sonra kısık sesle bana yalan söylemek zorunda kaldı. Hislerim yalnızca Batı Orman'ı vurguluyordu çocuklar, yalnızca Batı Orman'ı. Tahmin edebileceğiniz üzere hiçbirinize kızgın değilim ve tatlıları Axel'e verip apar topar evimdeki el fenerini alarak geçide doğru ilerledim. Yanılmamıştım, kapı açıktı. Senelerdir kimsenin keşfedemediği, keşfetmişse bile ya açmayı başaramadığı ya da açmaya yeltenmediği engeli aşmıştınız. Ve eğer ki Batı Orman'ın gerçek yüzünü bilseydiniz cesaretinizi Sarabande'de yaşamaya devam ederek kullanırdınız. Çünkü tekinsiz ve mistik bir ormanın yanında yaşamak dahi cesaret gerektirir."

Herkes Stephen'i ağızları artlarına dek dek açıkken şaşkınlık ve korku içinde dinliyordu. Batı Orman'da bilmedikleri ne gerçekleşmişti? 

"Ama şu anki sözlerinle iyice gerildiğimizin farkında mısın?" diye çıkıştı Michelle gerginliğinden dolayı sırıtarak.

"İşte bu yüzden tüm orman duvarlarla örülü ve bu geceye dek hiçbir şeyden haberdar değildiniz. Ayrıca çocuklar, cesaretiyle tüm kasabayı büyüleyen siz gençlerin birtakım gerçekleri bilmeye hakkı var, değil mi?" Michelle, Stephen'in sakinleştirici tadındaki sözlerini işitirken onu başıyla onayladı. 

"Mademki hepimiz kasabaya dönmek için hemfikiriz, burada durmamızın bir anlamı kalmadı. Değil mi Kimberly?" diye sordu Jane. Michelle ile birlikte halen sessiz kalan Kimberly'den bir kımıldama bekledikleri gözlerinden okunuyordu. Kimberly bu teklifi hedef noktaya yürüyerek kabullendi. Zihninden geçenlerin ne olduğunu ise çıkış kapısına yaklaşırken vurguladı: 

"İçimde çok güçlü bir his var, ayaklarımı geri geri götüren... yüzleşmek istiyorum. Korkuya teslim olamam."

"Hayır, kediyle bakıştığında hissettiklerin her neyse seni ürpetti ve bu bizim dönmemiz için bir anahtardı Kimberly. Alacağımızı aldık, merakımızı giderdik. Hep birlikte dönüyoruz." Jane'in sert tepkisi, dostunu kolundan hafifçe tutarak kapıya ilerlemeleriyle devam etti ve Michelle ona eşlik etti. Stephen ise onları birkaç metre arkalarından her yöne bakmayı sürdürerek takip ediyordu.

Sarabande'nin uzağında kalan iç ısıtıcı sokak lambalarını gördüklerinde, tam arkalarında karabasan etkisinde bir yoğunluk sezdiler. Adeta adımları donmuş, nefesleri kesilmişti. Ölüm donukluğu yeniden, çok daha güçlü bir şekilde tezahür ediyordu. Bu kez yaşadıkları donukluk, yaşamlarındaki en değerlilerinden biri olan Stephen için yerini benzeri görülmemiş bir endişeye bıraktı.

"Hayır!" Hepsi bir ağızdan çığlıklar atıyordu. Stephen işaret parmağıyla sağ arka çapraz hizalarındaki ağaçları gösterirken ruhu bedeniden Batı Orman'ın mistik çekim kuvvetine çaresizce akıyordu. Yüzündeki korku, ormanın lanetinin yüzüne yansımasıydı ve çaresizlik girdabı, ayaklarını zifiri toprağın hiçliğine doğru pervasızca çekiyordu. 

MER | Paranormal RomanWhere stories live. Discover now