48. Bölüm: Boyutlar Arası Sevgi

3.5K 131 28
                                    

"Yirmi beş sene..." Anthony devam etmek üzereyken boğazı ansızın düğümlendi; dili damağına yapışmış, nefesi kesilmişti; ağlama dürtüsünü bastırmak için duraksadı ve dolan gözleriyle uzayının doruğunu izledi. Ophelia aynı dürtüyü kalbinde dizginlemeyi başarmıştı; sakinleştiğini sanıp yarı cümlede nakavt olmaya bir adım kala ayakta kalan Anthony gibi kaskatı değildi, fakat yüreği bambaşka melodilerle kendi gerçekliğini yaşıyordu. Anthony tüm dışavurumu ile iki saniyeyi geçmeyen şaşkın bir kahkaha atıp sözlerini sürdürdü:

"Keskin zekan ve dikkat ustalığına hayret etmeyeli Tabiat Ana Güneş Ana'nın çevresinde yirmi beş turu devirmiş. Acımasızca..." 

"Sorguluyorsun, değil mi Anthony?" Ophelia'nın gözleri şefkatle parıldıyordu, "Acımasız olanın sen mi yoksa hayat mı olduğunu..."

Anthony Ophelia'nın gözlerinde kaybolurken bambaşka bir detayla karşılaşmıştı; kozmos onu sevgi diliyle yanıtlıyor olmalıydı. Zihninde beliren bu düşünceyi saklayarak onu yanıtladı: 

"Passacaglia'nın doğumuna yardımcı olana dek sorgulama yetimi kaybetmiş gibiydim; şimdi ise hiçbir soruyu netliğe kavuşturamayan arafta kalmış bir ruhtan farksızım. Onlarca düşünceyi eş zamanlı sorgularken kendime duyduğum öfkenin arttığını hissediyorum. Öyle ki..." Sükunetini yitirdiğini fark etti, temel taşlarının sarsıldığını ve çevresinin sakin ve beyefendi damgasını vurduğu Anthony kalıbının Ophelia'nın güneş gibi ısıtan sıcaklığı altında erimeye başladığını algıladı. 

"Devam et lütfen. Her şey yolunda." 

Anthony Ophelia'nın adeta harp tellerinden çıkan sesiyle kendine güvenini kazandı ve sözlerini sürdürdü:

"Teşekkür ederim Ophelia. Kendime öfkemin sebebi, doğumumdan itibaren bir arada olduğum, yaşamımın merkezinde gördüğüm Ophelia ile bir anda değişen zaman çizgisinin ardından kopmak zorunda kalmam ve bunca senenin ardından sadece hep birlikte üç kez görüşüp birkaç kez telefon görüşmesi yaparak yabancılaşmamız."

"Buna emin misin?" Ophelia donuk bir yüz ifadesiyle ilerledi, "Karşında bir yabancının mı oturduğunu düşünüyorsun?"

"Ha-hayır..." Ophelia Anthony'nin çok kısa bir süre önce aklına gelen düşüncenin kapısını aralamıştı. Anthony zihnindeki defterin bu sayfasını itinayla açtı:

"Ophelia, gerçek şu ki hislerim öfkemle çelişiyor. Bu çelişkiye göre kalbim senden asla kopmadığımı, milyonlarca sene geçse dahi kopamayacağımı söylüyor. Henüz bebekken olan ilk karşılaşmamızda birbirimize gülücükler saçmamızın ailemizi şaşırttığını hatırlıyorum da... sonra yine köpürürken buluyorum kendimi. Zaman nasıl bir illüzyondur ki yokluğuna adapte oldum? Kasabadan sonraki süreçte yaşadığımız toplanmalarda her şeyin yolunda olduğu rolünü uygulamayı nasıl başardım? İşte bu sorular okları sorduğun soruya yönlendiriyor: Sorguluyorsun, değil mi? Acımasız olanın sen mi yoksa hayat mı olduğunu...  

"Hazırlıksız yakalanmak böylesine ağır bir duygu. İkimiz de maskelerimizin ardına gizlenene kadar tüm çıplaklığımızla kalakaldık. Ne Raphael ne Celestia ne de Sirius; baş başa... hayat kusursuzca işlediği planını olması gerektiği an uyguladı."

Hem Opelia'ya hem de kardeşi Celestia başta olmak üzere ailesine, dostlarına ve kasabaya hasretini dindiremeyen Anthony, tüm kalıplarından sıyrılarak kendisiyle yüzleşmeye başlamıştı. Bu yüzleşmeyi yaşayan yalnızca o değildi, Ophelia da kendi içinde derinlemesine bir değişime girmişti. 

"Yaşadıklarımızın birer ders olduğunu unuttun mu yoksa? Hayatın sen olduğunu..." 

Ophelia çikolatasından bir ısırık daha alıp kahvesini soğumadan yudumlarken Anthony son cümlesinin güçlü titreşiminin etkisinde kalarak ona kahvesi ve çikolatası ile eşlik etti. 

MER | Paranormal RomanWhere stories live. Discover now