21. Bölüm: Scherzo

13.7K 374 110
                                    

Kasabanın kalbinden ayrılalı on dakika geçmemişken Sirius ve Anthony'nin birbirlerine şakayla karışık sataşmaları ekibin kahkahalarla ilerlemesine sebep olmuş; yükselen moralleri adımlarını hızlandırmıştı. Günlerini doyasıya geçirmeleri, monoton bir yaşam sürdürmedikleri anlamına gelmezdi; neredeyse üç aydır -Courante yaz tatiline girdiğinden beri- bu yola uğramamış, okullar henüz açılmasına rağmen hiçbiri bu yola uğrama fırsatı bulamamıştı. Nihayetinde minik, şirin ve bir o kadar huzur dolu Sarabande'nin her bölgesinin ve sokak sakinlerinin farklı ruh hallerine sahip olduğunu keşfetmişlerdi. Evler kuzey batı kısmına göre çok daha fazla sayıdaydı ve evlerin çoğunluğunu beşer metre genişliğinde sararan ağaçlar ve sonbahar çiçekleriyle dolu bahçeler ayırıyordu. Dolayısıyla, sokakları şenlendiren çocuk seslerinin bu bölgede daha yoğun olması şaşırtıcı görünmüyordu. Dün geceden itibaren gündemlerinden düşmeyen Batı Orman konusu ve bu bölgeyi uzun bir süredir -yaşam şartlarına göre- zihinlerinden silmeleri farkındalık düzeylerini gitgide artırıyor, kasabalarını yeniden keşfetmelerini sağlıyordu. 

Devasa Courante'nin göz kamaştırıcı genişlikteki çatısı evlerin üstünden nihayet göründü. Bu, Doğu Orman'ın girişinin bitişiğindeki kamelyalarda yapacakları pikniğin habercisiydi. Bulundukları sokağın sağ köşesindeki otantik bakkal dükkanı onlara göz kırpıyordu. Dükkanın otantikliği ve kasabanın merkezinden uzak oluşu aldatmasın, yalnızca kasabanın değil, tüm kentin en rağbete uğrayan ve özgün bakkalı Courante'nin şatafatıyla kusursuz bir uyuma sahipti. Ahşap dükkanın girişi envaiçeşit mevsimsel sebze ve meyvelerle doluydu; Scherzo'dan içeri giren herkesin ruhu yeşilliklerin arasından geçip -düzinelerce kez girse bile- ilk anki gibi stresten arınmışçasına huzurla kaplanırdı. Kaplanması pek tabiiydi; ülkenin en popüler oyun bulmaca dergileri, şaka oyuncakları, kart oyunları, topaçlar, misketler giriş kapısının hemen ardındaki gizli bölmede tüm Sarabande'ye sergilenirken gıdalar kategorilerine göre Scherzo'nun ucuna doğru uzanan raflarda tüketilmeyi bekliyordu. Diğer tüm ihtiyaçlar ise dükkanın kalan kısımlarına usulce dağıtılmıştı. Celestia ve kolundan tutup koşmasını sağladığı Raphael önden içeri girdiler. Anthony ve Sirius ise Courante'nin çatısının manzarasını seyrederek ilerlerken Ophelia onları dikkatle izleyerek aynı anda çevresinde herhangi bir değişimin olup olmadığını kontrol ediyordu; manzaranın büyüsünü maalesef ki deneyimleyememişti. 

"Kimberly Teyze ile her şeyi halletmişler, girmemize gerek bile kalmadı." dedi Sirius kıkırdayarak. Ophelia ve Anthony onun sözleri üzerine dikkatlerini doğrudan ellerindeki gıdalara yoğunlaştırdı. 

"Oh, Celestia! Hepimizi şeker komasına mı sokmak istiyorsun?" adımlarını hızlandırarak içeri hızla giren Anthony tıpkı Stephen gibi kendilerini bildi bileli tanıdığı Kimberly Teyzesine başıyla selam vererek Celestia'nın elindekileri aldı ve tekrar ona yöneldi, "Seni gerçekten çok özledim!" 

"Ben de öyle, özellikle ikinizin didişmesini," Kimberly kıkırdıyordu çünkü Anthony ile Celestia Scherzo'ya her girişlerinde onun en sevdiği şekerlemeler için küçük atışmalar yaşarlardı ve bu sefer Celestia gerçekten dozunu kaçırmıştı. O sırada Kimberly'nin neşeli ve heyecanlı bakışları içeri az önce giren Ophelia ve Sirius'a yöneldi. Scherzo'nun kapısı, içeri giren herkesin derinliklerindeki kasveti bir süzgeç edasıyla süzüyor olmalıydı; zihinleri bir anda şimdinin büyüsüne sabitlenmişti ve aldıkların her nefesin tadını çıkarmaya başlamışlardı.

"Oh, işte benim meleklerim. Hepinizi bir arada görmek öyle güzel ki..." diye devam etti Kimberly duygularını aktarırken kendini sınırlamaksızın, "Celesita ve Raphael siz gelmeden önce kısaca söz etti. Sizinle öyle gurur duyuyorum ki çocuklar..." Ophelia, Kimberly Teyzesinin kendileriyle neden gurur duyduğunun farkındaydı; onun hayat görüşlerinden biri, şartlar ne olursa olsun yaşamın içinde akmak ve her şeyle uyumlanmaktı. Öyle ki, sabahleyin benzerine nadir rastlanan fırtınanın ardından spontane oluşan pikniğe gitme fikirleri zihninde bir konçertodan farksızdı.   

Kimberly, Michelle ve Jane'in çocukluk dostuydu. Aralarındaki ruhsal bağ üçünün de yaşamına bir ilham perisinin dokunuşuyla etki etmişti; kırk iki yıllık serüvenlerinin neredeyse yirmi beş senesinde birlikte vakit geçirdikleri her an düşler okyanusunun dibindeki incileri çıkarma cesareti göstermişler ve her bir inciyi birer birer çıkarmışlardı: kimi zaman Kimberly'nin büyükbabasının hediyesi olan seyahat ansiklopedisine dalıp ortak karar verdikleri yerleri işaretleyerek seyahat etmişler -maddi güvenceleri olmadan yaptıkları seyahatleri daha keyifli görüyorlardı-, kimi zaman ise çıkardıkları incilerle kozmosta dahi eşi benzerine zor rastlanabilecek üretimlerde bulunmuşlardı. Fakat yirmili yaşların ortalarındayken Michelle ve Jane aile kurmayı tercih etti; böylelikle hiçbir şeye mecbur kalmadan kalplerinin mistik sesini dinlemeleri huzurla dolu yepyeni bir kapıdan girmelerini sağladı. Kimberly ise geçtiği kapıyı Scherzo'ya taşıdı; bu, bakkal dükkanından içeri giren herkesin kendini bulmasını açıklıyor olmalıydı. Seyahatlerine ise devam etmekten vazgeçmedi; değişen tek durum, spontane seyahatlerin yerini planlı yolculuklara bırakmasıydı. Edindiği tecrübeleri ise yıl boyunca çevresiyle -özellikle çocukları gibi gördüğü Couranteliler- paylaşmak en büyük zevkiydi. Dış görünümü ise tıpkı Scherzo gibi otantik ve sevgi doluydu: kahverengiye çalan sarılıktaki doğal kıvırcık saçları; karakteristik, hafif kemerli burnu ve on bir senedir yüzüyle uyum içindeki oval, ince çerçeveli odunsu tondaki gözlüğü; Doğu Orman'ı anımsatan koyu yeşil ve kahverengi desenli uzun elbisesi ile Sri Yantra kolyesi onu her zaman kendinde hissettiriyordu.  

"Sirius ile uzun bir gün geçirmeyeli çok olmuştu," diye karşıladı Anthony elini dostunun omzuna koyarak, "ve böyle anlamlı bir günde seninle hasret gidermek paha biçilmez Kimberly Teyze!" 

"Ah, benim düşünceli Anthony'm!" sözleri sessizliğe, derin bir tebessüme dönüştü.

"Annem ve Michelle Teyze ile son görüşmenizde Celestia ile birlikte yanınıza gelmeyi çok istedik, ama..." Raphael'in çıkışını Celestia araya girerek tamamladı: "Biz çocuklar için bile hayat sürprizlerle dolu, yetişemedik." Celestia'nın yanıtı herkesi güldürdü.

"Oh, sen hep büyümüş de küçülmüş gibiydin canım benim," diye yanıtladı Kimberly Celestia ile Raphael'in yanağını ve saçını okşayarak, "ama şunu daima hatırlayın çocuklar, önemli olan kaç yıl yaşadığımız değil, aldığımız her saniyenin değerini bilebilmektir; uykudayken bile..." 

"Seni daima örnek almaya çalıştım Kimberly Teyze," diye devam etti Sirius, "sadece sözlerinin değil, kelimelerinin bile içimizi açtığını hissediyorum." Ophelia ise herkese katılırcasına keyifli bir gülümseyişle sohbetin içindeydi; ancak içinde tanımlayamadığı bir kıpırtı seziyordu ve tamamen içine odaklanarak bir anda sessizliğe gömülerek ortamdan soyutlanmayı tercih etti.

"Eğer müsait olabilirsen Doğu Orman'ın girişindeki kamelyalarda oturuyor olacağız, seninle uzun uzun sohbet etmeyi öyle isterim ki." dedi Anthony. Herkes onu destekleyerek teyzelerine ısrarda bulundu. 

"Değerli teklifiniz için sizlere çok çok teşekkür ederim canımın içi," diye yanıtladı, "ama babam kış için hazırlık yapıyor ve bugün burada kalmalıyım. Ama hep birlikte vakit geçireceğimizden şüpheniz olmasın." 

"Hayal ediyorum da," dedi Celestia heyecanı yüzünden okunurcasına saf gülüşüyle gözünü kapatarak, "hep birlikte Stephen Amca'ya, Allemande'ye gidiyoruz ve saatlerce vakit geçirip en güzel çikolatalardan yiyoruz. Bunu lütfen gerçekleştirelim, nolur!" Celestia'nın hayali gerçekleşebilecek kadar mantıklıydı.

"Ah, bunu hem ben hem de büyükbabam öylesine istiyoruz ki." diyerek Celestia'yı kutladı Sirius. Anthony ise "Bunu kendimizi bildik bileli düzenli yaptığımızdan olmalı." diyerek dostunu destekledi. 

Sohbetin sonuna geliyorlardı. Ellerindeki şekerlemeler, bisküviler ve meyve sularını Kimberly'nin açtığı poşete koyan Celestia ve Raphael hızla ceplerindeki paraları çıkarıp diğerleriyle birlikte hepsini ortaklaşa ödediler. O sırada Ophelia içinin neden kıpırdadığı ile ilgili net bir fikre saliseler içinde vararak heyecanını Everest'in zirvesine çıkardı. 

"Kimberly Teyze. Seninle konuşmak istediğim bir konu var. Daha doğrusu sadece bir soru..." 

"Tabii ki tatlım, nedir?" Ses tonu meraka bürünmüştü. Varsayımda bulunmadan ve yüzünü değiştirmeden sadece soruya odaklandı.

"Merkezdeki yıldız tetrahedron."



MER | Paranormal RomanWhere stories live. Discover now