49. Bölüm: Kavuşma

3.5K 131 19
                                    

7 Ekim 2020 - 20.05

Passacaglia'dan beş dakika önce ayrılan Anthony akşam planını saatler öncesinden hazırlamıştı. Öyle ki, Ophelia kendisini Raphael ile geçirecekleri akşam yemeğine davet etmiş, öncesinde ise Elli Beşinci Cadde'de moda tasarımı uzmanlığı yaptığı bir ofisinin olduğunu belirtmiş, nihayetinde bu karşılaşmanın sıradan olmadığına bir kez daha şahit olmuşlardı; yaşam dürtülerini daima Nirvana'da tutan Elli Beşinci Cadde onun için artık yaşam pınarından farksızdı. Anthony Ophelia'nın heyecan verici teklifini kabul etmeden önce ise Marie'nin akşam için müsait olup olmadığını sormak üzereyken Marie anlamlı bir tavırla ona 'Passacaglia'yı ben kapatırım. İçini ferah tut.' demişti. 

Anthony, Ophelia ve Raphael Elli Beşinci Cadde'nin en kaliteli ve iç ısıtıcı restoranında buluşacaklardı. Restoran evinin elli metre ilerisinde olduğundan kendine çekidüzen vermek adına birkaç dakika da olsa aynanın karşısına geçmeyi arzulamıştı. Randevu saatine rahatlıkla yetişeceğini bildiğinden merdivenleri ahenkle çıktı ve tam 20.05'te anahtarla evinin dış kapısını açtı. Fakat kapının alt kısmı kilitli değildi. Kent kalabalık olmasına rağmen hırsızlık ya da benzeri vakalara gebe değildi, yine de önlemini daima alırdı ve kapısını kilitlememesi onu günün başlangıcına yönlendirmişti. Zihninde evden çıkması adına hiçbir kare belirmemişti ve bu durum onu şüpheye düşürmüştü. Ancak Ophelia ile karşılaşmasından önce düştüğü boşlukla bu durumu ilişkilendirerek her şeyin yolunda olduğu sonucuna vardı ve kapıyı yavaşça araladı. 

"Kim var orada?" 

Anthony hiddetle bağırdı. Anlık değişen tavrı bir rol değildi; evde güçlü bir yoğunluk tezahür ediyordu ve mutfağın ışığı en hafif şekilde açıktı. Düğmeyi en sonuna dek çevirerek ışığı kapadığını net bir şekilde hatırlıyordu ve bu aydınlanma, az önceki silik anıların hükmünü yok saymaya yetmişti. Önce koridorun ışığını açtı ve temkinli adımlarla mutfağa doğru ilerleyip ışığı tamamen açtı. Ardından yeniden seslendi:

"Eğer şimdi seslenip iki elin başının üzerinde bana doğru yürümezsen seni yakaladığım an delik deşik ederim!" Anthony bu kez blöf yapmıştı; silahlı olduğunu vurgulayarak karşısındakini tedirgin etmeyi amaçlamıştı, ancak eve gerçekten biri girdiyse ve o kişi ya da kişiler silahlıysa blöfü işe yaramayacaktı. Soğukkanlılığını sıklıkla korumayı başaran ve üniversite yıllarında aldığı savunma sanatları eğitimiyle kendini koruyabilecek düzeyde olduğuna inanan Anthony Ophelia'nın ışığı ile allak bullak olmuş, sabaha karşı gördüğü travmatik kabus ve ardından eşyanın hareket etme olayı ise temellerinin yıkılmasına sebep olabilecek bir depremin şiddetini artırmıştı. Bu ihtimaller zihninde sıralanırken bir anda mutfağın girişinde kalakaldı; "Evin değişen atmosferi ve ışığın açılmasının sebebinin sabaha karşı yaşadıklarıyla bir ilişkisi olabilir mi?" sorusu onu rahatsız etmiş, tüm zaaflarını gün içinde art arda yaşaması onu darmadağın etmeye bir adım daha yaklaşmıştı. Kendine gelip akşam serinliğiyle saçını kımıldatan rüzgarla birlikte temiz havayı akciğerlerine doldurmak adına balkona yönelip arkasına bakarak ilerledi ve kapıyı açtı. 

"Soğukkanlılığını koru Anthony, sen bu değilsin. Kendine gel! Şimdi odalara teker teker bakacak ve her şeyin yerli yerinde olduğunu, evdeki tuhaf yoğunluğu zihninin ürettiğini ve açık kalan ışığın elektriksel bir arızalanmadan kaynaklandığını göreceksin."

Tedirginliği henüz tam olarak üstünden atamasa da birkaç dakika öncesine göre daha iyi hissediyordu. Balkondan çıktı ve kapıyı kapatırken gözü defterin olduğu bölgeye erişti. Fakat defterin yerinde olmadığını gördü. 

"Bu, hayır... bu... BU MÜMKÜN DEĞİL!" 

Tüyleri yerinden çıkacak kadar keskin bir hızla ürperdi ve yaşanan durumu kabullenmek zorunda kalıp cesaretini toplayarak tüm odaları aramaya başladı. Hiç kimse yoktu ve bu durum onun nefes kontrolünü zorlaştırıyordu. Son olarak yatak odasının kapısını açmak için adımlarını yöneltti. Eve girdiğinde hissettiği yoğunluk artık kat be kat güçlüydü ve gitgide daha da hassaslaşan sezgileri, mantığı ile denge kurmasına engeldi. 

Anthony başta tam kapalı olduğunu sandığı, bir adımın ardından açık gördüğü kapıyı kapatıp kapatmadığına emin değildi. Bir diğer adımda bu karamsarlığının hiçbir anlamının kalmadığını fark etti, zira mutfak ışığını gördüğünde yaşadığı güçlü ürperti dahi merkezine girdiği zifiri girdabın yanında bir hiçti. Abajurun ışığı açıktı ve Anthony düğmesini kapadığını an be an hatırlıyordu. Kapıya üç adım yakınken parfümünün dip notasının ruhu besleyen kokusunun kapı aralığından buram buram geldiğini algıladı. Fark ettiği her yeni detay karabasanın giderek üstüne çökmesinden farksızdı. 

Bir sonraki adımı sonuçsuz kaldı. Kapının kendiliğinden, ağır ağır açılmaya başladığını sezmesiyle adeta Batı Orman'ın karanlığının hücrelerini birer birer öldürdüğü hissine kapıldı. Dudakları kurumuş, korku kelimesini sözlüğünden silmeyi arzuladığı bir çaresizliğe bürünmüştü. Karşılaşacağı durumun ne olduğunun bilinçsizliğine karşın çaresizliğini bedenine yansıtmamayı başardı ve gardını aldı. Kapı birkaç santim kıpırdadı, fakat açılmayı durdurdu. 

Anthony on saniye geçen sessizlikle yüzleşirken kapı en savunmasız hissettiği anda tüm hızıyla açıldı!

"BÖ!"

Anthony iki duvar arasında ezilmenin şokuyla gardını koruyarak istemsizce geriye sıçradı. Bir duvar evde yalnız olmadığının şokuyla, diğeri ise birçok duyguyu aynı anda yaşamanın beton etkisiyle çarpmıştı yüreğine; korku, gerilim, endişe... hasret... Anthony'i son on dakikada nakavt etmeyi başaran olayın mimarı Celestia'ydı!

...

Tren

7 Ekim 2020 - 00.12 

"Acaba benim bir tanecik Anthony'm sürprizimi nasıl karşılayacak? Onun kendini beğenmiş duruşunu yerle bir etmek için sabırsızlanıyorum!"

Dört kişilik özel yolcu vagonunda tek başına olduğu için şanslı ve bir o kadar da sıkılmış hisseden Celestia, ayaklarını dilediği gibi uzatmanın rahatlığıyla saatlerce iki büklüm kalarak dibinin düştüğü macera roman serisinin yeni kitabını okumuş ve geçen süre umurunda olmadığından hafifçe doğrulduğu ilk anda güçlü bir sancı ile baş başa kalmıştı. Sekiz yüz kilometrelik yolun henüz beşte birlik kısmı tamamlanmıştı ve trenin bir araba kadar hızlı olmaması canını her geçen saatte katlanarak sıkıyordu. Michelle'nin hazırladığı çikolatalı pudingi acil kaçış düğmesi olarak görüyor, son raddede yemeyi düşünüyordu ve bunun planını henüz yola çıkmadan önce yaptığından, en sevdiği tatlıyı koruyucu bir saklama kabına koymuş; tren şiddetle sarsılsa dahi yıkılmayacak bir yere, önündeki ahşaptan masanın pencere bölümüne dayandığı kısmın ortasına bırakmıştı. Pudingin yanında sosisli sandviçi ve içine sade granül kahve koyduğu bir litrelik termosu vardı. Kahvenin masada konuşlanmasının tek amacı, Celestia'nın yolculuk sırasında uykuya dalmama arzusuydu ve birçok yolculuğunda termosu ile her saniyesini dolu dolu geçirebilmişti. Kitap ayracını kaldığı sayfaya yerleştirdi ve romanını elinden düşürmeden sayfaları baş parmağıyla hızlı hızlı geçerek ay ışığının yansıttığı yolu izlemeye başladı.

MER | Paranormal RomanTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang