57. Bölüm: Gerçekleşen Sezgi

3.5K 132 23
                                    

Son iki dakika, kendini iç sesinden ayırmayı başaran Anthony'nin Raphael ile, Raphael'in ofisi ve çalışma süreci hakkında kurdukları diyalogla geçti. Sohbet, Passacaglia'nın peyzaj düzenine doğru ilerlerken, Ophelia işaret parmağı ile kapıyı göstererek araya girdi:

"Servislerimiz geldi çocuklar."

Üçü birden aynı anda başlarını kapının hizasına çevirmenin ardından bir saniye bile geçmemişken garson, elindeki ahşap tepsiyle kapının önünde belirdi. 

"Henüz..." diye mırıldandı Raphael.

"Gelmemişti." Raphael'i tamamlayan Anthony ilk servis geldiğinde yaşanan durumun yinelenmesiyle, merakını gidermek için Ophelia'ya bir kez daha ısrar etmeye karar verdi. O sırada tatlılar ve kahveler her birine servis ediliyordu. Hepsi teşekkür ettikten sonra, garson henüz restoranın dış kısmından ayrılmadan Celestia kıpırdadı; gözlerini kapadı ve kahvenin buram buram gelen kokusuna teslimiyetiyle söze girdi: 

"Anda kalmayı oldum olası sevdim." Duraksadı ve kapadığı gözlerden Anthony'e yakın olanı aralayıp onu manidar bir bakışla, kısaca süzdü ve sözlerini sıraladı, "Bu koku sende ne hissettirdi Anthony? Halen Ophelia'nın servislerin süresini nasıl tahmin ettiğini sorgularken, kendi yaptığın kahveyle önündeki kahveyi mi kıyaslıyorsun? Biliyor musun, şimdiyi yaşamanın en tatlı yanı, anılarının hafızandan silinmeyecek olması. Şu an bile burada değilken, anılarını geleceğe nasıl taşırsın ki? 

Geçen upuzun yıllar bana anı yaşamanın değerini öğretti. Siz ve Sarabande kalbimin yapbozunun tamamlanmayan parçaları... hayır, can parçalarıydı! Ve şimdi geçmişteki defterleri açtığımda, üniversitede edindiğim dostlarımla yaşadığım maceraları bile silik silik hatırladığımı fark ettim. Neden biliyor musun? Çünkü geçirdiğim her serüveni, kasabadaki yaşanmışlıklarımızla kıyasladım." Gözlerindeki ciddiyet ve yüz kaslarında beliren pişmanlık, sözlerine ara verip profiterolünden küçük bir dilim yediğinde ve dumanı üstünde kahvesinden ağır bir yudum aldığında son buldu. Celestia'nın her cümlesinden bir ders çıkaran ekip, kalplerine çöken ağırlığın etkisiyle ona profiterol ve kahveyle eşlik ettiler. Celestia gülümseyerek devam etti:

"Yine de kendimize asla haksızlık etmemeliyiz." Bakışlarını birbirlerini kucakladıkları noktaya yöneltti, "Kavuşma anımız ve sonrasında yaşadığımız sohbetin büyük bir kısmında şimdi ve buradaydık. Bunu başarmasaydık, aynı anda gördüğümüz lanetli geceyle yüzleşmeyi nasıl erteleyebilirdik ki?" Celestia'nın son cümlesi, en keskin düşüşle o gecede gözlerini açmalarına sebep oldu; bu, konuyu açmak için kurguladığı bir plan değildi.

"Konuşmaya başlamadan önce..." dedi Anthony kardeşinin omzuna şefkatle dokunarak, "Sözler ve deneyimler ne yazık ki çoğu kez uyumlanmıyor. Sözlerin beni derinden etkiledi Celestia. Bilmeni istedim." 

Celestia, ağabeyini başıyla, huzur dolu tebessümüyle onayladı. Raphael konuya girdi:

"Haklısın Celestia, akşam yemeği ve sonrasında kendimi çoğu kez anda hissetsem de şu an gerim gerim geriliyorum." Raphael'in teni bir ton sararmış görünüyor, ses tonu ise daha tiz geliyordu, "Kasaba defterinin sayfalarını iyice çevirene dek değiştirdiğimiz konuların sıcaklığını yalnızca anda kalmanın etkisiyle mi yaşadık, yoksa tüm sohbet konularımız, az sonra konuşacağımız durumdan kaçış geçidimiz mi? Her birinizin yüzü benimkinden farksız, sanırım ikinci seçenek doğru yanıt."

Celestia Raphael'in gözlerine haklılık payı verircesine baktı; başta yüzü düşmüş, önündeki tatlıya bakıyordu; ancak kendini hızla toparlamayı başararak yanıt verdi:

"Çekinmemek elde değil. Ve ben..." Başını dik tutup tüm çocukluğuyla bütünleşerek gülümsedi, "sizinleyken içimdeki capcanlı, zıpır Celestia'nın her şeyi yapabilecek güçle dolduğunu hissediyorum." 

Celestia'nın özgüven dolu yanıtı ile Raphael'in yüz rengi eskiye döndü, tıpkı çocukluğunda olduğu gibi; Celestia onun daimi destekçisiydi ve bu, son nefeslerine gelseler dahi değişmeyecekti. 

"Evet çocuklar." Ophelia kısa sürenin ardından konuya girdi, "Kabusların ve hepimizin aynı günde birbirine denk gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?" Konu hakkındaki fikirlerini yeniden sona saklamayı planladı çünkü rastlantı kelimesini sözlükten silecek kadar güçlü olaylar zinciri için bir görüşte bulunmaya dili henüz varmıyor, her şeyi olabildiğince gözlemlemeyi arzuluyordu. 

Masada gerginlik kokan bir sessizlik tezahür etti; ne zihinlerinde bir olasılık oluşturmuşlar ne de olabilecekler hakkında öngörüde bulunmuşlardı. Gerginliğin, dillerindeki kilidin sökülmesini engellediği sonucuna varan Celestia, konuyu kahve ve profiterole taşıdı:

"Evet sayın kahve ustası, beğendiniz mi kahveyi?" Ağabeyinin gözlerine ruhundan gelen ışıkla tebessüm ederek bakıyordu. Anthony şaşkın bir bakışla yarısını bitirdiği profiterole ve yaşadığı dalgınlıktan üç yudumdan fazla almadığı kahveye baktı.

"Kahveler hazırlandığı gibi gelmemiş, tadından bu küçük pürüzü çıkarabilirim. Tadı, restoranın samimiyetini içimde hissetmemi sağladı adeta. Fakat görüşlerimizin aynı olduğunu düşündüğüm gibi profiterol lezzetli olmasına rağmen arzuladığım tadı vermedi. Ve kahveden çok profiterol konusunda müşkülpesent olduğumu sezdim." 

"Doğru tahmin," dedi Celestia gülerek, "sözlerinin altına imzamı atarım."

"Ben de. Her şey mükemmel ötesiydi! Profiterol de, ama bir Sarabande çikolatası değil." diye destekledi Raphael kıkırdayarak.

"Katılıyorum, ama ekleme yapmam gerek." diye çıkıştı Ophelia dış kapıya kısık gözlerle bakıp Anthony'e doğru düzelttiği gözleriyle yönelerek, "Garsonlar aralarında kısa bir anlaşmazlık yaşadı. Kahvenin genelinde, çıkaramadığım bir farklılık sezdim; sen hemen servis edilmediğini fark ettiğinde ise parçalar birleşti: Kapı girişinde duran garson bir ile iki dakika arası iç kısma doğru tedirgin bir şekilde yöneldi ve oldukça hafif işitebildiğim bir tartışma atmosferi kulaklarımda yankılandı."

Ophelia hem Celestia'nın ortamı gevşetme çabalarına destek çıktı hem de Raphael ve özellikle Anthony'nin sorguladığı servis detaylarına açıklık getirdi. 

"Peki ilk servisler? Hepsini garsonlar aracılığı ile mi çözdün?" diye ekledi Anthony.

"Servis sürelerini hesapladım. Çapraz masada oturan flörtler, Celestia ve Raphael'in hamburger menüsünü sizi beklerken sipariş etmişti. Beni asıl şaşırtan, yapımının daha uzun sürdüğü önyargısında bulunduğum menülerimizi söyleyenlerin de farklı masalarda olmalarına rağmen aynı sürede sipariş vermeleri. İki sipariş de aynı sürede geldi; bu, restoranın müthiş bir sistemle ilerlediğini gösteriyor." 

"Bu özelliğine derinden bir özlem duyduğumu fark ettiğimi söylemiş miydim?" diye karşılık verdi Anthony. 

Hep beraber gülüştüler. Yapbozun yepyeni parçaları, halısına ahenkle yerleşmişti. Konu ise bir kez daha değişmeyecek şekilde kaçınılmaz yüzleşmeye gelirken, ekip, yaşam labirentinin zifiri yoluna tamamen saptı. Karanlık yolun verdiği bilinmeyeni bilinir kılmak adına bir ışık mı bekleyeceklerdi, yoksa sessizliğin en ürpertici desibelinde keşfedecekleri nihai gerçeğe adım mı atacaklardı?

"Sorduğum soruyu yineliyorum." dedi Ophelia ciddi, fakat sevgisini hissettirdiği ses tonuyla, "Kabusların ve hepimizin aynı günde birbirine denk gelmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?"

"Bir düşüncem yok aslında," dedi Anthony mırıldanarak, "güçlü bir hisle doluyum." Bu yanıtı beklememişlerdi. Araya girmeden Anthony'nin yanıtlamasına izin verdiler. 

"Bu gecenin henüz bitmediğiyle ilgili aşırı güçlü bir hisle doluyum. Kabuslarımız ve kavuşmamızın aynı güne denk gelmesi ise sezgilerimi tüm çarpıcılığıyla destekliyor."

Anthony cümlesini tamamladığında, cep telefonunun titreştiğini hissetti. 

"Özür dilerim."

Şaşkın bir bakışla telefonu açtı. 

"Efendim."

Geçen otuz saniyede Anthony ne tek kelime edebildi, ne de nefesini çevirebildi. Ophelia bir tahminde bulunmuş olmalıydı ki gözleri yuvasından fırlayacak kadar büyüdü. Diğerleri ise ona seslenmeyi tercih etti. Nihayet Anthony kendine geldi:

"S... Sirius?"

MER | Paranormal Romanजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें