53. Bölüm: Zamansızlıktan Gelen Dokunuş

3.5K 130 21
                                    

"İnsan beyni çok garip." diye mırıldandı Raphael Celestia'nın bakışlarının etkisiyle zihninde seslendirdiği düşüncesini açığa çıkararak. Onu hepsi işitti; Ophelia ve Anthony bu konuda uzun uzun konuşma dürtülerini dizginleyerek Sarabande'de olduğu gibi sözü Raphael'e vererek ona odaklandılar. Raphael tıpkı diğerleri gibi çocukluğunda ektiği tohumları besleyerek devasa ağaçlara dönüştüren biri olmuş, sık sık başvurduğu geri planda kalma alışkanlığını oyun yayıncılığı ile sonlandırmıştı. Kendini bilinmeyenin enginliğinde hissettiği durumlarda ise bir yayında olduğu hissiyle hareket ediyor; yarattığı baskıları adeta kendi yağında kavrulurcasına ortadan kaldırıyordu. Bu kez yaşadığı bilinmezlik hissi ise gerginlikten değil, halen bir rüyada olup olmadığı sorgusundan kaynaklıydı.

"Her şeyin yolunda olduğu hissiyle böyle bir masaya son oturuşumuzun üzerinden yirmi beş sene geçti ve birbirimizden koptuğumuzda henüz on iki yaşındaydım. İki katından fazla geçen devasa bir süre... Anthony'nin bu kentte yaşadığını öğrendiğimde çok garip bir enerji beni komple sardı ve onu görmeden beynim resmen bu sürprizi reddetti. Fakat ben çok daha ötesiyle yüzleştim, hazırlıksız... Celestia çıktı karşıma, tüm çocukluğumu birlikte geçirdiğim..." Raphael'in tutmakta zorlandığı gözyaşları pişmanlıkla yüklüydü; dudaklarını büzerek Celestiaya baktı ve devam etti:

"Geçmişe sünger çekmek zorunda kalmanın en kötü yanıydı bu, en değerlilerimin bir anıdan ibaret kalması. Ama kafatasımın içindeki böyle söylemiyor Celestia; sanki... sanki bir an gibi geliyor her şey ve tüm anılarım canlanıyor gözlerimin önünde. 

"Bugün Ophelia ile seninkine çok yakın bir ruh halinde içimizdekileri döktük Raphael," diyerek destekleyici bir bakışla söze girdi Anthony, "Hatıralarının ve hüznünün suçluluk psikolojisi ile ortaya çıktığından korkuyorsun, değil mi?" 

"Evet. Sizleri gerçekten unutmuş olabileceğimden korkuyorum. Ama ruhum hiç öyle söylemiyor."

"Biliyorum tatlım." diye destekledi Ophelia elini kardeşinin omzuna koyarak, "Ama onları gerçekten unutsaydın tıpkı bizim gibi duygusal tepkilerde bulunmak zorunda kalmazdın. Tüm bunlar geçmişin tatlı anılardan öteye gitmezdi."

"Ve yaşamlarımız olabildiğine rutin ilerlerken bu olasılığın gerçekleşmesi mümkün olmazdı." diye ekledi Anthony Celestia'ya yönelerek, "Sizce Celestia'nın sürpriz yaparak bu kente gelmesi ve Ophelia'nın Passacaglia'da kahve içme arzusunun aynı güne denk gelme olasılığı kaçtır?"

Matematik problemine benzer sorusunu tamamladıktan sonra bıyık altından gülümseyen Anthony bir an için sabahın köründe gördüğü travmatik kabusu hatırladı ve bunu paylaşmakta kararsız olduğundan konuşacağı diğer konuya girip açıklamalarına ara vermek için son cümlelerini sempatik bir ses tonuna bürünerek sürdürdü:

"Televizyonda ve beyaz perdedeki gizem avcılarından pek farkımız yoktu, sizinle yeniden toplandığımızda içimde saklı kalan küçük Anthony'nin hatıraları depreşmiş olmalı."

Hep birlikte gülüştüler, ancak yüzlerindeki kırışıklıklar hafifçe tedirginleştiklerini gözden kaçırtmıyordu. Uykuya daldıklarını sanırlarken çeyrek asır öncesindeki bilinmezlikle dolu geceye düşmeleri yalnızca Anthony'nin zihninde beliren bir durum değildi. Bu konuyu açmalarının mümkün olmadığını hissediyorlardı; kendilerinin dahi yüzleşmekten kaçındıkları bir kabustan masa nasıl haberdar olabilirdi ki?

"İçim ferahladı çocuklar." diye söze girdi Raphael en tatlı yüz ifadesiyle hepsini tek tek süzerek, "Ve Anthony'e katılıyorum. Böylesine imkansız olayları canlı yayınlarda 'anomali' olarak tanımlıyoruz. Şaşkınlıktan dilimiz tutuluyor, tuhaf yüz ifadelerine bürünüyoruz ve izleyiciler kahkahalarla bizi karşılıyor. Şu an yaşadığımız anomali, tüm yaşamımda asla yaklaşamadığım kadar şok edici, ama durumun ciddiyeti, bardağa hıphızlı dökülen su misali bardaktan sekiyor. Şaşkınlığım da duygularımdan sekiyor olmalı. Ama şundan öylesine eminim ki, bu gecenin sonunda uykuyu unutacağım!" Raphael'in iç ferahlatıcı konuşması duygularına tercüman olmakla kalmamış, hafızalarında küçük, fakat yoğun duyguların barındığı bir kapı araladı. Ophelia ve Anthony bu garip sezginin kaynağını hatırlamasa da zihinlerinde Dejavu etkisi görüldü. 

"Dejavu oldum." dedi Anthony Raphael'i gülümseyerek yanıtlarken. 

"Ben de..." diye mırıldandı Ophelia, "Sebebini hatırlayamıyorum."

"Eğer unutsaydım inanın ki ben de olurdum, ama bu anıyı az önce yaşanmışçasına net hatırlıyorum!" Celestia'nın gözlerinin içi parlıyordu; duygu yüklüydü. Geçmişinde verdiği Sarabande'den ruhen kopma mücadelesini kazandığını düşündüğü her an yanıldığını görürken Scherzo'yu ve Kimberly Teyzesini unutması mümkün değildi. 

"Ophelia, unutmadığını biliyorum. İpucu ister misin?" diyerek göz kırptı Celestia. Ophelia Sarabande hatıralarının birçoğunu silmiş olmalıydı. Yoksa silmek yerine yalnızca rafa mı kaldırmıştı? Hatırlayacağının sezgisi içindeydi, yine de Celestia'dan küçük bir ipucu istedi.

"Scherzo."

Scherzo, Ophelia'nın yeni bir yaşam kurmak için askıya almayı başardığı tüm hatıraların açığa çıkmasını sağlayan ve ışıktan oluşan kozmik bir anahtardan farksızdı. Nitekim hatırladı; kurdukları sohbet dahi zihninden dudaklarına düşüncenin zamansız hızıyla vardı:

"Kupayı devasa bir bidonla doldurabilir miyiz?" sorusunun ardından gözleri sabırsız Celestia'ya yöneldi. Celestia ise hafif şaşkınlıkla başını iki yana sallarken parmağını yere doğru uzatıp, "Bak, su taştı ve yere döküldü." diye karşıladı. Yanıtının saflığı herkesi yeniden güldürmüş, Scherzo'ya geldiklerinden itibaren geçen dakikaların neredeyse tamamı kahkahalarla dolduğundan yüz kasları iyiden iyiye kasılmıştı.

"Oh, harikasın!" diyerek yeniden söze girdi Kimberly, "Peki sen ne düşünüyorsun sevgili Raphael?"

"Kupayı çok hızlı doldurursak kupanın içindeki su bile yere dökülebilir, değil mi?" Raphael'in eklemesi Celestia ile birbirini tamamlamış görünüyordu. Neşeli ama kendinden pek emin olmadığından donuk sesi ekibin fikrine katılmasıyla coşkuya dönüştü. 

Ophelia aydınlanmış görünüyordu; gözlerini usulce kapamıştı ve kimse onun ne hissettiğini çözemiyordu, Raphael bile! 

Her zerresi zifiriye bürünen belirsiz bir yerdeydi; bedenini yalnızca üzerine vuran eski püskü bir şapkalı avizeden gelen ışık aydınlatıyor, yine de bir adım önünü dahi kapkaranlık görüyordu. Endişeli değildi, pek tabii restoranda da değildi; tam anlamıyla ilk kez kendini şimdinin büyüleyici evreninde bulmuştu. Bir anda üstüne vuran ışığın eşi karşısında belirdi; altında ise kendisini gördü, on yedi yaşındaki Ophelia'yı. Kendinden emindi; gözleri uyurken dahi pür dikkat kalabilecek kadar keskindi. Gençliğine yeni adım atan Ophelia'yı capcanlı görmesiyle gözyaşları yanaklarına değil, kalbine doğru süzülüyordu. Karşısında tebessümünü düşürmeden duran Ophelia derin bir nefes çekip ona doğru adım atmaya başladı. Bilinmeyenin zifirisine attığı her adım ışıkla doluyor, çevresi de cesaretine şapka çıkarıp aydınlanıyordu. Bu an karşısında gözyaşlarının sıcaklığı kalbini güneşten farksız kılarken çeyrek asrı zamansızlığın kutsal ışığında ebediyete gömerek kendisine tüm koşulsuzluğu ile kucak açtı. Artık karanlık ortadan kalkmış, ucu bucağı görünmeyen saf ışık her yanı kaplamıştı. O an kalbi, Kimberly Teyzesinin Scherzo'dan ayrılırlarken yaşadıkları hatırayı sımsıkı sarıldığı Ophelia ile sözlere döktü:

"Sevgi, az önce içinde bulunduğunuz boşluk halidir. Tahmin edebileceğiniz üzere söz ettiğim boşluk kavramı, 'hiçbir şeyi kapsamayan' anlamına gelmiyor. Aksine o, hepimizin derinliğinde var olan gerçek, öz sevgidir. Ve evet Raphael... o, her şeyle ilişkilidir çünkü herkesin ve her şeyin derinliğinde onu bulabilirsin. Ayrıca sevgi, hepimizin çevresinde olan ve ışıktan oluşan yıldız tetrahedronun da özüdür." Kimberly orkestrasını sonlandırırcasına naif davranarak sözlerini tamamlamak için hazırlandı:

"Kahramanlığınız gözlerinizden adeta parıldıyor! Ne olursa olsun korkmayın çocuklar; daima sevgiyle kalın."

Ophelia kendini restoranda bulduğunda her birinin gözlerinin ona yöneldiğini fark etti. 

"Teşekkür ederim Celestia, hepinize çok teşekkür ederim." 

MER | Paranormal RomanWhere stories live. Discover now