Bölüm 72 (2. Kısım)

92 21 28
                                    

Taylor gözlerini kapatıp Kovuk'un önüne cisimlendiğinde saat fazlasıyla erkendi ama umursamadan kapıyı tıkladı, mutlaka birileri uyanık olmalıydı.

Bir dakika kadar kapıda dikildikten sonra tam oturmak için yere çökecekti ama kapı açıldı, karşısında dağınık saçlarıyla Hermione duruyordu.

Taylor'un beklediğinin aksine onu içten bir gülümsemeyle karşıladı ve boynuna sarılıp dudağının kenarından öptü.

-Nasılsın? dedi gülümseyerek.

-Sağ ol, sen?

-İyiyim. Erken geldin, iyi de yaptın.

-Halletmem gereken birkaç şey vardı, herkes uyuyor mu?

-Evet.

-Dışarıda konuşalım mı öyleyse? Sana göstermem gereken bir şey var.

Hermionen başını sallayarak "Tabi." dedi ve Kovuk'un bahçesinin en uç kısmında bulunan çift kişilik paslı salıncağa oturdular.

-Göstermen gereken şey nedir?

-Bu.

Taylor çantasının içinden Salazar Slytherin'in gerçek madalyonunu çıkarmıştı, Hermione'nin gözleri faltaşı gibi açıldı.

-Bunu, bunu nereden bıldun?!

-O günlükte üzerine satırlar yazdığım lanet madalyon buydu işte, babamın bana bıraktığı tek şey.

-Peki... Onu yok etmeyi denedin mi?

-Her şeyi. Öldüren lanet dahil, hiçbir şey buna etki etmiyor. Hortlulukların hepsini bulabilsek bile, nasıl yok edeceğimizi bilmiyoruz.

-Bir yolunu buluruz. Onu kaybetme yeter.

-Sen orasını merak etme. Bu arada... Ailenin ne yapacağımız hakkında bir fikri var mı? Onlara okula gideceğini mi söyledin.

Taylor bunu dedikten sonra Hermione doğruldu ve derin bir nefes aldı. Bir anlığına ağlayacak gibi olmuştu.

-Artık... Beni tanımıyorlar. Hafızalarını değiştirdim ve onları Avustralya'ya gönderdim. Eğer geri dönebilirsem... Onları geri getirip her şeyi açıklayacağım. Geri dönemezsem de... Zaten varlığımdan bile haberdar olmayacaklar.

Birkaç saniye kendisini kasıktan sonra eliyle gözlerinin altını sildi ve geriye yaslanıp Taylor'un göğsüne kafasını koydu. O da Hermione'nin saçıyla oynuyordu.

-Sen... Hayatımda gördüğüm en cesur insansın Hermione. Söz veriyorum, geri döneceksin.

-Umarım.

Bu andan itibaren pek fazla konuşmadılar, Taylor ayaklarıyla yavaşça salıncağı sallıyordu. Aynı pozisyonda kalarak gökyüzünü izlediler, birkaç dakika sonra Kovuk'un kapısından siyah saçlı biri çıktı. Taylor ilk başta kim olduğunu anlamadı fakat iyice yanlarına yaklaşınca taşlar yerine oturmuştu.

-Günaydın aşk kuşları, çok tatlı görünüyorsunuz. Dedi esneyerek.

-Ashley?! Senin burada ne işin var?

-Ronla konuşmuştuk, senden önce buraya geldim. Yaklaşık iki haftadır buradayım ve sen sormadan söyleyeyim. Her şeyden haberim var.

-Her şeyden haberin mi var? Ne demek istiyorsun?

-Ron her şeyi anlattı, bu yıl okula gitmeyeceğinizi, Hortkuluk avına çıkacağınızı Hortkuluk'un ne olduğunu vesaire.

-Aptal... Neden ağzını hiçbir şeyde tutamıyor ki!?

ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu