Bölüm 34 Dönüş (1. Kısım)

186 22 51
                                    


Sabah olduğunda evdeki tek gergin kişi Harry değildi, herkes durumunun nasıl sonuçlanacağını merak ediyordu.

Kahvaltı yapıldıktan sonra Molly Weasley Harry'i şöyle bir aklayıp pakladı, düzeltmediği tek şey dağınık saçlarıydı.

Duruşma saati yavaştan yaklaşıyordu, Harry'i bakanlığa götürmek için yoldaşlığa üye olan birkaç seherbaz ve Ron'un babası Arthur Weasley geldi.

Molly Weasley Harry'e ceketini giydirdi ve son bir kez kontrollerini yaptıktan sonra onu yolcu etti. Bu sefer Sirius da çıkıyordu, ama köpek olarak.

(Harry'nin mahkemesini yazmayacağım çünkü zaten biliyorsunuz)

Onlar gittikten birkaç dakika sonra Bayan Weasley'de çocuklarını alıp çıktı, yarın okula başlayacaklardı ama birkaç eksikleri vardı, ev işleri ile ilgilenmekten anca vakit bulabilmişti. Çocuklarını alıp Diagon Yoluna gitti, eksik malzemeleri tamamlamaları gerekiyordu.

Onlar çıktıktan sonra evde sadece Taylor ve Hermione kaldı.

Taylor birkaç dakika daha bekleyip kimsenin geri dönmeyeceğinden emin olduktan sonra insan formuna geri döndü, bu evde neredeyse ilk defa rahatlıkla dolaşabilirdi.

-Ne yapıyorsun!?

-İkimiz dışında kimse kalmadı, sakin ol.

-Sakin mi olayım? İçeri biri girse, bir seherbaz girse başına gelecekleri biliyorsun değil mi? Burası aynı zamanda yoldaşlığın karargâhı kimin girip çıkacağ-

Taylor eliyle onun ağzını kapattı,

-Hermione, lütfen. Kimsenin geleceği falan yok. Ayrıca kimse dönüştüğümü görmedi, onlar yokken geldiğimi söyleriz olur biter.

-Hazır kimse yokken evi gezeceğim, uzun zamandır boş olmasını bekliyorum. Bana katılacak mısın?

Hermione birkaç saniye düşündü ve "olur" anlamında başını salladı.

Taylor 2 haftadır bu evdeydi ama daha önce evi bu kadar detaylı incelemenin fırsatını bulamamıştı, tek tek her deliğe giren bir kurt şüphe çekebilirdi. Bu da onun en son isteyeceği şeydi.

Hermione koridorları incelerken Taylor onu kolundan bir odaya çekti, Black aile ağacının olduğu odayı bulmuştu.

-Şuraya baksana.

Taylor elini duvarda gezdirirken patlatılmış gibi görünen bir nokta buldu, altına baktığında ise Sirius'un ismi yazıyordu. Gözünü onun biraz yanına kaydırdığında Regulus'un ismini gördü.

Hermione Taylor'un varlığını unutmuş duvardaki devasa aile ağacını inceliyordu, birkaç dakika geçtikten sonra ona döndü, elini duvarın üstüne koymuş öylece bakıyordu.

-Hey, sen iyi misin? Diyerek ona seslendi, biraz incelediğinde neye baktığını anlamıştı.

Taylor duraksadı ve burnunu çekti:

-Önemli bir şey değil, hadi çıkalım buradan. Muhtemelen, hayatta olsalardı hepsi benden nefret ederdi. 

Uzun koridorlardan geçerlerken Taylor oluşan kasvetli sessizliğe dayanamadı:

-Utanıyorum, gerçekten oradaki insanların hepsiyle akraba olmaktan utanıyorum.

-Bu senin seçebileceğin bir şey değil, ayrıca öyle düşünürsen Ron'da onlarla akraba, dedi yarı şakacı bir ifadeyle. Buna Taylor bir anlığına şaşırdı çünkü genelde bunu yapan o olurdu.

-Sen, sen az önce espri mi yaptın?

Hermione bir anlığına duraksadı.

-Kötü bir şey mi dedim, şey pardon sadece ortamı yumuşatmaya çalışmıştım.

-Yo, yo öyle deme-

Bir anda yaşlı bir kadının tiz sesi evin içinde yankılanmaya başladı:

-SEN! SEN, AİLEMİZİN YÜZ KARASI! NE CÜRETLE BU EVDE YÜRÜMEYE CESARET EDİYORSUN?! KANI BOZUK AMCANDAN DA SENDEN DE NEFRET EDİYORUM! AİLEMİZİN UTANÇ KAYNAKLARI!

-Büyükannemle tanıştın mı? Dedi Hermione'ye bakarak.

-Tanışmak isteyeceğimi pek sanmıyorum.

-BLACK HANEDANININ EVİNDE BİR BULANIK MI? BUNLARI GÖRECEĞİME GÖZLERİMİN OYULMASINI TERCİH EDERDİM!

-İnan bana hayatta olsaydın bunu seve seve yapardım, büyükanne.

-SENİ SAYGISIZ KÖPEK! REGULUS... BENİ DAHA FAZLA HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATAMAZDIN! O BULANIK SEVGİLİNİ DE AL VE TERK ET BURAYI!

"Bir saniye gelsene" dedikten sonra Hermione'yi kolundan tutup kendisine doğru çekti. Sanki nispet yaparcasına büyükannesi Walburga'nın portresi önüne onu öpüyordu.

-Alışsan iyi olur, dedi sinirden dili tutulmuş portreye bakarken. Ardından perdeleri sertçe çekti ve oradan uzaklaşmaya başladılar.

-Bunu beklemiyordum. Hermione'nin suratında şaşırmışlıkla karışık bir gülümseme vardı.

-Bende beklemiyordum.

Biraz daha yürüdüklerinde Taylor boş bir odaya rastladı, içerisi örümcek ağları ve eskimiş süs eşyaları ile doluydu.

-Burası düşündüğümden de iğrenç bir yermiş. Dedi yerdeki bardağa tekme atarken.

-Bu evin tamamını temizlemek gerçekten aylar sürer, Hermione etraftaki süs eşyalarını yakından incelemek için yere eğilmiş göz atıyordu.

Oda Taylor'un pek ilgisini çekmediğinden kapı eşiğinde dikiliyordu, arkasının dönüp tam karşısındaki kapıya baktığında üstünde bir isim gördü:

"Regulus Arctrus Black" 

Girmeyi çok istiyordu fakat yeterli cesareti kendisinde bulamamıştı. Elini kapının koluna yavaş yavaş götürürken titreterek geri çekti, şu an buna hazır değildi. Hermione'nin onu dürtmesiyle irkildi:

-Hey, ne yapıyorsun?

-Hiçbir şey, geri dönelim mi? Bir daha bu koridorların yakınından bile geçmek istemiyorum. Alt katlar sandığımdan daha güzelmiş.

Sirius'un onlar için ayırdığı odaya geldiklerinde Taylor bir yatağa oturdu.

Normalde son bir diyalog daha yazıp bölümün 1. kısmını öyle bitirecektim de beynim durdu qlkadopsak 2. kısımın sonunda okula döneceğiz ve nihayet gerçek hikaye başlayacak. Umarım ara bölümler sizi sıkmamıştır bir dahaki bölümde görüşmek üzere wqlpeqpq






ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱWhere stories live. Discover now