Bölüm 55 Geri Dönüş

109 17 5
                                    

Noel tatili bitmiş okula dönüş günü gelmişti. Taylor kendisine süpürge siparişi vermek için arkadaşlarından ayrılıp Diagon Yolunda biraz fazla vakit geçirdiği için onları kaybetmişti. Trenin kalkmasına birkaç dakika kala kendisini içeri atmış bavulunu sürüklerken bir yandan da gözü Harry, Hermione ve Ron'u arıyordu ama hâlâ onları görememişti. Birkaç kompartman daha geçtikten sonra Ginny'i tek başına otururken gördü ve içeri girmeye karar verdi, onları okulda da bulabilirdi daha fazla aramaya enerjisi kalmamıştı.

-N'aber? Tek misin? Dedi kapıyı açtıktan sonra.

Ginny cama yaslanmış dışarıyı izlediğinden onun içeri girdiğini fark etmemişti, aniden gelen ses irkilmesine yetti.

-Evet, gelsene. Yani, istersen burası boş.

Taylor içeri girip bavulunu bagaja yerleştirdikten sonra dinlenmek için arkasına yaslandı,

-Sen neden burada tek başınasın? diyerek esnedi, dün gece çok geç yatmıştı.

-Kaçtım, dedi Ginny alaycı bir gülümsemeyle.

-Kaçtın mı?

-Zacharias Smith, belki tanırsın. Sizinle aynı yaşta, son zamanlarda... Bilirsin işte etrafımda biraz fazla dolanıyor.

-Anlıyorum, gerçekten. İğrenç bir durum.

Ginny bu sefer ona hafif bir kahkahayla karşılık verdi,

-Yani, aslında bu durumu senden daha iyi anlayacak biri yok.

-Ne?

-Ne ne? Geçen yıl kaç teklif almıştın? D.O'ya katılan kız öğrenci sayısındaki fazlalık tesadüf mü sence?

Taylor gözlerini kısarak ona baktı,

-İnan bana şunları duymaktan o kadar sıkıldım ki. Hermione'nin yokluğunu gerçekten inanılmaz iyi dolduruyorsun.

-Kız kardeşler bunun içi-

Ginny'nin gözü camdan ona gülümseyen Hufflepuff cüppeli çocuğu gördüğünde yüzü bir anda gergin bir hâl aldı, yapmacık bir gülümsemeyle ona karşılık vermişti.

Taylor bunu fark edince gülmesini zor tuttu, saldırı hakkı ona geçmişti.

-İstersen çıkabilirim?

-Ne? Hayır, hayır lütfen. Luna'nın yanındayken bile susmuyordu onunla aynı odada baş başa bir dakika dayanamam.

-Peki Harry ile baş başa kalmak ister misin?

-Ne?!

Kartlar tamamen el değiştirmişti, kahkaha atma sırası Taylor'a geçmişti.

-Yani, D.O toplantılarının farklı işlere de yardımcı olduğunu görmek beni sevindirdi.

-Bu konu hakkında başka birine bir şey söylersen! Ginny'nin normalde olan soğukkanlı havasından eser kalmamıştı yanakları en az saçları kadar kırmızıydı.

-Hangi konu hakkında?

-Ne olduğunu çok iyi biliyorsun!

-Aslında bilmiyordum ama birkaç saniye önce kendi ağzınla doğrulamış oldun.

-Öff, iğrençsin, diyerek arkasına yaslandı ve yanında duran yastığı Taylor'a fırlattı.

Taylor tekrardan gülerek karşılık verdi fakat Ginny'nin asılmış yüzünü görünce duraksadı,

-Bir dakika, iyi misin? Sadece şaka yapıyordum biliyorsun.

Ginny yavaşça nefes aldı ve gözlerini ovuşturarak cevap verdi,

-Bilmiyorum hiç başına geldi mi ama... Onun için mutluyum fakat Cho ile onu yakın görmek nasıl desem... Bana pek iyi gelmiyor, şey neyse iyice saçmalıyorum.

-Saçmalamıyorsun, sadece... Bilirsin, bazen bazı kişiler bize karşı bizim onlara hissettiğimiz tarzda şeyler hissetmezler. Sana burada başarısız teselli konuşmaları yapıp kafanı ütülemek istemiyorum ama eğer bir problemin olursa konuşabiliriz, biliyorsun.

-Biliyorum. En azından dürüst olduğun için teşekkür ederim, bu arada şakaların benim yapabileceklerime göre biraz fazla insaflıydı.

Ginny'nin kırmızılaşmış suratında kısa sayılmayacak bir süre sonra ilk defa tebessüm oluştu. Taylor'da ona aynı şekilde karşılık verdi ve kafasını cama yaslayıp gözlerini kapadı, o andan itibaren okula varana kadar neredeyse hiç konuşmadılar.

Birkaç saatlik bir uykunun ardından Taylor biri tarafından sarsılarak uyandırıldı, fazlasıyla panik olmuş gözüküyordu.

-Uyan, uyan. İkimizde uyuya kalmışız, çabuk cüppeni giy trende yalnızca ikimiz varız dışarıda seni bekleyeceğim.

Ginny apar topar dışarı çıktıktan sonra Taylor esneyerek ayağa kalktı ve bavulunu indirmek üzere elini bagaja götürdü. Uyku sersemi olduğundan kasları doğru düzgün çalışmıyordu, bavulu az kalsın ayağına düşürecekti. Cüppesini giyip trenden dışarı çıktı.

-Hadi, hızlı ol. Yemek başlamadan yetişsek iyi olur.

Koşar adım okula giden patikadan geçtikten sonra Büyük Salon'un kapısına ulaşmışlardı fakat Ginny tam girmek üzereyken Taylor onu kolundan tuttu,

-Dur, yeni gelen öğrenciler binalarına yerleştiriliyor. Şu an içeri girersek dikkat çekeriz, ilk günden pembe kurbağanın hedefi olmak istemiyorum.

Ginny bir anda kıkırdamaya başladı,

-Pembe kurbağa mı?

-Ne oldu beğenmedin mi?

-Hayır aslında gayet hoşuma gitti. Şuradakiler nedir? Diyerek duvarın sağına asılı parşömenleri işaret etti.

Yeni ve düzenlenmiş okul kurallarınız Noel tatili sonrası gerçekleşen ilk KSKS dersinizde sizlere bizzat tarafımca bildirilecektir,

Sevgili Bakanlık Müfettişiniz Profesör Dolores Umbridge.

-Müfettiş mi? İşte bu işleri gerçekten karıştıracak.

-Umarım birileri D.O hakkında dışarıya haber uçurmaz.

-Uçurursa fark ederiz, dedi Taylor kendisinden emin bir şekilde.

-Nasıl olacak o?

-Hermione o parşömeni büyülediğini söyledi, ne olduğu bilmiyorum ama gerektiği zaman yeterince korkutucu olabiliyor.

-O öyle diyorsa, bize bir şey düşmez.

Kısa bir gülüşmenin ardından Taylor kafasını uzatıp Büyük Salon'a baktı, ziyafet başlamıştı bu saatten sonra içeri girseler de dikkat çekme ihtimalleri yoktu. İçeri girip kısa bir süre sonra Harry, Hermione ve Ron'u bulup yanlarına oturdular.

Hermione hâlâ yemeğine dokunmamış solmuş yüzüyle etrafa bakınırken Taylor'u görünce afalladı, pek sakin görünmüyordu.

-Neredeydin?! Neredeydiniz?!

-Trene bindikten sonra sizi bulamadım, Ginny ile birlikte oturdum. Sonrasındaysa ikimizde uyuya kalmışız, trenle beraber Londra'ya geri dönmediğimize şükret.

Hermione'nin gözleri iyice açılmıştı, sanki Taylor'a sözsüz büyü uygulamaya çalışıyor gibi bir hâle vardı.

-Birkaç saat yalnız bırakmaya gelmiyorsun değil mi?! Sadece birkaç saat!

Taylor derin nefes vererek Ginny'e döndü,

-Keşke beni uyandırmasaydın.



ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱWhere stories live. Discover now