Bölüm 47 (1. Kısım)

110 18 30
                                    

Taylor Hermione'nin notunu okuduktan sonra toparlanmadı, hayatında belki de ilk kez gerçekten ağlıyordu.

Birkaç saniye sonra omzuna okunan bir el ile irkildi,

-Sen, iyi misin? Dedi Hermione endişeli bir ses tonuyla.

-İyiyim, bu saatte sen niye ayaktasın?

-Susadım. Bir şey mi oldu? Gözlerin biraz kızarık görünüyor.

-Hayır, bir şey olmadı. Hiç kahve kalmış mı? Diyerek ayağa kalktı.

-Boş ver şimdi kahveyi, senin yanakların neden ıslak?

-Gerçekten önemli değil.

-Benim için önemli, ne oldu?

-Senin yazdığın notu okuyordum.

-Ne? Bir dakika neden orad-

Taylor sözünü bitirmesine izin vermeden ona sıkıca sarıldı,

-Teşekür ederim, bunu nereden buldun bilmiyorum ama ucuz bir şey olmadığı kesin. Bana bir şey almana gerek yok sadece sen olsan yeter.

-Devamlı beni hediyelere boğan sensin ve bir şey almamamı mı söylüyorsun? Dedi gülerek.

-Orasını karıştırma. Gerçekten bu arada bunu nereden buldun?

-Söylersem bütün dükkanı satın almaya çalışırsın, o yüzden söylemeyeceğim.

-İyi peki, nasıl olsa ileride öğrenirim. Bununla kendim çalışmam imkansız bu arada yardımına ihtiyacım var.

-Neden, iksir ustası olan sen değil miydin?

-Asistanım olmadan yapamam.

Taylor tahmin ettiği üzere karnına yumuşak bir yumruk yedi,

-Sabrımı zorlama bence.

-Bu arada gerçekten sana ihtiyacım var.

-Hangi konuda?

-Aslında her konuda ama şu kitap için daha fazla, Latince bir kitabı tek başıma okumam imkansız.

-S.B.D'lerden vakit kalırsa yardımcı olabilirim.

-Sen kafayı mı yedin? Elinde yüz yıllık bir iksir kitabı var ve hala S.B.D'leri mi düşünüyorsun?

-Neden düşünmeyecekmişim?

-Aynı şeyleri tekrarlatma biliyorsun işte, normal sınavlardan farkı olmayacak.

-Ya olursa?

-Ne fark eder? Yürüyen kütüphane gibisin cevaplayamayacağın bir soru var mıdır sence?

-Sende biraz çalışsan nasıl olur mesela?

-Birkaç hafta kala göz gezdiririm belki.

-Birkaç hafta kala mı?! Kafayı mı yedin sen?

-Hayır tam aksine sen kafayı yedin. Beşinci yılda öğretilen her şeyi üçüncü sınıfta biliyordun ve hâlâ aynı şeylere çalışıyorsun.

-Ya unutursam!?

-Unutmazsın, merak etme.

-Kusura bakma ama öyle bir riske giremem.

-Bana yardım edecek misin peki?

-Ne konuda?

-Şu aldığın kitap, tek başıma hem çevirip hem okumak çok fazla zaman alır. Sana ihtiyacım var.

-Belki, bilmem.

-Belki mi?

-Evet, belki.

-İyi, bende bana yardımcı olabilecek birini bulurum. Geçen sene bana zarf veren kızın adını hatırlıyor musun? Diyerek onu kızdırmaya çalıştı.

-Öf tamam. Yardım edeceğim.

-Çok kolay ikna oluyorsun.

-Olmamamı mı istersin? En azından gözümün önünde olacaksın.

-Hep öyle değil miyim zaten?

-Keşke olsan ama maalesef.

-Ne yani sana sülük gibi yapışmamı istiyorsun?

-Aslında şikayetçi olmazdım.

-Özel iksir dersini bedavaya getirecek olsam bende şikayetçi olmazdım.

-Daha fazla zorlama istersen.

-Bizim randevumuz ne zamandı hatırlıyor musun?

-Randevu mu? Hermione onun ne dediğini anlamamıştı.

-McGonagall çağırdı dedin ya. Kariyer şeysi.

-Yarın.

-Ne?!

-Hâlâ kendine bir hedef belirlemedin değil mi?

-Bunu daha önce konuştuk diye hatırlıyorum.

-Tekrar konuşacağız o zaman, diyerek şömine karşısındaki koltuğu gösterdi.

-Ciddi konuşma mı başlıyor?

-Otur şuraya. Hermione'nin ses tonu hiç olmadığı kadar netti, Taylor itiraz etmeden dediğini yaptı.

-Eee?

-Birkaç dakikalığına bile ciddi kalamaz mısın?

-Kalabilirim.

-İyi, sus o zaman. Bak, daha okulun bitmesine iki buçuk yıl var farkındayım ama her şey bu yıl gireceğimiz sınavlar ile şekillenecek. Hangi alanda ilerlemek istiyorsan o dersleri seçmen gerekiyor. Bu yüzden lütfen artık kendine bir şey belirle.

-Ne belirleyebilirim ki? Bütün gün bakanlıkta kağıt mı doldurmamı istiyorsun? Ayrıca sen gerçekten bu okulu bitirebilecek kadar yaşayacağımıza inanıyor musun? Bunu söylediğimde üzgünüm ama gerçeklerden kaçamazsın.

-Yaşayacağız, söz veriyorum. Ayrıca hayat bakanlıktan ibaret değil, başka bir şey de yapabilirsin. Sihirli yaratıklar hakkında bir şeyler mesela?

-Onlar mümkünse sadece hobi olarak kalsın. Bir de neden bana iş bulmaya çalışıyorsun ki? Bankadaki para bana birkaç yüzyıl yeter.

Taylor bunu dedikten sonra Hermione bıkkın bir ifadeyle yanan ateşi izledi, sessizlik birkaç dakika sonra bozuldu:

-Aslında, harika bir seherbaz olabilirsin.

-Seherbaz mı?

-Neden şaşırdın ki? İlk başta aklıma gelmeliydi.

-Hem bu kadar tutarlı hem bu kadar tutarsız olmayı nasıl başarabiliyorsun?

-Ne demek istiyorsun?

-Gece biraz geç kaldığımda bile taş üstünde taş bırakmıyordun şimdi de polislik mi yapmamı istiyorsun?

-Biliyorum, aslında söylemek istemiyordum ama bencilce olacağını düşündüm.

-Sonuçta yapmak zorunda değilim, McGonagall'a söyleyecek bir şey olsa yeterdi. Sanırım bu uygun. Hedef bulunduğuna göre artık bunu konuşmasak olur mu? 

-Nasıl istersen, dedi kafasını Taylor'un omzuna yatırırken.

O andan sonra pek konuşmadılar, Taylor zaten geceden kalma olduğundan hızlıca uykuya daldı, Hermione'de yarım kalan uykusunu tamamlıyordu. Güneş doğduktan birkaç saat sonra kanepede hissedilen bir sarsıntıyla uyandılar...

ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें