Bölüm 22 Gergin

206 35 24
                                    


Taylor Ashley'in kucağında yatarken bu anın sonsuza kadar sürmesini diledi,

-Bak kızma ama Hermione'nin yanındayken gerçekten farklıydın, gözlerin ışıldıyordu.

-Bazen onu kullanıyormuş gibi hissediyorum.

-Ne?! Dedi Ashley hiçbir şey anlamamıştı.

-Yalnız kaldığım sürede sırf yalnızlığımı gidermek için ona sarılmış gibi, böyle düşündükçe daha da kötü hissediyorum.

-Neden sürekli kendini suçluyorsun? Resmen kendini suçlamak için bahane arıyorsun! Hala kendini tanıyamadın mı? Kendini kötü bir insan mı zannediyorsun da böyle konuşuyorsun?   
Ashley dayanamamıştı, resmen onu azarlıyordu. En iyi arkadaşının kendi kendini bu hale getirmesine göz yummak istemiyordu, kabullenemiyordu.

-Bilmiyorum, belki de, dedi Taylor.

-Ne belki de?

-Belki de tanıyamadım. Ne dediğini kendi bile bilmiyordu, aklı karmakarışıktı.

Ashley çok sinirlenmişti ama onun da gözleri dolmaya başladı. Onu azarlamak, sinirini çıkartmak istiyordu. Dediklerine inanamamıştı.

-Sen, dedi ve burnunu çekti. Gerçekten iyi değilsin. Ne oluyor, gerçekten ne oluyor? 1 Ayda ne oldu? Noel tatilinde bir şey mi yaşadın, ne oldu!?

-Düşüncelerimle yalnız kalmak zorunda kaldım.

-Sen, senden nefret ediyorum. Bu huyundan nefret ediyorum!
Çevrendekiler için koşturduğun kadar bir kere de kendin için yap, bir kere! Başkalarını düşünmekten kafayı yiyorsun! Lütfen yapma, dedi sesi titreyerek o da kendini salmıştı.

-5 Ay sonra tekrar seni burada bırakıp gitmek zorunda kalacağım, zaten bu kadar uzaktayken bir de bu hallerini mi düşünmemi istiyorsun? Ha bunu mu istiyorsun!?

-Özür dilerim, niyetim bu değildi. Gerçekten değildi, üzgünüm. Dedi burnunu çekerek. ikiside aylar boyunca içlerine attıkları negatifliği tek seferde birbirlerine kusuyordu.

-Biliyorum, niyetinin bu olmadığını biliyorum dedi ve başını onun omzuna koyup ağlamaya başladı. Hava hafiften kararmaya başlamıştı ama ikisinin de umrunda değildi. Neredeyse yarım saat boyunca hiçbir şey demeden gün batımını izlediler.

İkisinin de gözleri şişmişti, uzun süren sessizliği Ashley bozdu.

-Sen, dedi.
-Sen gerçekten başbelâmsın, sonsuza kadar sürecek tatlı başbelâm.

Uzun süre sonra ikiside gülüyordu, ortamdaki negatiflik yavaştan dağılmaya başlamıştı.

-Peşini asla bırakmayacağım, dedi Taylor gülerek ve ayağa kalktı.

-Yavaştan dönsek mi? Hava kararıyor.

Ashley kafasını sallayarak kayadan aşağı atladı ve yürümeye başladılar.

-Bak, tekrardan söylüyorum. Hermione ile beraberken gerçekten farklısın, o yanına geldiğinde davranışların değişiyor! İnkâr etmeyi bırak.

-Yine mi başlıyoruz? Dedi Taylor ona doğru dönerek.

-Hayır başlamıyoruz, bitiriyoruz! Sende duygularını kabulleniyorsun. Bir daha seni böyle görürsem boğarım. Son sözünün mecâzi anlamda olduğu ortadaydı ama Ashley söylerken çok ciddiydi, sanki gerçekten yapacakmış gibi.

Taylor cevap vermedi, önüne bakarak yürüyordu.

Okula vardıklarında Ashley:

-Söz ver, dedi.

-Ne hakkında?

-Bu gece benden ayrılıp o kapıdan girdiğinde bir şeylerin değişeceğine dair, söz ver.

-Şey,

-Söz ver! Diye gürledi Ashley asla taviz vermiyordu.

-Peki, söz veriyorum. Dedi Taylor onun gözlerine bakarak.

Ashley takındığı ciddi havadan çıktı ve onun boynuna atladı, hiç olmadığı kadar sert sıkmıştı.

-Boğuluyoru- , cümlesini bitirmeden öksürmeye başladı.

-Eğer sözünden dönersen nelerle karşılacağını deneyimlemiş oldun, Dedi gülerek. Ben gidiyorum, arayı soğutma! Dedi ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Taylor sallana sallana okula yürüyordu ki aklına bir şey dank etti:
Hafta içi reşit olmayan öğrencilerin Hogsmeade'e gitmesi halihazırda yasakken üstüne okula çok geç bir saatte geri dönmüştü. Gizlene gizlene koridorlardan geçti, bir yerde az kalsın Filch'e yakalanacaktı ama atlatmayı başarmıştı. Hanenin önüne gelip portre deliğinden tırmandığında her şey bitti, diye düşündü rahatlamıştı. Uyumaya gidiyordu ki kanepede oturan Hermione'yi gördü, hem endişeli hem de sinirli gözlerle ona bakıyordu.

-NEREDEYDİN?! Dedi bağırarak, sabrı kalmamıştı.

-Öz...

Taylor'un cevap vermesine izin vermedi.

-BİR HAFTADIR HİÇBİRİMİZLE KONUŞMUYORSUN, SÜREKLİ ORTADAN KAYBOLUYORSUN, ÜSTÜNE BERBAT BİR ŞEKİLDE GECENİN BİR SAATİNDE DIŞARIDAN GELİYORSUN!

-Hermione ben-

-BU KADAR UMURSAMAZ DAVRANAMAZSIN! BUNU NASIL YAPIYORSUN? HİÇ Mİ İÇİN ACIMIYOR?

-Lütfen konuşmama...

-HAYIR, SUSACAKSIN! BIKTIM! SÜREKLİ SENİN İÇİN ENDİŞELENMEKTEN BIKTIM! BİR GÜNÜN DİĞERİNİ TUTMUYOR NE YAPMAYA ÇALIŞIYORSUN?!

Taylor, onun sinirini boşaltmasına izin verdi, yediği her lafı hak ediyordu. En sonunda konuşmadan Hermione'nin üstüne yürümeye başladı:

-NE YAPIYORSUN?!

Hiçbir şey demeden ona sarıldı, ancak böyle yumuşayabilmişti. Bir yerden sonra o da karşılık verdi.

-Özür dilerim, dediğin her şeyde haklısın. Bir daha olmayacak, iyi değildim.

-İyi değilsen gel ve konuş! Seni kovalamaktan sıkıldım!

Sesi hala yüksekti ama eskisi kadar değil.

-Tamam, söz veriyorum. Bir daha olmayacak, şimdi lütfen yatağına git. Yarın konuşacağız, dedi ve ikiside birbirini saldı. Taylor ilk başta onun gidişini izledi sonrasında kendi de yatakhaneye çıktı.

Kısa ama duygu yoğunluğu fazla olan bir bölüm oldu, daha çok 21'in 2. kısmı gibi. Hikayeyi devam ettirirken aralarda böyle kısa arclar olacak bundan sonra psjsjsşs buraya kadar okuduysanız teşekkür ederim lütfen vote ve yorum bırakmayı unutmayın <333





ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱWhere stories live. Discover now