Bölüm 2 Saldırıdan Sonra

1K 88 111
                                    

Harry yerde yatarken üçü de dehşete düşmüş şekilde onu izliyordu, uzun boylu adam onu hafif sarstı ve Harry gözlerini açtı.

-Neydi o? Neydi o?! Ve neden bana saldırdı, ne yapmaya çalışıyordu?

Diye sayıkladı panik bir şekilde.

Uzun boylu adam sakinliğini bozmadan kibarca cevap verdi:

-O bir ruh emiciydi, gittikleri yerlere soğuk ve keder götürürler, aynı zamanda çevredeki canlıları rahatsız edip bütün huzuru ve mutluluğu yok ederler. Özel olarak seçtikleri kurbanlarınaysa en kötü anılarını tekrar tekrar yaşatıp onlara işkence ederler. Şimdi otur ve şu çikolatayı ye, iyi hissetmeni sağlayacak. Benim makinist ile konuşmam gerekiyor.

Uzun boylu adam odadan çıktı, kompartmana bir sessizlik hakimdi hepsi şok içindeydi.

-Bağıran bir kadın vardı, kimdi o? Bağıran kimdi?

-Bağıran hiç kimse yoktu Harry. dedi Hermione.

Uzun boylu adam kendi kompartmanına giderken kafasını uzattı ve:

-Ye onu, güven bana gerçekten iyi gelecek. Dedi gülümseyerek ve yürümeye devam etti.

Harry çikolatadan bir ısırık aldı ve daha fazla konuşan olmadı, cama kafasını dayamış olanları düşünüyordu.

-Sanırım okul arazisine yaklaşıyoruz, üstümüzü değiştirsek iyi olacak.

...

Hepsi cüppelerini giymiş şekilde trenden indi ve okula doğru yürümeye başladılar,

-Kendini iyi hissediyor musun? İstersen yürümene yardım edebilirim. Dedi Taylor endişeli bir surat ifadesiyle.

Harry sadece kafasını reddedercesine salladı ve konuşmadan yürümeye devam etti. Ron Hermione ve Taylor arkadan yürüyordu, Harry ise önlerinde kafasını yere doğru eğmiş şekilde gidiyordu. Hiçbirinin onu darlamak gibi bir niyeti yoktu bu yüzden konuşmak için üstelemediler.

Okulun ihtişamlı girişine geldiklerinde Taylor durakladı ve gözleri parlayarak okulu inceledi,

-Bu kadarını gerçekten beklemiyordum, hep en iyisinin bizimki olduğunu söylerlerdi.

-İçerisini daha çok seveceksin inan bana. Dedi Ron ve birlikte içeriye yürüdüler.

Büyük Salon'a geldiklerinde Taylor'un da yakından tanıdığı uzun boylu, beline kadar uzanan beyaz saç ve sakala sahip hilal şeklinde gözlük takan bir adam konuşma yapmaya başlamıştı, bu adam Albus Dumbledore'du, çağının en iyisi, belki de tarihin...

-Evet! Nihayet siz öğrencilere kavuşmak büyük bir zevk! Aramızda yeni yüzler görmek çok hoş -bunu derken Taylor'un gözlerinin içine bakarak gülümsedi- yeni yılımıza başlamadan önce siz öğrencilere birkaç duyurum olacak. Hepinizin bildiği gibi Azkaban'dan bir firar gerçekleşti. Sirius Black Azkaban'dan nasıl olduysa kaçtı ve bakanlık her ihtimale karşı Ruh Emicileri okulumuzu koruması(!) için arazinin etrafına yerleştirdi. Çocuklar, Ruh Emiciler acımasız ve laf dinlemez yaratıklardır, yeterince kudretli değilseniz onlarla baş etmeniz imkansız. Onlar hedefleri ile arasına giren hiç kimseyi umursamazlar, veya seçtikleri hedeflerin açıklama yapmalarına izin vermezler, size diyeceğim lütfen onlara size saldırmaları için sebep vermeyin. Okul sınırlarında öğrencilerin girebileceği yerlere erişmeleri kesinlikle yasak! Bu yüzden okul sınırları içerisindeyseniz korkmanıza gerek yok. Lafı daha fazla uzatmak istemiyorum, aramıza yeni katılan öğrencilerimizin bina seçimi için sözü Minerva McGonagall'a veriyorum. Dinlediğiniz için teşekürler.

Biçim değiştirme profesörü ve aynı zamanda müdür yardımcısı olan Minerva McGonagall onaylarcasına başını salladı ve teşekkür etti, ardından konuşmaya başladı:

-Şimdi! Lütfen adını okuduğum herkes önüme gelip tabureye otursun ardından seçmek şapka binanızı belirleyecek.

...

Hufflepuff!

...

Slytherin!

...

Ravenclaw!

Taylor Arcturus Black! Lütfen öne çıkın.

Black soyadını duyunca salonda bir uğultu çıktı, fakat Dumbledore güçlü bir ses çıkartarak bütün salonu sükûnete boğdu.

Taylor yavaşça tabureye oturdu ve seçmen şapka başına yerleştirildi;

-Bir Black! Sizden birisi en son buraya oturalı neredeyse 25 yıl geçti! Hmm sen farklısın, safkan değil çok ilginç. Aşırı komplike, Hufflepuff veya Ravenclaw kesinlikle değil. Çok cesur, aynı zamanda yetenekli! İçindeki potansiyele Slytherin bile net olarak karşılık veremeyebilir, arkadaşları için ölebilir, aynı zamanda onların intikamını da alabilir, sadık aynı zamanda da kurnaz. Seni nereye koysak? Kalbinin derinliklerinde geçen bir şey görüyorum, emin misin? Son kararın mı pekii, biraz daha zaman istesem sakıncası olmaz ha?

Salona sessizlik hakimdi, Dumbledore dahil herkes kürsüye odaklanmıştı. Seçmen şapka 5 dakika kadar düşündü ve:

GRYFFINDOR!

Gryffindor masasından bir alkış koptu ve sessizlik bozuldu, Taylor Profesör McGonagall'ın elini sıktı ve Gryffindor masasına doğru yöneldi, Hermione'nin karşısına Harry'nin yanına oturdu.

Harry'nin biraz morali yerine gelmişti, kendisini masanın coşkusundan soyutlaması mümkün değildi. Elini Taylor'un omzuna attı ve:

-Hoş geldin! Dedi bağırarak sesi neredeyse duyulmuyordu.

-Teşekkür ederim! diye karşılık verdi Taylor, Ron'un da elini sıktı ve diğer Weasleyler ile tanıştı. Karşısındaki Hermione ile de el sıkıştıktan sonra bir çınlama sesi duyuldu ve herkes öğretmenler masasına döndü, Dumbledore ayaktaydı;

-YUMULUN! Diye bağırdı ve parmaklarını şıklattı, öğrenciler yemeklerine gömüldü ve ardından yatakhanelerine dağıldılar.

ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱWhere stories live. Discover now