Bölüm 27 Konuk (1. Kısım)

202 35 46
                                    


-Sence bu iyi bir fikir miydi? Dedi Taylor dizini sallarken, gergin görünüyordu.

-Ne iyi bir fikir miydi?

-Sizde kalmam, ne bileyim ailen beni daha önce hiç görmedi. Rahatsız olmazlar mı?

-Olmazlar! Saçmalamayı kes. Ayrıca, zaten çok kalmayacaklar.

-Ne?

-Yarın bir iş gezisine gidiyorlar, 3 hafta geri dönmeyecekler.

-Yalnızız yani?

-Öyle görünüyor. Sen ned-

-Bize doğru bakarak gelen 2 kişi var, dedi Hermione'nin arkasını işaret ederek. Seninkiler mi?

Hermione kafasını çevirdiğinde tebessüm ederek geri döndü,

-Evet, dedi ve koşarak babasına sarıldı.

Taylor bu anı görünce nedense içinde bir boşluk oluştu, bunun nasıl bir his olduğunu asla tadamayacaktı. Normalde kafasına pek takmıyordu, ama onları böyle görünce kafasına takıldı.

Yavaşça yerinden kalktı ve Hermione'nin ailesi ile vedalaşmasının bitimini bekledi, o beklerken Hermione'nin babası ona elini uzattı.

-Taylor -

-Black, biliyorum Hermione senin hakkında çok şey yazdı. Dedi babacan bir tavırla. Hoş geldin!

Taylor gülümseyerek Hermione'nin annesiyle de el sıkıştı ve yavaştan arabaya yürümeye başladılar.

-İngiltere'ye ilk defa mı geliyorsun? Diye sordu Bay Granger.

-Hayır efendim, daha önce geldim ama sizin dünyanızda pek bulunmadım, günlerimin çoğu Çatlak Kazanda geçti.

-Ha, anladım. Amerika'da da mı öylesin yoksa sadece burada mı?

-Hayır, melez bir büyücü olduğum için hayatım hep Muggleların arasında geçti denilebilir, iki tarafta da bulunuyordum.

-Ee burada niye dışarı çıkmadın? Diye sordu meraklı bir sesle.

-Aslında özel bir sebebi yok, geçen yıl ilk gelişimde kimsenin ne dediğini anlamıyordum. Alışmam biraz uzun sürdü, aksan farklılıkları beni biraz zorlamıştı.

Taylor bunu dedikten sonra üçü de gülerek karşılık verdi.

-E şimdi anlıyor musun bari? Diye sordu Hermione'nin annesi.

-Fazlasıyla, dedi Taylor gülümseyerek.

Arabaya geldiklerinde Taylor ve Hermione arkaya oturmuştu, Taylor pek konuşmadı daha çok camdan dışarıya bakıyordu. Daha önce burada hiç böyle dolaşmamıştı.

Eve geldiklerinde Hermione Taylor'a yukarı çıkmasını söyledi, odası oradaydı. Sandıklarını yukarıya çıkarttıktan sonra Taylor Hermione'nin yatağının yanındaki kanepeye yığıldı.

-Gerçekten yorulmuşum.

-Aç mısın?

-Çok.

-Bekle, geliyorum.

Hermione gittikten sonra Taylor kalktı ve odayı dolaştı, güzel görünüyordu ama onun için fazla düzenliydi. Taylor odasını ne zaman düzenlediğini bırakın yatağını en son ne zaman topladığını bile hatırlamıyordu. Masasına göz gezdirince ailesi ile olan fotoğraflarını gördü, eline alıp biraz inceledi. Fazlasıyla mutlu görünüyorlardı, içinden daha fazla bakmak gelmedi ve çerçeveyi geri bıraktı. Tam o sırada Hermione odaya girdi:

-Balık sever misin?

İçinden "nefret ederim" demek geçti fakat istemeye istemeye:

-E-evet severim, dedi. Daha ilk dakikadan sorun çıkartmak istemiyordu.

Hermione tekrar indi ve 10 dakika sonra geri geldi.

-Hadi, gel.

Birlikte aşağı indiler, arka bahçeye açılan büyük bir camın yanındaki masaya oturdular. Tabaklar önlerine geldiğinde Taylor bir anlığına bayılacak gibi oldu. Madam Pomfrey'in iksirlerinden bile daha kötü kokuyordu onun için.

"Her neyse, ne kadar zor olabilir?" diye geçirdi içinden ve yemeye başladı. Her yediği lokmada sanki ömründen 5 yıl gidiyor gibi hissediyordu. Ama bitirmeye kararlıydı.

-Hoşuna gitti mi? Diye sordu Hermione'nin annesi gülümseyerek.

Taylor suratına anında bir gülümseme yerleştirdi ve:

-Mükemmel, elinize sağlık, dedi ama içten içe ölüyordu.

O hariç herkes çok iştahlıydı, bir yerden sonra ne kadar hızlı bitirirse acının o kadar hızlı sona ereceğini anladı ve ağzına tıkıştırmaya başladı. Çiğnemeden yutuyordu. İlk bitiren o oldu ve teşekkür edip doğrudan yukarıdaki tuvalete koştu. Ağzını defalarca yıkadı, ellerini ise buruşana kadar. Kokudan arındığından emin olmak zorundaydı.

Suratı asık bir şekilde Hermione'nin odasına geri girdi ve kendisini kanepeye bıraktı. Çok geçmeden o da gelmişti. Kapıyı kapattı ve:

-Sevmediğini söyleyebilirdin.

-Neyi sevmediğimi?

-Balığı sevmediğini.

-Sen neden bahsediyorsun harikaydı.

-Çok komik, her an üstüme kusacaksın diye korktum. Yüzünden her şey anlaşılıyor sen kabul etmesen de.

-Üstüne kusmazdım, dedi gülerek.

-Sağ ol ya, dedi Hermione kendisini yatağa bırakırken.

-Ee evdeyken genelde ne yaparsın?

Hermione birkaç saniye düşündü ve:

-Okurum sanırım, dedi. Taylor'un gözü yattığı kanepenin yanında olan dev kitaplığa kaydı.

Hermione'de bunu fark etmiş olacak ki:

-Onlar sadece en sevdiklerim, diğerleri garajdaki kolide duruyor.

-Nasıl bu kadar düzenli olmayı başarıyorsun? Hepsi alfabetik sıralanmış.

-Düzensiz bir şey görünce kafayı yiyorum da ondan.

-Yatağımı bile en son ne zaman topladığımı hatırlamıyorum, benim kitaplarım genelde yatağımın altında veya evin rastgele köşelerinde olurdu. İki hafta buradan canlı çıkabilirsem şanslıyım.

-E hiç mi kızmıyorlardı? Hermione bir anlığına onun ailesi olmadığını unutmuştu. Ashley ve Kate vardı ama sonuçta günün sonunda kendi evinde tek yaşıyordu.

-Kim? Diye cevap verdi Taylor hâlâ kitaplığa bakıyordu.

Hermione bunun üstüne ne dediğinin farkına vardı ve içine bir şey oturdu, ne dediğinin yeni farkına varmıştı.

-Dışarı çıkalım mı? Dedi konuyu değiştirmek istercesine.

-Olur, ama önce para çekmem gerekiyor. Gringotts'a uğrayabilir miyiz?

-Tabii, uğrarız. Ne zaman çıkalım?

-Sen hazırlan ben tuvalete gidip geliyorum, dedi ve odadan ayrıldı.

Bu bölüm burada sona eriyor ama son gibi düşünmeyin, 27. Bölümün 1. kısmı olacak bu, bir sonraki bölümde tam kaldığımız yerden devam ediyoruz. Görüşmek üzereee buraya kadar okuduysanız lütfen vote ve yorum bırakmayı unutmayın <33

ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱWhere stories live. Discover now