Bölüm 45 (2. Kısım)

108 19 17
                                    


Hermione Taylor o kapıdan çıktığından beri kendisini yıkılmış hissediyordu, saatlerce kendisini suçlayıp durmuştu.

En sonunda daha fazla yalnız kalmak istemediğini fark etti ve bavulunu hazırlamaya başladı, Grimmauld meydanına dönecekti. Taylor biraz ayrı kalmalarının iyi olacağını söylemişti ama Hermione onunla aynı fikirde değildi. Bütün eşyalarını aldıktan sonra mutfak tezgâhına bir not bırakıp çıktı.

Sirius'un evine yürüdüğü her dakika onu düşündü, şu anda ne yaptığını merak ediyordu.

...

Hermione kapıdan içeri girdiğinde onu Ginny karşıladı, pek iyi görünmediğinin farkındaydı.

-Hoş geldin, diyerek ona sarıldı.
Sen iyi misin?

Hermione sadece kafa salladı,

-Şey, yalnız mı geldin? Ashley Taylor'un senin yanında olacağını söylemişti.

Hermione'nin gözleri fal taşı gibi açıldı,

-Ne? O burada değil mi?

-Hayır, burada mı olması gerekiyor?

Hermione cevap vermedi.

-Bir şey mi oldu? Endişeli görünüyorsun, konuşmak ister misin?

Reddetse bile Ginny'nin onu rahat bırakmayacağını biliyordu bu yüzden direkt olarak onun odasına çıktılar, Hermione'nin evdeki diğer kişilerle pek laflayacak hali yoktu.

Odaya girdikten sonra beraber Ginny'nin yatağına oturdular,

-Anlatacak mısın?

-Kavga ettik.

-Ne? Nasıl yani, neden?

-Sanırım onu biraz fazla sıktığımı düşünüyor, onu sorguya çektiğimi.

-Bundan daha doğal ne olabilir ki? Siz sevgili değil misiniz?!

-Bilmiyorum, belki haklıdır. Bazen çok soru soruyorum ama gerçekten hiçbir zaman onun kötülüğünü istemedim. Sadece başına bir şey gelmesinden korkuyorum, Hermione'nin iyice gözleri dolmuştu Ginny bunu fark ettikten sonra onu sıkıca sardı.

-İstemediğine eminim, peki sana kötü bir şey söyledi mi?

-Hayır, aslında hiçbir şey söylemedi. Sadece biraz gergin olduğunu ve kalbimi kırmamak için benden uzak kalmak istediğini söyledi. En azından bir süreliğine.

-Bu saçmalık! Eninde sonunda gelecek o zaman onuna konuşurum!

-Lütfen, lütfen yapma. Buna gerek yok. Sadece aramızdaki gerginliğin bitmesini istiyorum.

-Ama yaptığı sence de saçma değil mi?

-Bilmiyorum, kafasında bir şeyler var ama söylemek istemiyor. Hiç görmediğim kadar gergindi.

Hermione akşam olana kadar odadan çıkmak istemedi, Ginny'de onunla beraber kaldı.

Gece yarısına doğru alt katta bir tıkırtı duyuldu.

Taylor kimseye çaktırmadan içeri girmeyi başarmıştı, en azından o öyle düşünüyordu. Mutfağa girdiğinde masada oturmuş kahve içen Ashley'i gördü, ona bakıyordu.

-Neredeydin?

-Cehennemin dibinde.

-Hermione ile buluşmayacak mıydın sen? Kız saatler önce buraya geldi ve kimseyle konuşmak istemiyor, yine ne yaptın?!

-Bak, lütfen sende üstüme gelme.

-Gelirsem ne olur? Saçma sapan şeyler peşinde koşup duruyorsun!

-Hayatım boyunca ilk defa sana bağırmak üzereyim, lütfen soru sormayı kes.

-İstediğini yap! Ben nerede olduğunu merak ediyorum, senden mi korkacağım?

Hermione uyuyamadığından aşağıdan bir tıkırtı geldiğini fark etmişti, merdivenlerden indiğinde mutfakta konuşan iki kişiyi işitti, ikisini de tanıyordu. İçeri girmek istemedi, dışarıdan onları dinliyordu.

-Dışarıdaydım.

-Çok açıklayıcısın gerçekten, ergenliğin tavana mı vurdu senin?

-Beş bin mil uzaklıktan kavga etmeye mi geldin?

-Ben seninle kavga etmeye çalışmıyorum, sen işi yokuşa sürüyorsun!

-Neden yaptığım her şeyi sana söylemek zorundaymışım gibi davranıyorsun ki?

Bu laf Ashley'in tepesini iyice attırdığından masadan kalkıp onu itti,

-Zorunda falan değilsin ama biraz olsun vicdanın varsa beni anlarsın! Ağzından çıkanları duyuyorsun değil mi? Benim kim olduğumu mu unuttun!

Son darbe Taylor'u biraz olsun uyandırdı, saçmaladığının farkındaydı.

-Sadece biraz eğlenmek istedim ama o da boka sardı.

-Ne? Neden?

-Yazın burada tanıştığım bir kız vardı, onunla beraberdim. Biraz olsun kafa dağıtmak istedim.

-Kız mı? Sen Hermione'nin evine gitmiyor muydun?

-Gittim zaten, biraz tartıştık. Benim yüzümden, bende dışarı çıktım. Soru sorup duracağından buraya gelmek istemedim, aklıma gelen tek şey onu bulmaktı.

-Ee, sonra ne oldu?

-Okuluna gitmiştim, orada karşılaştık. Biraz sohbet ettikten sonra arkadaşlarının bir barda konser vereceğini söyledi. Bende onunla beraber gittim.

-Bu kadar gergin olduğuna göre sonunda kötü bir şey oldu değil mi?

Hermione'nin heyecandan kalbi duracaktı, meraktan içi içini yiyordu.

-Evet oldu, beni öpmeye çalıştı.

Taylor'un bu cevabı üstüne Hermione'nin içine bir şey oturdu.

-Sen ne yaptın?

-Ne?

-Sorduğum soru gayet açıktı.

-Bir dakika, dalga mı geçiyorsun?

-Hâlâ cevap vermedin.

-Sence böyle bir şey yapar mıyım? Gerçekten yapacağımı bir saniyeliğine bile aklından geçirdin mi? Sen bile bunu soruyorsan ne diyebilirim ki beni hiç mi tanımıyorsun? Ondan kurtulup direkt buraya geldim, bir daha da görüşmeyi düşünmüyorum. Ben sadece biraz olsun şu büyücülük fantazilerinden uzaklaşmak istemiştim.

Bunu duyduktan sonra Hermione'nin yaşlı suratında bir gülümseme oluştu, üzerinde oluşan ağırlık yok olmuştu.

-Son zamanlarda seni tanıyamıyorum kusura bakma. Sen insanlara kötü davranacak biri değilsin.

-Beni de deli eden bu ya! Olmadığım biri gibi davranıyorum. Ama inan bana bu isteyerek olmuyor.

-Sana söyleyeceğim tek şey bugünü unut ve uyumaya git. Yarın da onunla aranı düzelt.

-Deneyeceğim, diyerek kapıya yöneldi. Hermione onun yaklaştığını çok geç fark ettiğinden yakalanmıştı.

Taylor onu görünce anlık bir şok yaşadı,

-Ne kadarını duydun?

-Şey, aslında y-

-Duydun değil mi? İyi, sana da ekstra olarak anlatmama gerek kalmayacak. Yaptığım her şey için özür dilerim, lütfen beni affet.

-Önemli değil, yani sonuç olarak tekrar beraberiz.

Taylor cevap vermeden ona sarıldı, Hermione de karşılık veriyordu.

-Seni seviyorum, gerçekten. Okula döndüğümüzde özel olarak birkaç şey konuşmamız gerekiyor.

-Ne hakkında?

-Merak ettiğin her şey hakkında.




ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱМесто, где живут истории. Откройте их для себя