Bölüm 66 Slug Kulübü

105 17 16
                                    

-Taylor, konsere gitmiyoruz lütfen başka bir şey giy çok absürt duruyorsun!

-Absürt mü? Renkli takımlar içerisinde sirk maymunları gibi gezmekten iyidir.

-Kim kısmen resmi olan bir yemeğe yırtık pantolon ve deri ceketle gider ki? Bir de gözüne sürme çekseydin!

-Aslında aklıma geldi ama vazgeçtim.

-Öff bir de vazgeçmeseydin! Hadi, çok vakit kalmadı gitmemiz gerekiyor.

Hermione onun koluna girdi ve sürüklercesine Slughorn'un odasına götürdü. Kapıyı çaldıklarında iksir Profesörü onları güler yüzle karşılamıştı.

-Ah! Hoş geldiniz, buyrun. İçeri geçin lütfen, ikinize de yer var. Diyerek onları içeri buyur etti. Hermione sürekli geç kalacakları hakkında mızmızlansa da ilk gelen onlar olmuştu. Yuvarlak ve üstü tabaklarla donatılmış masaya yürürlerken Taylor'un gözü komidinin üstüne duran bir çerçeveye takıldı ve Hermione'den ayrılıp ona doğru yürüdü. İyice yaklaştığında bunun eski Slytherin Quidditch takımına ait bir fotoğraf olduğunu gördü, Slughorn fazlasıyla genç görünüyordu ve kafasında daha fazla saç vardı. Ama asıl dikkatini çeken o değildi, asıl dikkatini çeken şey Slughorn'un yanında ona fazlasıyla benzeyen bir kişinin kupa kaldırmasıydı. Dikkatlice onu süzerken Profesör'ün aniden gelen heyecanlı sesiyle irkildi.

-Regulus... Slughorn onun ismini söylerken fazla duyguluydu. Mükemmel bir öğrenci ve arayıcıydı, keşke şu an yanımızda olsaydı. Bana karşı olan saygısını hiç yitirmedi ama çevresi... Onu pek iyi yerlere sürüklemedi. Başın sağ olsun evlat, seni görseydi muhtemelen gurur duyardı.

-Bundan pek emin değilim Profesör, dedi Taylor kırgın bir ifadeyle. Slughorn şaşırmıştı, "Efendim?" diyebildi sadece.

-Beni yetiştiren kişi, kendisi annemin en yakın arkadaşıymış. Kate Grimes, bana babamın daha annemin ilk gebelik dönemlerinde ortadan kaybolduğunu anlatmıştı. Demek istediğim şu ki, muhtemelen ölmeden önce benim varlığımdan bile haberdar değildi. Üzücü ama gerçek, diyebileceğim bir şey yok.

Slughorn biraz bekledi, tam konuşmak için ağzını açtı ki kapı çalmaya başladı. İçeriye öğrenciler doluşmaya başlamıştı. Taylor yavaşça masaya yöneldi ve Harryle Hermione'nin ortasına oturdu.

-Kaç dakika daha burada kalmak zorundayız, dedi Hermione'nin kulağına eğilerek.

-Daha yeni geldik biraz sabret.

-Sadece sordum.

Herkes oturduktan sonra Horace Slughorn dondurma servisi yaptı ve bir yandan öğrencilerle konuşup bir yandan da yiyordu. Bu sırada Taylor'un gözü Cormac Mclaggen'a takıldı. Devamlı garip gözlerle Hermione'ye bakışlar atıyordu, Taylor bir süre sonra dayanamadı ve Hermione'nin kulağına eğilerek:

-Bu Cormac'ın seninle bir sorunu falan mı var?

-Aptalın teki. Devamlı benimle konuşmaya çalışıyor, aldırış etme.

Cormac bunu yapmaya biraz daha devam etti, Taylor tekrardan Hermione'nin kulağına yaklaştı, bu sefer biraz sinirliydi.

-Bence yaşamak için gözlere ihtiyacı yok.

-Taylor! Saçmalama.

-Saçmalamıyorum ki? Bence sorduğum soru fazlasıyla mantıklıydı.

-Sen beni mi kıskanıyorsun? Hermione'nin sesinde alaycı bir ifade vardı.

-Bilmem, sanırım kurt genlerim harekete geçti.

ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱWhere stories live. Discover now