Bölüm 1 Trendeki Yabancı

2K 95 165
                                    

Eylül ayı Peron Dokuz Üç Çeyrek, Çatlak Kazandaki karşılaşmalarının ardından Harry, Hermione ve Ron Hogwarts'a gitmek üzere King's Cross istasyonundalar.

Weasley ailesi tarafından uğurlandıktan sonra ellerinde bavulları ile boş bir kompartman arayan üçlü tanıdık yüzlere rastlar ve kısa bir sohbet başlar, Neville, Dean ve Sheamus ile şakayla karışık dalaştıktan sonra nihayet üçlü boş bir kompartmana yerleşti.

Hermione çantasından çıkardığı Gelecek Postasına göz gezdirirken Harry dışarıyı izliyordu, Hızır Otobüs onu almadan önce gördüğü veya gördüğünü sandığı şey hala aklından çıkmamıştı, fakat bunu arkadaşlarıyla paylaşmayı reddediyordu çünkü panik yapmalarını istemiyordu. Kafasının içinde düşünceler arka arkaya sıralanırken alnında bir karıncalanma hissetti, ilk başta umursamadı ama karıncalanma artık sancıya dönüşmüştü istemsizce de olsa elini alnına koydu ve yüzünü ekşitti.

-Acıyor değil mi? dedi Hermione

-Ne acıyor mu?

-Bizi salak yerine koymayı bırak sana neden bunu sorduğum kabak gibi ortada!

Hermione'nin bu kadar sert olması karşısında affallayan Harry kendisini topladıktan sonra cevap verdi.

-Evet acıyor, bu zaten sürekli yaşanan bir şey neden şaşırmış gibi davranıyorsun ki? Panik yapmayı bırakın artık.

-Panik yapmayı mı bırakalım? En yakın arkadaşım muhtemelen yine tehlikede ve bize panik yapmamamızı mı söylüyorsun? Sen olsan böyle mi yapardın?!

Harry kendisine gelen bu cevap karşısında duraksadı ve içine bir şey oturdu, kısa bir süreliğine sessiz kaldıktan sonra sesi sanki içine kaçmış gibi konuşmaya çalıştı;

-Hermione, özür dilerim, her şey üst üste oluyor ve bazen kendimi kontrol edemiyorum.

Hermione Harry'nin bu cevabı karşısında yaşanan olayda haklı olsa bile kendini buruk hissetti ama sonrasında ona doğru tebessüm ederek onu onayladı.

-Benim peşimde beni öldürmek için gelen bir Azkaban firarisi olsa ben muhtemelen St. Mungo da yatıyor olurdum, dedi Ron ve sessizliği bozdu.

Hermione Ron'a gözlerinden ateş çıkartarak bakarken Harry:

-Motive edici konuşman(!) için teşekkür ederim Ron! diye çıkıştı alaycı bir tavırla.

Tam Hermione araya girmek için hazırlanıyordu fakat bir anda kompartmanın kapısı açıldı; uzun siyah saçlara sahip, mavi gözlü, beyaz tenli biri kafasını uzattı ve:

-Şey acaba bir kişilik yeriniz var mı? Her yer dolu.

Üçü önce birbirine baktı, ufak bir sessizlikten sonra Hermione kafasını salladı ve onu içeri davet ettiler.

Çocuk teşekkür ettikten sonra içeri girdi, bavulunu bagaja yerleştirdikten sonra Harry'nin tarafındaki koltuğa oturdu, kafası öne eğik şeklinde eline dolanmış bir kolyeyle oynuyordu. İçerideki anormal sessizliğin nedenini öğrenmek için kafasını kaldırdığında üç çift meraklı gözün ona doğru dik dik baktığını gördü, sonrasında doğruldu ve konuşmaya başladı:

-Kendimi tanıtmadığım için özür dilerim, adım Taylor, Taylor Black.

Black'i duyduktan sonra üç çift meraklı göz ondan sıyrılıp birbirine bakmaya başladı, Taylor ilk başta durumu anlayamadı fakat karşısındaki kızın elindeki gazeteyi görünce olayın farkına vardı.

ʜᴀʟꜰ-ʙʟᴏᴏᴅ ʙʟᴀᴄᴋ ~ ꜱᴏɴ ᴏꜰ ʀᴇɢᴜʟᴜꜱWhere stories live. Discover now