-97-

8.1K 254 45
                                    

Şarkıyla ( One Direction-Over Again)

Bunu özlediğim bir gerçekti. Dudaklarının benim dudaklarımın üstünde olması o da yetmezmiş gibi kucağımda oturması, kısacası bana yakın olmasını özlemiştim. Şuan ne kadar çok acı çekiyorsam bir o kadar da mutluluk yaşıyordum. Ama ağlamamın nedeninin ne olduğunu bilmiyordum. Hangi duyguya karşılık olduğunu bilmiyordum. Büyük ihtimal ikisinin karışımıydı. Alt dudağımı kendi dudaklarının arasına alıp emerken, gözlerini açmıştı. O an göz göze gelmiştik. Hiçbir şey demedi. Yüzümü ellerinin arasına aldı. Nefes nefese geri çekildi. "Alicia." diye inledi. Yanaklarımdan akan ıslaklıkları dudaklarıyla sildi. "Ağlama." Demesi kolaydı. Yaptıkları yetmezmiş gibi, benden ağlamamamı istiyordu. Kolay değildi. Elimde olmuyordu. "Beni hala affetmedin." diye ekledi. "Biliyorum ama teşekkür ederim. Buna ne kadar ihtiyacım olduğunu bilemezsin. Belki daha fazlasına ama beklerim. Beni affedene kadar beklerim. Bana ihtiyacın olduğunu söyleyene kadar, beklerim. Seni her konuda beklerim. Yeter ki affedeceğini söyle." Beni tekrardan öptü. Cevap vermek istiyordum ama dilim tutulmuş gibiydi. "Seni seviyorum Alicia, seni herşeyden çok seviyorum." Alnını alnıma yasladı.

"Seni bıraktığım için ben kendimi hiç affetmeyeceğim. Ama sen beni affet. Pişman olacağımı düşünmemiştim. Hemde hiç. İçimde bir yerlerde, bir boşluk olacağını tahmin etmemiştim. Seni bu kadar çabuk özleyeceğimi, beni bu kadar zor affedeceğini, benden nefret edebileceğini düşünmemiştim. Ben sandım ki, uzakken daha iyi oluruz. Birbirimizi özleriz ve hemen barışırız, yanılmışım. Sizi çok özledim Alicia. Yanımda olmadığında hissettiklerimi anlatamam. Annem olmasa sanırım delirirdim. Bir bakıma oldum da. Odamda ki herşeyi duvara fırlattım." Zorlukla gülümsedi. Alnını alnımdan çekti ve gözlerime baktı. "Annem geldi ve bana herşeyin düzeleceğini, yakında baba olacağımı ve böyle şeyler yapmamam gerektiğini söyledi. Haklıydı. Aslında hatamı o zaman anlamıştım. Harry'nin dedikleride beni mahvetmişti. Dayanamamıştım. Attığın sesli mesajlar, beni hiç olmadığım kadar düşündürmüştü. Ben aptal herifin tekiyim. Tek isteğim, zamanı geldiğinde beni affetmen. Şimdi demiyorum. Yaptıklarının hepsinde haklısın, sadece bana şunu söyle zamanı geldiğinde beni affedecek misin?"

Kızarmış olduğunu düşündüğüm gözlerimi sımsıkı kapattım. Ağlamaktan olsa gerek, acıyorlardı. Kendimi rahatlatmaya çalıştım.

"Gitmene hiçbir zaman engel olmazdım. Tüm bunları bir mektup bırakmak yerine bana söyleseydin, eminim daha iyi olurdu. Bu kadar yıkılmazdım. Herşeyi geçtim, gidecek başka zaman mı bulamadın? Annemin terk ettiği yetmezmiş gibi birde sen gittin. Ve benim haberim yoktu. Mutfağa giriyorum, masanın üzerindeki kağıdı açınca karşıma veda mektubun çıkıyor. Bundan sonra ne yapmamı bekliyordun ki Louis? Ne kadar kırıldığımı düşündün mü? Belki bebek olmasaydı, biz çoktan bitmiştik. Bu kadar yükü kaldıracak gücüm olduğunu sanmıyorum. Ve şuan karnımda olan bebeğim için güçlü durmaya çalışıyorum. Bizim için değil. Bizi ayakta tutmaya çalışmaktan yoruldum beni anlıyor musun? Ben sadece bebeğim için ayakta duracağım. Artık bundan sonra ne yapıyorsan sen yaparsın. Bizi ayakta tutacak kişi sensin. Tek bir hatan, bizi bitirir ve bir daha biz olamayız. Beni anladın mı?"
Zorlukla yutkunup, başını salladı. "Evet, anladım." Gözlerini bir an kapattı ardından hemen açtı. "Sorumun cevabını hala alamadım."
"Bilmiyorum. Seni affedebilir miyim, bilmiyorum."
"Beni seviyor musun?"
"Bundan şüphe mi duyuyorsun?"
"Ne? Asla."
"İyi. Üzerimden kalk."

Bu sefer itiraz etmedi ve üzerimden kalktı. Elimin tersiyle yanaklarımı sildim. Duş almaya ihtiyacım vardı. "Nereye gidiyorsun?" diye sordu ben kapıya doğru yönelirken. Gülümsedim. Ama bu sinirlendiğimi belli eden bir gülümsemeden başka bir şey değildi.

Impossible is nothing.Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora