-107-

5.7K 282 51
                                    

Merhaba! Başta açıklama yapmak istiyorum. Birkaç bölüm sonra hikayeyi bitirmeyi düşünüyorum. Çünkü, sıkmaya başladı.

Kalbinize indi mi lan? asdfgjkl. Şaka bir yana sevgili Nothingerlerim, gerçekten bitirmeyi düşünüyorum. Yani çok kısa bir ara vererek.(1Hafta kadar en fazla) Sonrasında da Impossible is nothing 2 olarak devam etmek istiyorum. Sizin içinde uygun mudur? Evlilik hayatlarını böyle her detayına kadar anlatabileceğim rahat rahat bir Impossible is nothing. Çünkü böyle devam ettikçe konu bulamıyorum ve sizide sıkıp hikayeden uzaklaştırmak istemiyorum.

Yani, bir kaç bölüm sonra 1. Kitabımızı bitirip hep beraber yeni bir 2. Kitaba geçeceğiz. Umarım herşey daha iyi olur. Çünkü, hala aklımda uygulamak istediğim bir kurgu var. Ekşınlı falan böyle.

O yüzden, 2. Kitabı isterseniz devam etmeyi düşünüyorum. Az kaldı, sınavlarımda haziranda bitiyor! İnşallah yazın yaptığım gibi günde 1-2 bölüm koyacağım!

Destekleriniz için çok teşekkürler! Sizleri seviyorum.

"Şaka mı yapıyorsun?" diye en az üçüncü kez sordu Louis. Ona defalarca bunun bir şaka olmadığını, bir oğlumuz olacağını söyledim. Biliyorum, o gün için gün sayıyordu ve bir anda bunu duymak onun için bir şok olmuştu. Banada öyle. Hatta sanki arada çok uzun bir zaman varmış gibi bir hafta önceden nasıl belli olabiliyor, diye sormuştu. Ona bunun açıklamasını yapmaya üşenmiştim. Sadece ultrasonda herşeyin belli olduğunu, bu yüzden cinsiyetini öğrenebildiğimizi söyledim. Ama sanki Louis bunu imkansız birşeymiş gibi düşünüp duruyordu.

"Hayır." diyerek ona gözlerimi devirdim ve tavanı izlemeye başladım. "Şaka falan değil Louis. Bebeğimiz er-kek. Anladın mı? Erkek!"

Uykusuzluktan ölen ben, Lou'ya laf anlatmaktan şuan uykusuzluk sorunumu aşmış gibi görünüyordum.

"Ama daha bir kaç gün vardı!" diye homurdandı.

"Bunu sana söylediğim için pişman olmaya başladım Louis." Başımı ona çevirdim. "Neden huysuzluk yapıyorsun?"

"Ben huysuzluk yapmıyorum. Sadece bebeğimizin cinsiyetini ikimiz öğreneceğiz diye düşünüyordum. Onu ultrasonda beraber görürüz diye umuyordum."

"Üzgünüm. Sadece bu mutluluğu seninle paylaşmak istemiştim." Ona sırtımı döndüm ve başucumdaki ışığı kapattım. Ardından başımı yastığa yerleştirip, gözlerimi kapattım.

Karnım, tekrardan Lou'nun elleriyle buluştu. Beni kendine doğru çekti ve yanağıma öpücük kondurdu.

"Özür dilerim. Seni kırmak istememiştim. Ben sadece şaşırdım. Bunu beklemiyordum. Düşünmüştüm ki, ben senin elini tutarım beraber ultrasona bakar doktorun ağzından çıkacak o kelimeyi sabırsızlıkla bekleriz. O gün geldiğinde bunun hayalini kurmuştum bebeğim. Sanırım, bu biraz hayal kırıklığı oldu."

Sıkıntıyla nefesimi üfledim. Sanki mutluluğum, tıkanmış gibi hissediyordum.

"Bunu canını sıkmak için söylemedim Alicia. Şaşkınlığım için üzgünüm. B-ben çok mutluyum."

Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla, bu durumun garipleştiğini hissettim.

"Bir oğlumuz olacak. Onunla futbol oynayabileceğim. Onu futbol maçlarına götürebileceğim. Onunla beraber sana sürprizler hazırlayabileceğim."

Saçımı öptü.

Bende gözlerimi aralayıp, onun kolunun altında döndüm. Şuan karnım, Lou'nun çıplak karnına değiyordu.

Impossible is nothing.Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon