-87-

9.3K 213 45
                                    

Multimedyada ki şarkıyla (Jason Derulo-Talk Dirty)

"Bugün benimle bara gelmeni istiyorum." dedi eve dönüş yolunda. Camdan dışarıya bakmaya devam ettim. "Tamam." diye mırıldandım. "Ne yapacağım?"
"Yanımda olmanı istiyorum Alicia. Yeni bir şarkı yazdık ve duymanı istiyorum."
Başımla onayladım. "Tamam."
Arabayı aniden durdurdu. "Neler oluyor?"
Omuz silktim. "Bir şey mi olması gerekiyor."
"Yüzüme bak o zaman? Neden böylesin?"
"Çok yorgunum Louis, lütfen eve gidebilir miyiz bir an önce?"
Derin bir nefes aldı. Ardından arabayı tekrardan çalıştırdı.

Eve geldiğimizde Louis kapıdan çekilip, içeri girmem için işaret verdi. Ona zorlukla gülümseyip içeri girdim. Üzerimdeki kot ceketi askılığa astıktan sonra kollarımı kendime doladım. Kendimi garip hissediyordum. Midem tekrardan bulanıyordu. Ve içimde oluşan aptal bir his bugünüm bok gibi geçeceğini söylüyordu. 

Kendimi koltuğa attığımda, derin bir nefes aldım. Doktor tam bir faciaydı. Yani bebeğim daha küçük olduğu için, ultrasonla bakmamıştı. Ve diğer türlüsü, tanrım bu iğrençti. Hatırlayınca tekrardan yüzümü buruşturdum.  Üstelik buda yetmezmiş gibi Louis, doktora seks yapıp yapamayacağımızı sormuştu. Hiç vazgeçmiyordu. Yüzümün buruşması, yerini gülümsemeye bıraktı. 

"Alicia, iyi misin?" diye sordu yanıma otururken. "Suratın çok çeşitli ifadeler bürünüyor. Ve beni korkutuyorsun." 

Ona yaklaşıp, burnumu burnuna sürttüm. "İyiyim bebeğim." Ardından dudağımı, dudağına sürttüm. Ağzından ufak bir inilti çıktı. Bu kadar çabuk nasıl etkilenebiliyordu? "Ne yapmaya çalışıyorsun?" diye fısıldadı. Dudağımı ısırdım. "Bilmem." 
"Alicia, beni deli ediyorsun." 
Seslerimiz, inlemeden farksızdı.
"Bunu sevdiğini sanıyordum." 
Yutkundu. "Seviyorum ve şuan seni becermemek için kendimi zor tutuyorum. Çünkü yorgunsun."
Alayla gülümsedim. "O zaman beni biraz daha yor Louis William Tomlinson."
"Alic-"
"Şhh." 

Dudaklarımı dudaklarına bastırarak kucağına çıktım. Kalçalarımdan tutup beni kendine daha çok çekti. "Sadece biraz." dedim nefes nefese. "Biraz sertleşme konusunda kendine hakim olamaz mısın Louis?" 
"Emin ol deniyorum Alicia. Ama, sen o kadar karşı konulmazsın ki." 
Gülümsedim. "Biliyorum." diyerek kucağında bir kez sürtündüm. "Yukarı çıkmalıyım. Seni çağırdığımda yanıma gel." 
Başını aşağı yukarı sallarken, kucağından kalktım ve odaya çıktım. Üstümdekileri hızla çıkarıp saten, kısa mor geceliğimi giydim. Bu gerçekten fazla kısa bir gecelikti. Daha önce Lou'nun yanında giydiğimi sanmıyordum. Lou'ya biraz oyun oynamak istedim. Biraz yaramazlık ikimize de iyi gelebilirdi. Geceliği üzerime geçirdikten sonra aynada kendime baktım. Vay canına.

Sabah apar topar topladığım saçlarımı sırtımdan aşağı bıraktım. Başımı öne eğerek onları biraz havalandırdım. Tamamdı. Ardından Lou'nun kırmızı poşetini aramaya başladım. Değişik şeyler denemek istiyordum. Eğer o kelepçeleri birinini üzerinde kullanacaksak, bu ben değil kesinlikle Louis olacaktı. O aptal şeyleri bileğime takıp, Lou'nun zevkten ölmesini izleyemezdim. Bunu istemiyordum. 


Beş dakikadır lanet olası torbayı arıyordum. Neredesin lanet olası!? Derin bir nefes alıp, kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Onu bulmalıydım. En son dolabın karşısındaki küçük komidine bakmayı akıl ettim. Ve işte! Buradaydı. Zafer kazanmışcasına sırıttım. Kelepçeleri poşetin içinden çıkardım ve işaret parmağıma geçirdim. Kahkahama engel olamıyordum. Poşetin içinde ki anahtarlarıda komidinin üzerine koydum. 

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now