-36-

11.7K 243 45
                                    

Multimedyada ki şarkıyla okuyun. 

Alicia

Akşam ki cümlesi hala beynimin bir yerlerinde tur atarken yataktan zorlukla kalktım. Başımı ellerimin arasına alıp masaj yapmaya çalışsamda işe yaramamıştı. Dün gece tekrardan gitmişti ve sanırım hala gelmemişti. Zaten o ettiği laftan sonra eve gelmesini beklemiyordum. Resmen bana sürtüğümsün artık demişti. Gerçi ben kaşınmıştım. Bütün suç Lou'da değildi.

Aşağıdan gelen gülüşme seslerine dikkatimi vermeye çalıştım. Bir kız ve bir erkek kahkahalarla gülüyordu. Yapma Louis. Şimdi de eve kız mı attın?

Sıkıntıyla yanaklarımı şişirdim ve yataktan kalktım. Yavaş adımlarla merdivene indim ve seslerin geldiği yöne doğru ilerledim. Mutfakta ki tam tersine Louis değil Jeremy'di. Ama yanında ki sarışın kızın yüzü gözükmüyordu. Ah gelir gelmez mi Jeremy?

“Hey günaydın kardeşim.”

Jeremy elinde ki bıçağı bırakıp, belini tezgaha dayadı.

“Lou'nun kardeşi.” diyerek yanında ki sarışın kızı gösterdi.

Kız yüzünü bana dönünce bunun Lottie olduğunu anladım. Louis birkaç kez resimlerde göstermişti. Lou'nun tersine onun gözleri iriceydi. Ve bu onu çok sevimli gösteriyordu. Beni görünce yüzüne bir gülümse yerleştirdi ve elini bana uzattı.

“Sonunda tanıştığımıza sevindim.” dedi.

“Bende öyle.” diyerek karşılık verdim.

Kız başını öne eğip ardından tezgaha, yaptığı işe geri döndü.

“Çabuk anlaşmanıza sevindim.” diyerek hazırladıkları masaya oturdum.

“Üvey kardeş dayanışması.” diyerek Jeremy, Lottie'ye gülümsedi. Sonra ikisi birbirleriyle gülüşmeye başladılar.

Jeremy ondan yaşça büyük olmasına rağmen araları oldukça iyi gözüküyordu. Buna sevinmiştim. Onlar tezgahta yaptığı birkaç hazırlığı bitirdikten sonra masaya oturmuşlardı. Kahvaltı boyunca güzel bir sohbet etmiştik. Lottie, o abisinin aksine iyi birine benziyordu. Şuanlık Louis gibi iki yüzlü bir şeyini görmemiştim.

“Louis evde değil mi?”

Lottie'nin sorduğu soruya cevap vermek için ağzımı açmıştım ki, kapının anahtar sesiyle geri kapadım. Lottie birkaç saniye mutfak kapısına doğru baktı ve ardından gülümsedi.

“Abi.” diyerek yerinden kalktı ve sanırım Lou'ya sarıldı.

Ona bakmak için başımı çevirmek istiyordum ama gururum sanki buna engel oluyordu. Sadece tabağıma odaklanmış, yemeğimi yemeye çalışıyordum. Ama ağzıma attığım her lokma sanki boğazıma takılıyordu. Başımı kaldırdığımda Jeremy'nin Lou ve Lottie'yi dikkatli bir şekilde incelediğini görmüştüm. Kıskanmış olabilme ihtimali kaçtır? Ah bence hiç. Ne yani onların kardeşliğini mi kıskanacaktı. Evet, pekala daha sonra Jeremy'e kardeşlik gösterisi yapabilirdim, sanırım. En azından kendimi bir süre toparladıktan sonra. Çünkü henüz dün gecenin şokunu hala atlatamadım.

Lottie, yerine geri otururken omuzlarımda iki el hissettim. Başta irkilsem de bunun Louis olduğunu anlayıp kendimi toparladım. Sanırım biraz bana doğru eğilmişti çünkü sıcak nefesi enseme çarpıyordu.

“Alicia.” dedi hayran kaldığım boğuk sesiyle.


Cevap vermek yerine sadece başımı çevirdim. Dudaklarımız neredeyse birbirine çarpacak gibiydi. Daha sonra Jeremy ve Lottie'nin burada olduğunu hatırlayınca başımı hemen önüme çevirdim.

“Ne var Louis?”

“Konuşabilir miyiz?”

Jeremy ve Lottie'nin bakışları önce birbirlerini bulmuş, ardından bize dönmüşlerdi. Onlara zorlukla gülümseyip yerimden kalktım. Lou'nun peşimden geleceğini biliyordum, ki doğru tahmin etmiştim.

Yukarı odama doğru çıktım ve Lou'nun arkamdan gelmesini bekledim. O da odaya girince arkamızdan kapıyı kapattı ve kilitledi. Gözlerimi ona çevirmemek için zorlardım ve cama doğru ilerledim. Eğer gözlerine bakarsam, yine ağlayacaktım biliyorum.

“Alicia.” dedi Louis önümde dikilirken. “Sen tanıdığım en tatlı kızsın.” Sesi alay edermişcesine çıkmaya başlıyordu. “Seni haketmiyorum.”

“Ah demek bu yüzden kıçıma tekmeyi basıyorsun.” dedim önünden bir adım gerileyerek.

Hadi ama Alicia! Bu cümleyi gerçekten senin söyleme ihtimalin kaç olabilir? Tekmeyi basmayı gereken o değil sensin aptal!

Kesinlikle bendim! Tanrım, böyle bir cümleyi hangi aptallıkla söylemiştim?


“Hayır.” dedi soğukkanlılıkla. “Sürtüğüm olduğunu sanıyordum? Bu yüzden kıçına tekmeyi basmayı düşünmüyorum.” 


Şuan sırıttığına emindim. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Tam da tahmin ettiğim gibiydi. Alayla sırıtıyordu. Böyle bir şeyin olduğuna hala inanamıyorum. Ve eğer bu bir rüyaysa, bir an önce uyanmak istiyorum.

“Dün gece ne kadar aptal bir şey dediğini düşünüyorsun değil mi Alicia? Böyle bir şeyi nasıl söylediğini sen bile bilmiyorsun. Çünkü sen koca bir aptalsın.” dedi bağırarak.

İrice açılan gözlerimi, onun gözlerine diktim.

O haklı Alicia!


Haklı falan değil! O beni aldattı. 


“Bütün herşeyi unutup, baştan başlamak istiyorum. Eminim sende istiyorsun.” dedi sakin bir ses tonuyla. “Unutalım. İkimiz de hata yaptık bu ilişkide Alicia. Sadece ben değilim. Beni sakın suçlama.” Dudaklarını yalayıp devam etti. “Ama eğer bunu kabul etmeyip, gerçekten sürtüğüm olmak istersen her gün seni becermek için elimden geleni yaparım.”

Gülmüyordu. Alayla sırıtmıyordu. Ciddiydi.

Bu konuya bu kadar takılmışmıydı gerçekten?

Suç sende!


Pekala! Evet! Biliyorum!


Peki ya affetmek? Bu kadar kolay olabilir miydi? Yani en ufak hatanızda size sinirlenip, başka kızları altına alacak bir sevgiliniz varsa bunu nasıl unutup baştan başlayabilirsiniz ki? Hiçbir şey yolunda gitmez. Her kavganızda başka kızları altına aldığını düşündükçe insan depresyona girer. Hadi ama bunu bilerek herşeye baştan başlamak nasıl olurdu ki?


“Yine aynılarını yaşarsak, seni tekrardan aldatacağımdan korkuyorsun. Hayır olmayacak Alicia.” dedi. “Söz veriyorum.”

Söz vermek.

Sadece ağızdan çıkan iki kelime. Basit gibi gözüksede, tutmaya gelince zorlaşan iki kelime.

“Yattığın kızı tanıyor musun?” diye sordum.

Hayır, bu soru şimdi nereden çıkmıştı? İnanın ben bile bilmiyorum.

“Sarhoştum. Hiç birşeyi hatırlamıyorum. A-ama uyandığımda bir kız yanımdaydı. Ve-ve çıplaktık.”

Kalbim sıkışmıştı. Gözlerimden akan iki damla yaşa engel olamadım. Ağlıyordum.

“Ve benden, seni affetmemi istiyorsun öyle mi?”

“Ve sende seni bin kez uyarmama rağmen, Harry ile gizli gizli görüşmeye devam ediyordun değil mi?” Yine bağırıyordu. “Artık beni suçlamayı kes. İlk defa yaptığım bir hataydı! Seni hiçbir zaman aldatmadım. Ama sen, Tanrım sen Alicia bütün bunlara rağmen hala Harry ile takılıyorsun. Hemde benden giz-li!”

Yine aynı konu! Agh. Yeter.

“Vazgeçtim.” dedi. “Hiç birşeye yeniden başlamayalım. Dediğin gibi, sen benim sürtüğüm olmaya devam et. En azından sana karışmam, ama istediğim zaman altımda olacaksın!”


1 Hafta Sonra

Louis

Bir hafta da insan değişebilir mi? Bence değişir, çünkü ben değiştim. Artık duygusuz herifin tekiyim. Bir haftadır doğru düzgün eve gitmiyorum. Gitsem bile Alicia ile beraber olup tekrar geri çıkıyordum. Evet, beraber oluyorduk. Bu konuda kesinlikle ciddiydim. Ben değişmem. Aşk beni değiştirmişti. Ama son bir haftadır aşk olmadığına göre, ben eski ben değilim. Artık olmayacağımda. Kendisi sürtüğüm olduğunu söylemişti. Ve bende kabul etmiştim. Ona ihtiyacım vardı. Hem de çok fazla. Zaten böyle durumlarda, zor da olsa ihtiyacımı karşılayabiliyordum. Her gece içip, sarhoş oluyordum. Ve sonra aklıma Alicia geliyor, eve dönüyordum. O yatağında melekler gibi uyurken, ona dokunmamak için kendime hakim olmaya çalışıyordum. Beraber oluyorduk, ama duygusuzduk. İkimizde. Sabahları evde olduğumda yüzyüze bile bakmıyorduk. Ve biliyor musunuz? Harry ile takılmaya devam ediyor. Buna o kadar çok sinirleniyorum ki, akşam ona işkence etmek istiyorum. Evet, her gün onları izliyorum.


Ben, hiç aşk acısı çekmeyen bir adamdım. Alicia'yı tanıyana kadar. Tanıdım ve bitti. Ayrıldık işte. Şimdi eskisi gibiyim. Ona ne istersem yaptırabiliyorum.

Ama onu hala seviyorsun.

Hayır, sevmiyorum. Ya da bilmiyorum bunu kendime anlatamıyorum. Zaten anlatmakta istemiyorum. Çünkü duygularım tekrar yerine gelirse, acı çekerim. İstemiyorum. Böyle daha iyiyiz. Sevgiliden, seks arkadaşlığına. Bence gayet mantıklı.

Bittik işte.

Bir daha hiç barışmamak üzere. 

Allam olayları nasıl da karıştırdım süperim skdmndfjkmn.

 

Impossible is nothing.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin