-93- Ek Bölüm

8.1K 267 38
                                    

Şarkıyla (One Direction-Half A Heart)

Louis. 

Bazen kaçıp gitmek istersiniz ya herşeyden. Herşeyin düzeleceğini umar, yoluna girmesi için birşeyler yaparsınız. Benimkide öyle birşey. Hayatımın kadınını en zor anında zor bırakarak, annemin yanına Doncaster'a geldim. Benden nefret edeceğini biliyorum. Geri döndüğümde neden böyle yaptığımı, neden kaçıp gittiğimi soracaktı. Belki de bunu her zaman yaptığı gibi yüzüme vuracaktı. Ben herşeyi göze almıştım. Ama ne olursa olsun, o bana aitti. Onu hala seviyordum. Onu kırmaya korkuyordum. O yüzden buradaydım. Bu sefer ki farklı bir kavgaydı sanki. İkimiz içinde kötüydü. Kendimize göre haklıydık. Ama beni bitiren onun Tyler ile konuşması değildi. Bana güvenmemesiydi. Ben artık güvendiğini düşünürken, o sadece deniyormuş. Bunu yapmak zorundaydım. Eğer böyle giderse kalbini kıracaktım. Sadece, küçük bir araydı bu. Son bir kaç saat içerisinde planladığım, küçük bir kaçış. Bunları yüzüne karşı söylemezdim. Ben gidiyorum Alicia, diyemezdim. Buna gücüm yoktu. Zaten o mektubu yazarken kendimi tutamamış, ağlamıştım. Hiç böyle kırılmamıştım. Bana güvenmiyor ama karnımda benim çocuğumu taşıyor. Bana güvenmiyor ama benim karım olmak istiyor. Ben mi yanlış yapıyorum, yoksa o mu? Emin değilim. Tek umduğum, geri döndüğümde herşeyin düzelmesi. Şuan bu ne kadar zor olsa da.

Kapıyı çalıp bekledim. Kızların evdeki koşuşturmalarını duyabiliyordum. Anneminse onlara kızıp, rahat durmaları gerektiğini söyleyişini kapıdan duyuyordum. Bu beni gülümsetmişti. Geldiğimi onlara söylemedim. Beni görünce verecekleri tepkileride az çok biliyordum. Özellikle neden geldiğimi merak edeceklerdi,Alicia olmadan.

Kapı açıldığında annem, donup kalmıştı. Tahmin ettiğim gibiydi. Gözleri irice açılmış bir şekilde bana bakıyordu. "Merhaba anne."diye mırıldandım. Gözleri dolduğunda, bunu belli etmemek için başını öne eğmiş ardından gülümseyerek bana sarılmıştı. "Merhaba bebeğim." Dedi. Beni öptükten sonra geri çekildi ve elimdeki küçük bavula baktı. Ardından gözlerime bakıp, neler oluyor diye sordu. Cevap vermeyip içeri girdim. Salona girdiğimde ikizlerin oyun oynadığını gördüm. Büyümüşlerdi. İkisi aynı anda bana döndü ve şaşkınlıktan ağızları açıldı. Bu hallerine gülümsedim. "Merhaba kızlar." Oturdukları yerden kalkıp, bana doğru koşmaya başladıklarında elimdeki bavulu yere bıraktım ve kollarımı açıp bana sarılmalarını bekledim. Minik kollarını bana sarmaları, dünyada ki en huzurlu şeylerden biriydi. Evde olmak güzeldi. Her ne kadar onu özlesemde. Merdivenden duyduğum koşturma seslerine karşı, başımı o yöne çevirdim."Tanrım! Lottie abim gelmiş." Fizzy sırıtarak bana sarıldığında ona karşılık verdim. "Seni görmek güzel."dedi. "Seni de ufaklık." Alnını öpüp ona gülümsedim. O sırada Lottie'nin koşarak aşağı indiğini gördüm. "Hey yavaş ol, düşeceksin." Kollarımı ona sardığımda, ellerini belimde birleştirdi. "Hoşgeldin." Diyerek geri çekildi. Onu da öptükten sonra koltuğa oturdum. Annem karşıma geçip neden burada olduğumu anlatmamı bekliyordu. Bunu anlayabiliyordum. "Alicia nerede?" Diye sordu Fizzy. "Biraz rahatsız bu yüzden gelmek istemedi." Diye yalan söyledim. Ardından Lottie ile beraber ödevlerinin olduğunu söyleyerek odalarına çıktılar. Annemde ikizlere odalarına gitmelerini söyledi ve gelip yanıma oturdu. Elini omzuma koydu. "Neler oluyor bebeğim?" Diye sordu. "Hasta değil, değil mi?" Başımı hayır anlamında salladım. Koltuğa yaslanıp bir süre gözlerimi kapattım. "Biz kavga ettik." Dedim. "Ve ben onu öylece bırakıp geldim. Çünkü böyle olursa aramızın daha iyi olacağını düşündüm. En azından öyle umuyorum."

"Yaptığının yanlış olduğunu sende biliyorsun. O hamile Louis. Onu nasıl yalnız bırakırsın?"

"Yalnız değil. Çocuklar yanında kalacak. Anne yapmak zorundaydım. Yan yana olunca birbirimizi daha çok kıracaktık."

Impossible is nothing.Where stories live. Discover now